11/10/2023 | Yazar: Kaos GL

10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü için ortak açıklama: “Ben ve öteki, sağlık ve hastalık ayrımları gereklidir ancak ‘öteki’ ile tanışmamıza, anlamamıza bu ayrımlar engel teşkil ediyorsa kendimizle yeniden diyalog kurma zamanıdır.”

“Ruh sağlığı evrensel bir insan hakkıdır ve bu hak gölgelenemez” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ruh sağlığı dernekleri, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü için ortak bildirge yayınladı.

Lityum Derneği, Şizofreni Dernekleri Federasyonu, Bipolar Yaşam Derneği, Toplum Ruh Sağlığını Geliştirme Derneği, Türk Nöropsikiyatri Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği’nin imzacı olduğu bildirgede; ruh sağlığının korunmasının ve geliştirilmesinin bireyin ötesinde toplumsal yaşamda süregiden eşitsizliklerle, barınma, eğitim, çalışma gibi diğer haklara gerektiği şekilde erişememekle, kişinin kimliği nedeniyle ayrımcılığa, dışlanmaya, şiddete maruz kalmasıyla riske atıldığının altı çizildi.

Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından teması bu yıl “Ruh Sağlığı Evrensel Bir İnsan Hakkıdır!” olarak belirlenen 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü için yayınlanan ortak açıklamanın tam metni şöyle:

“Yaşamımızın herhangi bir döneminde ruh sağlığı sorunuyla karşı karşıya gelebiliyoruz. Bu sorunu yaşarken öncelikli olarak dinlenilmek, anlaşılmak, önemsenmek ve ruh sağlığı uzmanına danışmak hakkımızdır. Bu hakkın önünde çok ciddi engeller bulunmaktadır ancak bu engeller aşılabilir.

Toplumun ‘öteki’ olarak tanımladıklarına ilişkin korkuları, önyargıları bu engellerden biridir. Bu ‘öteki’ hakkında neden önyargılarım var, neden bu kişi hakkında genellemeler yapmaya eğilimliyim? Neden ‘öteki’ni dışlama ihtiyacı duyuyorum? Kendimize dönük bu soruları sormak duygularımızı, düşüncelerimizi ve ‘öteki’ni anlamak için bir güzel adım olabilir. Çünkü ‘öteki’ aslında ‘bir güzel akıl’...

Ruh sağlığı evrensel bir insan hakkıdır ve bu hak gölgelenemez. Bu hakka erişemeyen bireyler kendi içlerinde sorunlarını çözmeye çalışmakta ancak çoğu zaman bu çaba yeterli olmamakta ve kişiye zaman kaybettirmektedir. Kişinin bu sorunu yaşadığını hissettiğinde ruh sağlığı profesyonelleri ile iletişime geçmesi etkili bir çözümdür.

Ruh sağlığı evrensel bir insan hakkıdır ve bu hak görmezden gelinemez. Ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesi bireyin ötesinde toplumsal yaşamda süregiden eşitsizliklerle, barınma, eğitim, çalışma gibi diğer haklara gerektiği şekilde erişememekle, kişinin kimliği nedeniyle ayrımcılığa, dışlanmaya, şiddete maruz kalmasıyla riske atılmaktadır. Bu toplumsal etkenler toplumsal yapı, kurum, kural, işleyiş ve normlarla ilişkilidir. Başta yöneticiler olmak üzere tüm toplum kesimlerinin söylem ve eylemlerinde ruh sağlığını korumaya öncelik vermesi, olumsuz sonuçları olacaklardan kaçınması önemli bir adımdır.

Ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesi için atılacak adımlar değerlidir. Toplumsal yaşamda süregiden ayrımcılık ve dışlamaya en güzel meydan okuma sanıyoruz ki her birimizin ‘hem sağlık hem de hastalık ülkesinin vatandaşı’ olduğumuzu hatırlamakla ve ruh sağlığını korumaya, geliştirmeye öncelik vermekle gerçekleşecektir.

Ruh sağlığının evrensel bir insan hakkı olduğunu sürekli bir biçimde gündemde tutabilmeliyiz. Aksi halde kişiler ruh sağlığı sorunlarını gizlemeye çalışacak, sorunlar büyüyecek ve sorunların büyümesi büyük olasılıkla iletişimi zorlaştıracaktır. Aksi halde toplumun önemli bir kesimi ruh sağlığını olumsuz etkileyen etkenlere artan şekilde maruz kalacak ve bu krizin yönetiminin çok önemli toplumsal maliyetleri olacaktır.

Çözüm ne olabilir? Kişilerin ruh sağlığı sorununu olağan bir sorun olarak kabul etmesi ve tedavi için adım atması, tedavi için atılan adımların desteklenmesi...

Tedavi imkânı ile birey hayatın içinde yeniden kendini var edecektir. Bu var etme sürecinin içinde yine engeller vardır. Bu engeller sadece o kişiyi değil hepimizi engeller. Kişinin evinde yaşarken, okulda derslere girerken, işe giderken ruh sağlığı sorunu yaşadığı veya yaşamış olduğu için ayrımcılığa uğraması...

Bireylerin yaşadığı ruh sağlığı sorunları hakkında daha fazla farkındalık sahibi olmalı, bu bireylerle ilgili ‘tehlikeli, çalışamaz, iyileşemez, topluma katkı sağlayamaz’ gibi damgalayıcı söylemlerden uzak durmanın, hatta anlamak ve desteklemenin birey ve toplumsal dönüşüm için ne kadar önemli olduğunu düşünmeliyiz.

Toplumdan dışlamaya, her fırsatta suçları kendisine yüklemeye alıştığınız, alıştığımız ‘öteki’ aslında duyulmak isteyen, yaşama karışmak isteyen ‘bir güzel akıl’...

Çözüm ne olabilir? Yöneticileri her eylemlerinde ruh sağlığını geliştirmeyi, korumayı, sağaltımı öncelemeye çağırmalı, toplumsal yaşamın her alanında bu hakka erişimin önünü açmalıyız. Ruh sağlığıyla ilgili geliştirici, güçlendirici, koruyucu, sağaltıcı her türlü hizmete, herhangi bir nedenle ayrımcılığa uğrama kaygısı olmaksızın, herkesin erişebilme hakkını savunmalıyız. Bunu tek tek ve hep birlikte, dayanışma içinde talep etmeli, uygulamaya geçirmeliyiz.

Ruh sağlığı sorunu yaşamış, yaşıyor olan bireyin tehlikeli, çalışamaz, iyileşmez olarak belirlenmesine karşı her birimiz uyanık olmalı, dilde, düşüncede, davranışta bu yaklaşımların içinin ne kadar boş olduğunu fark etmeliyiz.

Ben ve öteki, sağlık ve hastalık ayrımları gereklidir ancak ‘öteki’ ile tanışmamıza, anlamamıza bu ayrımlar engel teşkil ediyorsa kendimizle yeniden diyalog kurma zamanıdır.

Bu yıl Dünya Ruh Sağlığı Günü ruh sağlığı evrensel bir insan hakkıdır teması ile konuşulacak, tartışılacak. Bu tartışmada kavramların açık seçik olmasına özen gösterebilirsek daha berrak düşünebilir ve daha somut adımlar atabiliriz. Bu yılın teması üzerine ülkemizde gerçekleşecek tartışmaların Türkiye’nin ruh sağlığı yasasını da gündeme yeniden taşıması umuduyla.”

2022 Ortak Bildirgesi – Cinsel kimliği ve yönelimi nedeniyle olağan koşullarda da damgalamaya ve ayrımcılığa maruz kalan grupların yaşadığı ruhsal zorlanmalar pandemi ile daha da arttı.

2021 Ortak Bildirgesi – Sonuçlar, ruh sağlığı alanındaki eşitsizliğin önemle ele alınmasının acil ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu eşitsizliği ele almada görev hepimize düşüyor.


Etiketler: insan hakları, yaşam, sağlık, sağlık hakkı
2024