16/06/2018 | Yazar: Yıldız Tar

​Ajda’dan Sezen’e; Bülent Ersoy’dan Gloria Gaynor’a “her şeyle başa çıkarım” dedirten, heyecanlandıran, kanımızı kaynatan şarkıları derledik.

Onur Ayı’na özel: “Her şeyle başa çıkarım” dedirten şarkılar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ajda’dan Sezen’e; Bülent Ersoy’dan Gloria Gaynor’a “her şeyle başa çıkarım” dedirten, heyecanlandıran, kanımızı kaynatan şarkıları derledik. Kıpır kıpır onur haftaları dileğiyle iyi okumalar ve dinlemeler…

Malumunuz Haziran ayı, Onur Ayı. Türkiye’de ve dünyada birçok yerde onur hafta ve yürüyüşleri LGBTİ+’ların “Buradayız” diyerek bir araya geldiği bu güzelim ayda biz de okurlarımızla biraz müzikten konuşalım istedik.

Geçtiğimiz yıllarda Onur Haftası için hazırladığımız playlistlerden sonra bu yıl söz okurlarımızda ve LGBTİ+ hak savunucularında. Soru tek, yanıt çok: Dinledikten sonra sende “Ya ben her şeyle başa çıkarım” dedirten, güçlendiren şarkı ya da şarkılar hangileri?

“Dünya değil, hayat güzeldir”

İlk konuğumuz Umut Erdem’in şarkısı Melike Şahin ve Cem Köklükaya’dan “İstemem Babacım”. Umut’taki hikayesi ise kendi kaleminden şöyle:

“Tony Gatlif'in yönettiği Djam filminin soundtrack'inden bir parçayı seçtim. Özellikle bu şarkıyı seçmemin nedeni, Türkiye ve Yunanistan'ın pek çok ortak, birbirinden kaptığı, esinlendiği vs. şeyler var, mesela müzikleri. Bu şarkının da çok önceden söylenilen Türkçe dilinde yorumlanmış başka bir versiyonu daha var: Kızım seni Ali'ye vereyim mi? Orijinali Yunanca/Rumca'dan çevrilmiş olan versiyonu filmdeki mi yoksa diğeri mi, doğrusu bilmiyorum (diğeri olma ihtimali daha yüksek geldi bana) Film için anlamı mı büküldü, bambaşka bir yorum mu yaratıldı diye de düşünüyorum ama film için kullanılan yani benim seçtiğim yorum, bana tabii ki de çok iyi geldiği gibi bu farklılık da dikkatimi çekti. "Babacım" demeye alışık bir insan değilim aslında, zira bu konuda Valerie Solanas'ın peşinden giden bir radikalliğim var: "Hani babaları öldürecektik?" Şarkı babanın kızına "Kızım sana dünyayı vereyim mi?" sözüyle başlıyor, klasik baba vaadi diyebiliriz belki ama kadın reddediyor.: "İstemem babacım, istemem zalim dünyayı, hain ve soğuk dünyayı, bu dünya eziyor, boğuyor beni." Bir lubunya olarak, heteropatriyarkal kapitalist dünyanın beni ne kadar boğduğunu, sarıp sarmalamamızın beklenildiği bu düzenle uyumsuzluğumu, beni mutlu etmesi beklenilen bu dünyanın "veli nimetlerini" elimin tersiyle itme arzumu korku, tedirginlik ve kırılganlıkla bu şarkıdaki duyguyla paylaşırken başka bir dünya yaratma tahayyülüme de kadının tercüman olduğunu duyuyorum, babasının "kızım bu dünya şahane, almasını bilene" demesine karşılık olarak: "Dünya değil, hayat güzeldir."

“Bu şarkıyı dinlerken ritim tutmamanız hatta dans etmemeniz ne kadar mümkün bilmiyorum, dans ritimli bir şarkı yani, göbek atmalı, kalça savurmalı. Gullümün tanımlarından biri benim için o yüzden, bu şarkı. "İstemem çivisi çıkmış dünyayı, korkutur beni, korkutur" derken bir yandan göbek atarak oynuyorsunuz, çünkü.”

Umut’un bir de bonus şarkı önerisi var: Aynı şarkının geçen seneki Cannes Film Festivali'nde de söylenen hali.

“Geceler bizim, sokaklar bizim”

Marsel Tuğkan Gündoğdu, şarkısı ile “The Assasination of Gianni Versace” dizisinde rastgelmiş. Versace cinayeti etrafında ABD’deki 90’lı yılların homofobisini anlatan bu dizide Laura Branigan versiyonuyla “Self Control”:

“'Self Control' şarkısının Laura Branigan versiyonu, son dönemde beni güçlendiren, dinlediğim zaman kıpır kıpır hissedip nerde olursam olayım dans etmemi sağlayan şarkılardan aklıma ilk geleni. Orijinali İtalyan şarkıcı Raffaele Riefoli'ye (Raf) ait olan şarkıya Ryan Murphy'nin son dizisi "The Assasination of Gianni Versace" dizisinin bir bölümünde rast gelmiştim. Dizi, Versace cinayetinden öte, 90'lı yıllarda başta Amerikan polis teşkilatında olmak üzere Amerikan toplumunda çok güçlü bir şekilde hissedilen homofobi ve HIV fobiyi anlatıyor ama her şeye rağmen özgürce yaşamak ve eğlenmek herkes gibi LGBTİ'lerin hayatlarının da vaz geçilmez bir parçası. 'Self Control' şarkısı da bende bu hissi uyandırıyor. Geceler bizim, sokaklar bizim!”

“Tekrar hayata gelişin şöleni”

Sıkı bir Ajda fanı olan Sürmelican’ın şarkısı, “Bambaşka Biri”. Zalimlerin ardından dökülen yaşlar ve tekrar hayata dönmenin şöleni:

“Sanki kötü bir düş görmüşüm de aniden uyanmışım. Her şeyin alaşağı gittiği bir an, ayağa kalkabilmişim, gene! Ve her şey yeniden başlamış. Öyle ki ilahi bir dokunuşla o müzik eşliğinde tekrar can verilmiş, kırılan kalbimin ve ruhumun her bir parçası yeniden tamir edilmiş. Bir bakmışım, tecrübe ettiğim bu katarsis sayesinde, tekrar hayata gelişimin şöleninde bulmuşum kendimi. Zalimlerin ardından dökülen yaşlar, yerini sevince ve gurura bırakmış. Geçmişin tüm pişmanlıkları arkasını dönüp o kapıdan çıkmış ve hayat, gerçekten yaşamaya değer olduğunu reenkarne etmiş. İşte o an ben şarkı, şarkı, ben olmuşum…” 

“Lubunyayız abla, kaçın kurasıyız, öyle kolay mı yıkmak bizleri?”

Sezen Aksu’nun olmadığı bir müzik yazısı olmaz. Deniz Şapka’nın şarkısı Sezen’den, “Kaçın Kurası”. Neden mi? Gelin cevabı Deniz’den dinleyelim:

“Yıldız, çok tatlısın, yerim seni kız, nerden geldi aklına? İlk aklıma Sezen Aksu’nun şarkısı “Kaçın Kurası” geldi. Genellikle güzel çocuklardan hoşlanırım ya da kendini bir şey zanneden çocuklar oluyor bunlar. Madilerce sözler yazmayayım kız, yazık üzülmesinler.   Ama çoğunluğu tam kaşar olduğu için aslında kaçın kurası olduklarının farkında olarak yürümüşümdür veya flörtleşirken onun farkında olarak davranıyorum. Ama gel gör ki onlar benim kaçın kurası olduğumun pek farkında değiller sanırım. Çok uzatmadan aşk kadını olduğum için ben buradan girmek istedim hayatım. O şarkı bana iyi gelmiştir, içindeki o güzel ifadeler o güzel çocukları anlatmıştır ama kaçın kurası olarak onlara dokundurmanın yanı sıra kendimi görüyorum çoğunlukla. Eee ukalaca olacak ama zeki kadınım vesselam. Hayatı, yaşamayı seviyorum ve bu şarkı da bana iyi geliyor. Hayatın dolu dolu olduğunu hissettiriyor bana. Sanırım herkes kendine iyi gelen sözcüğü alıyordur bu şarkıdan, yani bana ve birilerine iyi geldiği için seviyorum bu şarkıyı. Lubunyayız abla, kaçın kurasıyız, öyle kolay mı yıkmak bizleri?”

“Sefam olsun oh oh!”

Tek bir şarkı seçmeyip kendi playlistini oluşturanlardan Semih Özkarakaş. Madonna’dan giriyor, Katy Perry’den çıkıyor. Ve tabi “Sefam Olsun” diyor:

“Dinlediğimde beni güçlü hissettiren bir sürü şarkı var. (Madonna-Papa Don't Preach, Katy Perry-Roar, Destiny Child-Surviver, Christina Aguilera - Fighter, Gloria Gayner-I Will Survive) Çünkü hayatımın belirli dönemlerinde kendimi düşmüş  ya da  umutsuz hissettiğimde en ulaşılabilir destek ilk müzik oluyor. Ki bahsettiğim şarkılar da kim dinlerse dinlesin bünyede Dory'nin “just keep swimming” hissini yaratmaya odaklı. Ama benim bütün bu şarkılar dışında zayıf ve kötü durumdayken dinlediğim gibi beni güçlü ve iyi hissettiren şarkı "Sefam Olsun-Bülent Ersoy". Divaların divası Ersoy'un seksen darbesi sürecinde tutuklanması, 89 yılına kadar sürecek olan translara yönelik sahne yasağının getirilmesi ve transfobiye sürekli maruz bırakıldığını düşündüğümde sanki 93 yılında herkese bu şarkı ile nanik yapıyor. Bütün nefrete, olumsuzluklara, zayıf anlara but gullümlu bir tavırla şarkı söylemek ve dinlemekten daha güçlü ne hissettirebilir ki: "Bir elimde cımbız bir elimde ayna / Umurumda mı ki bu dünya / Her gün başka bir alemde  / Her gün başka bir gönülde / Günümü gün ediyorum sefam olsun oh oh"

“Ne gelirse gelsin başımıza yaşamak çok güzel”

Begüm Başdaş ise “hasretlik güç meslek” diyerek anlatıyor şarkısını:

“Salınarak pileli etekleri uçuşturmak, ayaklarını deniz kıyısında çakıl taşları arasında suya bırakmak, yüzünü havaya kaldırıp güneşe bakabilmek, kollarını sevdiceğine kocaman açmak, inadına hoplamak, gülmek ve ciğerlerine dola dola sevmek, iyi olmak, ya da iyi olacağını bilmek gibi bir şey bu şarkı.

“Sözlerini çok anlamıyorum ama huzur mutluluk güç veriyor bana.

“Gaz vermek, ne çıkarsa karşıma hallederim gibi bir gaz değil ama “inanmak.” Ne gelirse gelsin başımıza yaşamak çok güzel. En çok nasıl yaşanırsa öyle yaşarım inancı veriyor.

Uzakları yakın ediyor bir de… Hasretlik güç meslek malum.”

“Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

Bir başka konuğumuz Özgür Gür, ODTÜ Onur Haftası’nı hatırlıyor ve hatırlatıyor: Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek - Mehmet Celal.:

“Her şeyle başa çıkmak deyince Onur haftamızda aslında kendi küçük dünyamızda bir şeylere isyan ederken sanki tüm dünyayı karşımıza almışçasına yaşadığımız zamanları düşündüm. Tam da o günlerde yakın bir arkadaşım bana bir şarkı atmıştı. Beraber boyayacağımız pankarta "Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek" yazmıştık. Şiirin şarkı halini atmıştı. Sanıyorum ilk duyduğum andan itibaren sürekli dinlemeye aldım ve tüm hafta boyu sadece bu şarkıyı dinledim. Ayrık otu diyordu tarlada, ötekileştirilen her birimizin görüldüğü gibi. Bin kez budadılar, kopardılar diyor ve zulüm tufanından bahsediyordu, yaşayan ve katledilmiş tüm LGBTİ+lara yapılanlar gibi. Ancak yine de daha sürüyor kavga diyordu. Varlığımızı haykırarak yaptığına inandığımız gibi. Hep buna inandım zaten bu kadar sıkı tutunuşumuzdan ki ayrık otu gibi inatla tutunuyoruz yaşama. Bundan esinlenerek konuşmanın sonunda " Aşklarımızdan, varoluşumuzdan rahatsız olanlar bizleri iliklerine dek hissederek bizlerle yaşamayı öğrenecekler. Bizler hiçbir yere gitmeyeceğiz, direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz." ve şarkının sözlerini alan şiirdeki mısralarla bitirdik: “Daha bitmedi sürüyor o kavga ve sürecek, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

Yasemin Öz“Hür doğdum hür yaşarım” diyor Onur yürüyüşleri ve 8 Mart’lardan dolayı. “Burçak Tarlası”nı ve 1 Mayıs için de “Şişli Meydanında Üç Kız”ı ekliyor. Yunus Emre Demir, “asla lubunya değil ama” diyerek güçsüz bir anında onu güçlendiren bir şarkıyı anlatıyor: Cem Karaca’dan “Bu Son Olsun”. Emre’nin ifadesiyle, “Şarkının sözleri umudunun tazelenmesini sağlıyor. Ayrıca gerçekçi oluşu da heyecanlandırıyor”. Son konuğumuz Özcan Dündar ise, “Kanatlarım Var Ruhumda” diyor: Tek yürüyebildiğimi ve yürüyebileceğimi hissettiren biraz burukluk bırakan ve burukluğun hissettirdikleriyle gelen güçlü olma arzusu bu şarkıyla yükseliyor ve biraz da egom okşanıyor sanki.”

Editörün seçtiği kapanış şarkısı ise: Queen-The Show Must Go On!

 


Etiketler: yaşam
nefret