14/12/2012 | Yazar: Umut Güner

Boğaziçi Üniversitesi Kürt Dil ve Tarih Komisyonu 21 Aralık’ günü organize edilecek olan Roboski Katliamı!nı anma programından Mazlum-Der’e gönderdikleri daveti geri çektiklerini açıkladı.

Mazlum-Der’in Homofobik Tutumlarına Karşı Boğaziçi Dayanışması! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

 

Boğaziçi Üniversitesi Kürt Dil ve Tarih Komisyonu 21 Aralık’ günü organize edilecek olan Roboski Katliamı!nı anma programından Mazlum-Der’e gönderdikleri daveti geri çektiklerini açıkladı.
 
Dünde Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin 15 Aralık’ta Boğaziçi Üniversitesinde yapacağı etkinlik kapsamında Mazlum-Der’in katılımı üzerine Boğaziçi Lubunya Topluluğu bir açıklama yayınlamıştı. Bunun üzerine Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’de Mazlum-Der’e gönderdiği daveti geri çekti.
 
Kürt Dil ve Tarih Komisyonu’nun metni,
"Mazlum-Der İstanbul Temsilciliğine,
Kürt Dil ve Tarih Komisyonu tarafından 21 Aralık 2012 Cuma günü organize edilecek olan ’Roboski Katliamı’nı Anma Programı’ için Mazlum-Der’den bir konuşmacı davet edilmişti fakat Mazlum-Der’i temsilen 12 Aralık 2012 Çarşamba günü okulumuzda düzenlenen bir programa gelen şahıs LGBTT bireyleri için "hastalıklı" ifadesini yinelemiştir. Bundan da anlaşılmaktadır ki Mazlum-Der geçmişte yapmış olduğu hatalardan ders çıkarmamış ve mazlum konumunda bulunan, LGBTT toplumunu ötekilemeye devam etmiştir. Biz Boğaziçi Üniversitesi’nde faaliyet yürüten Kürt Dil ve Tarih Komisyonu olarak; LGBTT bireylerinin, Alevilerin, emekçilerin, başörtülülerin ve bütün toplumsal kesimlerin mücadelelerinin, Kürtlerin toplumsal mücadelesi kadar haklı ve gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple ’Roboski Katliamı Anma Programı’ için Mazlum-Der’e gönderdiğimiz daveti geri çekiyor, farklı toplumsal kesimlerin vermiş olduğu eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesini benimseyene kadar düzenleyeceğimiz organizasyonların hiçbirinde Mazlum-Der’le ilişkilenmeyeceğimizi açık bir şekilde ifade ediyoruz.
 
Mazlum-Der’in Boğaziçi Üniversitesine gelişi üzerine LUBUNYA’nın yayınladığı metin:
Kendi cümleleriyle ifade etmek gerekirse "insan haklarını hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm insanlar için çifte standartsız bir temelde savunmaya kararlı bir grup insanın ortak girişimi"dir Mazlum-Der; ilkeleriyse şudur: "Herhangi bir felsefî veya politik görüşün sesi değildir; bütün politik görüş ve düşüncelerin ifade edilmesi ve örgütlenebilmesi hakkını savunan bir kürsüdür." Mazlum-Der’in özellikle Uludere/Roboski katliamı sonrasındaki duruşu ve diğer bir çok alandaki hak ihlallerine, ayrımcılığa karşı yürüttükleri çalışmaları kendi tanımlamalarıyla uyuşsa da eşcinsellik ve LGBT bireylerin hakları, uğradıkları ayrımcılıklar mevzu bahis olduğunda kendileriyle çelişen açıkca ayrımcı ve homofobik/transfobik söylem ve eylemleri benimsediklerini görüyoruz. Devlet eliyle gerçekleştirilen Uludere/Roboski Katliamı sonrasında katliamın sorumlularının açığa çıkarılması adına Mazlum-Der’in çabaları çok önemlidir. Ancak aynı Mazlum-Der söz konusu LGBT bireyler olunca mazlumun değil zalimin yanında saf tutmaktadır; örneğin sırf LGBT’lerle yan yana görünmemek için LGBT bireylerin, LGBT özgürlük-hak mücadelesi veren örgütlerin bulunduğu Uludere/Roboski bilgilendirme paneline katılmamıştır.
 
Lubunya'nın Yayınladığı Açıklama 
Mazlum-Der’in bu ve buna benzer durumlarda defalarca yeniden ürettiği ve beslediği homofobik/transfobik söylem ve eylemleri burada sizinle paylaşıyoruz:
 
1)Mazlum-Der başkanı Ahmet Faruk Ünsal’ın t24 haber sitesine verdiği 04.11.2012 tarihli röportajdan:
 
"Biz, insanların eğer kendilerine yakıştırıyorlarsa, tabii dört duvar arasında olmak kaydıyla eşcinselliği yaşamalarının kendilerini ilgilendiren tercihleri olduğunu düşünüyoruz … Bizi rahatsız eden şey, eşcinselliği böyle değerlendirirken, Mazlum-Der’in bir yerde bulunuyor olmasını kendi görünürlüklerine ve meşruiyetlerine vesile addeden fırsatçılıktır … Bunu kendi içinizde yaşayın, kendi özelinizde yaşayın kimseyi ilgilendirmez."
Mazlum-Der burada açıkça belirtiyor ki LGBT bireyler kimliklerini "yatak odaları" dışında var edemezler. Bizler kimliklerimizi her alanda özgürce ifade etmeye çalışırken ve bu amaçla örgütlenirken, Mazlum-Der kendi "prestijini" kullanarak LBGT örgütlerinin siyasi varlığını ve temsilini açıkça engellemektedir. Homofobik/Transfobik Mazlum-Der, LGBT örgütlerin bulunduğu organizasyonlara katılmayı reddetmekte ve zaten heteroseksist düzenin işgal ettiği yaşam alanlarımızı daha da daraltmakta, bu sistematik şiddete ve asimilasyona ortak olmaktadır.
 
2) "Biz eşcinselliği normalin dışında bir durum olarak görüyoruz … eşcinsellik gibi gayritabii bir ilişkinin kabul edilmesi için müthiş bir lobi var."
Sözkonusu eşcinsellik olduğunda Mazlum-Der, iktidar sahiplerinin yüzyıllardır kendilerini meşrulaştırma kaynağı olarak kullandığı tabiatı ve normları öne sürüp iktidarın dilini konuşmakta, LGBT’lere yönelik imha, inkar ve asimilasyona dayalı homofobik ve transfobik tutumunu bu yolla temellendirmektedir.
 
3)"Biz eşcinseller mazlum duruma düşerlerse herkesten önce yanlarında oluruz … Bir kişi geldi, biz de hukukunu savunmuştuk. Başka haklı talepler olduğunda da bizi yanlarında göreceklerdir. Zulme uğrayan kimseyi kapımızdan çevirmedik."
Fiziksel şiddete uğrayan transseksüel arkadaşımız hukuksal destek almak amacıyla Mazlum-Der’e gittiğinde hiçbir destek alamamıştır. Bu "münferit" olayın dışında her geçen gün bir yenisi eklenen trans cinayetlerine sessiz kalan Mazlum-Der, Avcılar’da transların yaşadığı evler mühürlenirken neredeydi? Diyarbakır’da sadece eşcinsel olduğu için babası tarafından öldürülen 17 yaşındaki çocuğun ya da yine babası tarafından öldürülen Ahmet Yıldız’ın, eşcinsel olduğu için işsiz kalan hakemin, Maltepe sahilinde kılıçla saldırıya uğrayan transların davalarında neredeydi? Bu ülkede trans cinayetleri ağır tahrik indirimiyle ödüllendirilmektedir, Mazlum-Der bu davalarda nerede, kimin tarafında? Zorunlu olarak seks işçiliği yapmakta olan translar için ne yaptı? Bu güne kadar Mazlum-Der’in LGBT bireylerle dayanıştığı görülmemiştir, LGBT bireyleri hedef alan sistematik zulüm ve cins-kıyıma sessiz kalmıştır. Yaptıkları ve yapmadıkları gösteriyor ki bu ifadelerinin gerçeklikleriyle, eylemleriyle herhangi bir karşılığı yoktur. Mazlum-Der zulme uğrayan LGBT bireylerle dayanışmak bir yana, haklarını savunmak için örgütlenen LGBT’lerin kimlik mücadelelerini "sapkınlık prorogandası" ilan etmekte ve zalimin yanında saf tutmakta, seslerini duyurmalarını engellemektedir. LGBT’lere yönelik tüm bu zulmün kaynağı olan homofobi ve transfobiyi beslemektedir. Homofobi ve Transfobi "münferit" değil, toplumsaldır!
 
4)Dönemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf’ın "Eşcinsellik hastalıktır" beyanının ardından Mazlum-Der’in de aralarında bulunduğu STK’ların yayınladığı mektupta eşcinsellik bir sapma olarak nitelenmiş ve tedavi edilmesi gerektiği söylenmiştir. Söylenen bu "terapi"lerde LGBT bireylerin nasıl "mazlum" duruma düşürüldüğü ve travmalar yaşatıldığı bir gerçektir. Eşcinsellik, biseksüellik ve transseksüellik hastalık değildir; tedavi edilemez! Tedavisi mümkün olansa ayrımcı birer toplumsal ideoloji olan homofobi ve transfobidir!
 
5)Boğaziçi Üniversitesi Starbucks İşgaline Uludere/Roboski katliamının raporunu sunmak üzere davetli gelen Mazlum-Der, karşı işgalde LGBT öğrenciler de bulunduğu için panelden çekilmiştir. Bu homofobik/transfobik eylemlerini de “Nasıl ki insanlığa ve doğaya zararlı nükleer yanlılarıyla bir arada olmuyorsak, insanlığa zararlı olduğunu düşündüğümüz eşcinselliği meşrulaştıran kurumlarla da bir arada olmayız.” diye açıklamıştır. Topluma ve insanlığa zararlı olan her gün binlercemizin saklanmasının, gizlenmesinin ve var oluşumuzu açığa vurduğumuzda katledilişimizin yegane sebebi olan homofobi ve transfobidir!
 
Tüm bu örnekler gösteriyor ki Mazlum-Der LGBT haklarını insan hakkı olarak görmemekte ve kendi varoluşuyla da çelişmektedir; LGBT’lere yönelik nefret söylemini üretmekten çekinmeyerek toplumsal nefreti de körüklemektedir. Çözüme ortak olmak yerine zulme ve nefrete ortak olmayı tercih etmektedir. LGBT örgütleri siyasetin dışında bırakmaya, LGBT’lerin kendilerini ifade etme kanallarını dondurmaya çalışmaktadır. Bu apaçık bir şekilde ezilenlere dönük şiddet pratiklerine ortak olmaktır! Nefret söylemi üreten, homofobik ve transfobik Mazlum-Der’i kınıyoruz! Haykırıyoruz: LGBT HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR!!! Homofobik ve transfobik duruşundan geri adım atmayan Mazlum-Der’i davet eden topluluklara ve örgütlere sesleniyoruz, Mazlum-Der’e açtığınız her alan LGBT’lere karşı uygulanan heteroseksist, homofobik ve transfobik hak ihlallerine, ayrımcılığa, inkara ve heteroseksist asimilasyona ortak olmaktır. Bizler Boğaziçi Üniversitesi lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel öğrencileri ve homofobi/transfobi karşıtı öğrenci topluluğu luBUnya olarak haykırıyoruz; kampüsümüzde homofobiye ve transfobiye, zorunlu heteroseksizme ve heteroseksist inkara teslim olmayacağız! Homofobik ve transfobik Mazlum-Der’e inat bir kez daha haykırıyor, ve Mazlum-Der’i LGBT HAKLARINI İNSAN HAKLARI OLARAK TANIMAYA çağırıyoruz; Okulda, işte, mecliste EŞCİNSELLER HER YERDE! Kabul et ya da etme LGBT’ler HER YERDE!
 
 

  


Etiketler: insan hakları
İstihdam