15/09/2021 | Yazar: Deniz Mutlu Taşyürek

Bu kitaplar queer okurlara kendi yansımalarını sayfada görme imkânı sunuyor ve bu sayede tutunacak bir dal uzatıyor.

Queer edebiyatın ilk beşi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Deniz Mutlu Taşyürek, Sassafras Lowrey’nin centeroffiction.org web sitesinde yayınlanan “Queer Literature Top Five” adlı metnini KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, Queer (LGBTQ) edebiyat; geniş çeşitliliğe sahip romanlarla edebi alanın sınırlarını zorlayan ve büyümeye devam eden bir tür. Bu kurgusal çalışmalar, okurları cinselliğin ve cinsiyet kimliğinin/ifadesinin geleneksel tanımlarının ötesindeki dünyaları keşfetmeye itiyor. Queer kitaplar bağımsız yayıncılardan büyük yayınevlerine kadar edebiyat dünyasını kasıp kavuruyor, herkesin cinselliğe ve cinsiyete bakışını genişletiyor. Aynı zamanda, bu kitaplar queer okurlara kendi yansımalarını sayfada görme imkânı sunuyor ve bu sayede tutunacak bir dal uzatıyor.

Stone Butch Blues (Sevici Türküsü)[1]

Yazar: Leslie Feinberg

queer-edebiyatin-ilk-besi-1

Stone Butch Blues’dan bahsetmeden Queer edebiyat konuşmak benim için mümkün olur muydu, hayal dahi edemiyorum. Bu roman ilk yayımlandığında çığır açan bir etki yarattı ve sonrasında da trans ya da genderqueer[2] okurlar için bir mihenk taşı olmaya devam etti. Queer edebiyatın başyapıtları arasında yer aldığını düşündüğüm Stone Butch Blues’u taş çatlasa 18 yaşında okumuştum. Okuduğum ilk queer kitaplardan biriydi ve ilk kez herhangi bir türden bir kitap nefesimi kesmişti.

Genç butch lezbiyen ana karakter Jess Goldberg’ün Stonewall öncesine denk gelen 1950’lerde Amerika işçi sınıfı içerisindeki hikayesini izleyen Stone Butch Blues, aynı zamanda bir yetişkinliğe geçiş anlatısı. Hayatta kalma, cinsiyet rollerine meydan okuma ve arzu üzerine cesur bir roman. Kitabın baskısı bir süre için durmuştu. Ancak, Yirminci Yıldönümü Yazar Baskısı olarak tekrar yayımlandı. lesliefeinberg.net adresinden dijital kopyayı ücretsiz edinmek ya da baskı maliyetini karşılayarak basılı kopyasını satın almak mümkün. Hayatını zulümden kurtulmak için komünist bir mücadeleyle geçiren Feinberg, buna paralel şekilde, 2014 yılında öldüğü güne kadar bu özel derlemeyi hazır hale getirmek için çalıştı. Bu baskı, beyaz neo-Nazi bir saldırgana karşı kendini koruduğu için hapse mahkûm edilen, na-beyaz[3] genç trans kadın ve aktivist CeCe McDonald’a ithaf edildi.

We the Animals (Biz Hayvanlar)[4]

Yazar: Justin Torres

queer-edebiyatin-ilk-besi-2

Gösterişli ve gizlisi saklısı olmayan We the Animals, okuduktan sonra kolay kolay aklınızdan çıkmayacak kitaplardan biri. Beyaz anne, Porto Rikolu baba ve onların üç oğlunun küçük ve merkezden uzak bir New York kasabasında geçen hikayesi. Roman, en küçük çocuğun bakış açısıyla yazılmış. Erkek kardeşlerin bir araya geldiklerindeki yabanilikleri, anne-baba arasındaki tutku ve ailenin dünyaya karşı bir olma biçimi göz alıcı bir kurguyla örülmüş. Sıkı sıkıya bağlı bu ailenin hikayesinin gelişmesiyle birlikte baştaki göz alıcılığa eşit oranda acımasız bir çözünme ve parçalanma baş gösteriyor. Babanın istismarı, en küçük çocuğun kardeşlerinden farklı olduğunu düşünmeye başlaması, eşcinselliğin onu diğerlerinden ayrıştırması… We the Animals’ın insanı kuşatan, şairane ve mükemmel bir dili var. Her bir kelime özenle seçilmiş ve cüretkâr bir şekilde konumlandırılmış.

Like a Woman (Kadın Gibi)[5]

Yazar: Debra Busman

queer-edebiyatin-ilk-besi-3

Gençliğimde firari olduğum için evsiz çocukları anlatan queer kitaplara karşı bir zaafım var. Bu nedenle, Like a Woman, en iyi queer kitaplar listemde yer almak zorundaydı. Los Angeles sokaklarında yaşayan genç kadınların deneyimlerine odaklanan kitap; queer olmak, kalp kırıklığı yaşamak ve akla gelebilecek birçok farklı anlamıyla hayatta kalmak üzerine bir hikâye. Like a Woman; şiddet, ırkçılık ve cinsiyetçilik kaynaklı deneyimleri anlatmaktan geri durmuyor; aksine, bu gerçeklikle kafa kafaya bir çarpışmaya giriyor ve okurları bu genç çocukların dünyasını, hayallerini, korkularını ve arzularını görmeye davet ediyor. Tıpkı her günün yaşama mücadelesiyle şekillendiği bir hayat gibi hızlı bir ritme sahip. Kitabı baştan sona bir günde okudum ama sonu hala kafamı kurcalamaya devam ediyor.

Bottle Rocket Hearts (Deli Fişek Kalpler)[6]

Yazar: Zoe Whittall

queer-edebiyatin-ilk-besi-4

Edebiyata girişim fanzin okumaya ve yazmaya başlamamla oldu. Ve bu kitap hem o döneme dair hem de bir fanzinin cüretini barındırıyor. Bottle Rocket Hearts, ayıpsız bir kadınlık ve besbelli bir queerlik hikayesi. 1995’te Montreal’in punk evlerinde geçen roman, isyankâr genç kadınların ve punkların arzuyla, siyasetle ve yetişkinliğe adım atma süreciyle boğuşmalarını anlatıyor.

Ailesinin banliyö evinden kaçmaya can atan 18 yaşındaki Eve, kendisinden yaşça büyük ve daha deneyimli queer ve aktivistlerle bir ev kurmaya girişir. Hikâye ilerlerken aile kurmanın, feminizmin, kendini ifade etmenin, arzunun, çok eşliliğin ve kıskançlığın ne anlama geldiği üzerine düşünmek durumunda kalır. Eve, aynı zamanda madde kullanımı, nefret suçları ve topluluğunda var olan HIV/AIDS’in birebir etkileriyle de baş etmek durumundadır.

George[7]

Yazar: Alex Gino

queer-edebiyatin-ilk-besi-5

Daha genç bir okur kitlesini hedefleyen bu kitabı böyle bir listeye dahil etmeye karşı çıkan bir kural muhtemelen vardır. Ama bu beni durdurmayacak. Bence her okur, çocuk edebiyatından şu ya da bu şekilde faydalanabilir. Ayrıca, bu kitap, queer edebiyatın bir tür olarak büyümeye devam ettiğinin mükemmel bir göstergesi.

George’da dördüncü sınıfa giden ve etrafındaki insanların (annesinin, babasının, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının) aksine kim olduğunun ve kim olmak istediğinin son derece farkında olan bir trans kız çocuğuyla tanışıyoruz. George, Charlotte’nin Sevgi Ağı oyununun dördüncü sınıflara uyarlanmış bir prodüksiyonunda Scarlet’i oynamak ister. Okula gelip bu rol için prova yaptığını ve seçmelere katılmak istediğini belirttiğinde öğretmeni George’a bunu yapamayacağını, çünkü bir erkek çocuğu olduğunu söyler. Olayların nasıl geliştiğini ve George’un en yakın arkadaşının ona nasıl yardım ettiğini öğrenmek için kitabı okumanız gerek. Okul çağı kitaplarından herhangi bir tanesinin bu kadar ilerici ve sevgi dolu bir şekilde queer olabileceği hiç aklıma gelmezdi.



[1] (ç.n.): Stone Butch Blues, Cemile Çakır tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Artshop Yayıncılık tarafından Sevici Türküsü ismiyle yayımlanmıştır. Kitabın detaylı bir incelemesi için bkz: https://kaosgl.org/gokkusagi-forumu-kose-yazisi/sevici-turkusu 

[2] (ç.n.): Kaos GL Çeviri Sözlüğü’nde genderqueer şu şekilde açıklanıyor: “Kuir gibi, özünde politik bir tutumun olduğu düşünülen bu kimlik, ikili cinsiyet rejiminin reddiyle tanımlanır. Bu nedenle non-binary cinsiyet kimlikleriyle sık sık kesişim içindedir. Kendini genderkuir olarak tanımlayan insanlar cinsiyet kimliklerini ne kadın ne erkek, ikisinin arasında ya da dışında tanımlayabilir veya cinsiyet kodlarıyla sınırlanmaya karşı çıkıyor olabilir. Kimileri ‘genderkuir kadın’ gibi ikili cinsiyet sisteminin içinde tanımlanmış kimlikleri de kullanırken bu cinsiyetlere atfedilen kodları reddetmektedir.”

[3] (ç.n.): Metnin İngilizce orijinalinde beyaz olmayan herkesi kapsayan bir şemsiye terim olarak “person of color” (renkli insan) kullanılıyor. Kavramın Türkçede yaygın olarak kabul görmüş bir çevirisi mevcut olmadığından anlamı en iyi şekilde aktarmak adına na-beyaz şeklinde çevirdim. Ancak beyaz ve na-beyaz ayrımının beyazlığı kıstas aldığının ve bu nedenle sorunlu olduğunun altını çizmekte fayda var.

[4] (ç.n.): We the Animals, Lale Akalın tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Doğan Kitap tarafından Biz Hayvanlar ismiyle yayınlanmıştır.

[5] (ç.n.): Kitabın Türkçe çevirisi bulunmamaktadır.

[6] (ç.n.): Kitabın Türkçe çevirisi bulunmamaktadır.

[7] (ç.n.): Kitabın Türkçe çevirisi bulunmamaktadır.


Etiketler: kültür sanat, yaşam, dünyadan
nefret