06/07/2021 | Yazar: Kaos GL

Kamu otoritelerinin LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi üretmek yerine nefret söylemiyle mücadele etmesi gerekir.

“Otoritelerin nefret söylemleriyle mücadele için ceza soruşturmaları da dahil uygun adımları atması gerekir” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İllüstrasyon: Gizem Karagöz

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan söylemlere nefret söylemi deniliyor.

Nefret söyleminin temelinde önyargılar, ırkçılık, yabancı korkusu/düşmanlığı, tarafgirlik, ayrımcılık, cinsiyetçilik ve homofobi yatar. Kültürel kimlikler ve grup özellikleri gibi unsurlar nefret söyleminin kullanılmasını etkiler. Özellikle, yükselen milliyetçilik ve farklı bulunana tahammülsüzlük gibi koşullarda, nefret dili yükselir ve etkisini arttırır.

Kamu otoritelerinin nefret söylemine soruşturma veya ceza davası açmaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 14 Ocak 2020 tarihli Beizaras ve Levickas v. Litvanya kararında eleştirilir.

Nedir bu karar?

Karar, Litvanyalı iki gey Beizaras ile Levickas’ın başvurusuna dair. Beizaras ile Levickas, öpüşürken çektikleri bir fotoğrafı paylaşmış, viral olan fotoğrafın altına yağan nefret söylemi içeren yorumlar için LGBTİ+ hakları alanında çalışan LGL Derneğine başvurdu ve fotoğrafların altındaki nefret söylemleri ile ilgili suç duyurusunda bulunmasını istedi.

LGL söz konusu yorumlardan şikayetçi olur ancak tıpkı “Onursuz ibne”, “ahlaksızlığın çatı örgütü”, “sapkınlar”, “sapıklar” demek ifade özgürlüğüdür diyen Türkiye’deki meslektaşları gibi Litvanya savcıları da ceza soruşturması açmadı. Bunun üzerine Beizaras ile Levickas AİHM’e başvurur.

Yargının nefret söylemine karşı harekete geçmesine dair

Karar, tahmin edileceği üzere Litvanya Devletinin soruşturma açmaması nedeniyle AİHM kararlarını ihlal ettiğine yöneliktir. Karar, söz konusu nefret söylemi veya şiddete teşvik dahi olsa ceza davalarını son çare olarak düşünmesi gerektiği ancak nefret söylemi, kişilerin manevi bütünlüklerine dönük ciddi bir saldırı anlamına geliyorsa artık mağdur kişilerin özel hayatlarını korumak için devletin nefret söylemini sarf edenlere karşı ceza hukukunu uygulaması gerektiğine vurgu yapar.

Kararda “Otoritelerin nefret söylemleriyle mücadele için ceza soruşturmaları da dahil uygun adımları atması gerekir” denilir ve yalnızca her insanın onuruna saygı duyan bir devletin gerçekten demokratik olarak kabul edilebileceği vurgulanır.

Kamu otoritelerinin LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi üretmek yerine, toplumda varolan önyargının yarattığı ve LGBTİ+’ların hayatını tehdit eden nefret söylemine yönelik ceza soruşturmaları da dahil olmak etkin araçlarla mücadele etmesi gerekir.



Etiketler: insan hakları, nefret suçları
2024