09/10/2006 | Yazar: Kaos GL

Ruh Sağlığı Platformu, "Ruh Sağlığı Yasası-Hemen Şimdi" başlıklı bir kampanya başlatıyor. ‘Ruh ve beden sağlığı bir bütündür’ diyen platform, herkesi Türkiye’deki ruh Sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi için işbirliğine çağırıyor.

Ruh Sağlığı Platformu, "Ruh Sağlığı Yasası-Hemen Şimdi" başlıklı bir kampanya başlatıyor. ‘Ruh ve beden sağlığı bir bütündür’ diyen platform, herkesi Türkiye’deki ruh Sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi için işbirliğine çağırıyor.

KAOS GL

» Ruh ve beden sağlığı bir bütündür: Sağlık dendiğinde çoğunlukla beden sağlığı anlaşılmaktadır. Oysa sağlık, ruh sağlığı ve beden sağlığının bütünüdür.

» Beden sağlığı ruh sağlığını da etkiler: Birçok kişide bedensel hastalık ortaya çıkabilir. Hem bu hastalık hem de tedavisi düşünce ve duyguları etkiler. Ciddi bedensel hastalıklar insanda belirsizlik, ağrı veya ameliyatla başa çıkma, tedaviye alışma, hastalığın yarattığı yeti yitimine uyum, başkasına bağımlı olma korkusu yaratır.

Ruh sağlığı genel sağlıkla bağlantılıdır. Ruhsal hastalığı olan kişilerde sağlığa yönelik olumsuz-zararlı davranışlar artar, ruhsal sorunlar ve stres diğer bazı bedensel hastalıklara zemin hazırlar.

» Ruhsal hastalıklar: Ruh sağlığı hastalıkları yaygın kanının tersine toplumun küçük bir kesiminde değil önemli bir oranda nüfusta görülür. Kişinin gerçekle ilişkilerini bozacak derecede ağır akıl hastalıklarıyla sınırlı değildir. Hatta bu tür ağır hastalıklar bütün ruhsal sorunların küçük bir oranını oluşturur.

Öte yandan söz konusu ağır ruhsal hastalıklar da günümüzde tedavi edilebilen hastalıklar kapsamındadır ve bu hastalığı olanların tedavi haklarını eksiksiz kullanmaları yönünden etkin bir toplumsal düzenlemeye gereksinim duyulmaktadır.

» Ruhsal hastalıklar toplumun bütününü ilgilendiren bir sorundur: Ruhsal hastalıklar sık görülür, toplumun her kesimini etkiler. Tedavi edilmezlerse kişisel, toplumsal ve maddi kayba neden olur. İnsanların yüzde 25'i yaşamlarının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilenir. 75 yaşına gelmiş kişiler arasında herhangi bir ruh hastalığı yaşamış olanlar yandan çoktur (yüzde 50.8). Belli bir zaman diliminde nüfusun yüzde ıo'unda ruhsal hastalık görülür.

Bugün dünya üzerinde yaklaşık 450 milyon kişinin ruhsal sorunları olduğu, 20 milyon insanın da ruhsal sorunlar nedeniyle yardım arayışı içinde olduğu bilinmektedir. Birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran yaklaşık her dört kişiden birinin başvuru nedeni ruhsal sorunlar ve bunların çoğu yetersiz tedavi görmektedir. Ruh sağlığı sorunu olanların en az bir yakını olduğu düşünülürse ruh sağlığı sorununun toplumun önemli bir kesimini, hatta tamamını doğrudan ilgilendirdiğini söylemek abartı sayılmaz.

» Ruh sağlığı sorunları yeti yitimine yol açar mı? Yeti yitimi kişinin kendinden beklenen iş, okul, ev, toplumsal roller ve kendi bakımına ait görevlerini aksatması anlamına gelir. Birçok hastalıkta kişide yeti yitimine yol açan olumsuz etkiler ortaya çıkar. Ruh sağlığı sorunları kişide yeti yitimine yol açması bakımından tahmin edilenin tersine ön sıralarda yer almaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü'nün bir araştırmasında, dünyada yeti yitimine en çok yol açan 10 hastalık şu şekilde sıralanmıştır:

1. Depresyon

2. Demir eksikliği anemisi (Kansızlık)

3. Düşme ve ev kazaları

4. Alkol kullanımı

5. Kronik kısıtlayıcı akciğer hastalığı

6. İki uçlu duygudurum bozukluğu

7. Doğumsal anomaliler

8. Osteoartritis

9. Şizofreni

10. Obsesif kompülsif bozukluk Görüldüğü gibi en çok yeti yitimine yol açan 10 hastalıktan beşi ruh sağlığı ile ilgili hastalıklardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün geleceğe yönelik öngörülerine göre; 2020'de depresyon kadınlar ve gelişmekte olan toplumlarda başta gelen yeti yitimine yol açan hastalık olacak. Ayrıca 2020'de tütün kullanımına hastalıklardan kaynaklanan yeti yitiminin de öne geçeceği tahmin edilmektedir.

Ülkemizin 15-55 yaş arasındaki nüfusunda da en yaygın hastalıklar içinde depresyon ilk beşte yer almaktadır:

1. İnfeksiyon hastalıkları, 2. Mide bağırsak sistemi hastalıkları, 3. Tansiyon yüksekliği, 4. Eklem hastalıkları, 5. Depresyon ve anksi-yete bozuklukları.

» Ruh sağlığı sorunu olanlar tedaviye başvurmaktan kaçınır: Ruhsal sorunu olanların toplumdan dışlanmadığı bir tarihsel geçmişimiz olduğu halde, batılı kurumların gelişmesi, kentleşmenin ve nüfusun artışı gibi nedenlerle günümüzde ruhsal sorunu olanların damgalanması ve dışlanması da toplumsal boyutta soruna yol açmaktadır. Damgalama ve dışlama bir yandan ruh sağlığı sorunu olanların tedavi başvurusundan kaçınmasına yol açmakta, öte yandan da ruh sağlığı sorunlarının çözümüne ilişkin hiçbir geliştirme çalışması yapılmaması sonucunu vermektedir.

» Ruh sağlığı hizmetleri yetersiz: Ruh sağlığı hizmetlerinin verildiği hastane yatakları yönünden Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en gerideki ülkedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ülkemizdeki ruh sağlığı yatağı olması gerekenin 1/ ıo'u (7000 / 70 000) düzeyindedir. Ülkemizdeki yüz bin nüfusa düşen ruh hekimlerinin sayısı (1,6) Dünya ortalamasının (3,6) yarısı, Avrupa ortalamasının 6'da biri düzeyindedir. Çocuk ruh hekimlerinin oranı ise çok daha düşüktür (bir milyon nüfusa 2). Aynı şekilde başka ruh sağlığı mesleklerinden olanların da sayısı oldukça düşüktür.

Yetersiz bakım, işsizlik, öğrenim ve eğitim düşüklüğü, de ruh sağlığını doğrudan etkileyen, bu konuda da ciddi sorunlara yol açan toplumsal sorunlardır. Ruh sağlığı yerinde insanlarımızın toplumdaki yoğunluğunu artırmak için yaşamın her alanında bir düzelmeye gereksinimimiz olduğu açıktır. Oysa ülkemizin halen resmi bir ruh sağlığı politikası yoktur. Ruh sağlığı hizmetlerinin örgütlenmesi yetersizdir. Bu konuda halen çalışılmakla birlikte, toplumun bilgilendirilmesi ve duyarlılığının arttırılması hepimizin acil önceliğidir.

» Çocuklarımızın ruh sağlığı: Çocukların ruh sağlığı sorunlarının erken tanı ve tedavisi, erişkin yaşta sağlıklı olmalarının temel taşıdır. Çocukların ruh sağlığına yönelik tıbbi yardım alabilmeleri için ana babaları ya da okul yönetimi tarafından bu meslek alanına götürülmeleri ya da gönderilmeleri gerekli. Bu da ana babaların ve öğretmenlerin bilgi, ilgi ve duyarlığına kalmış bir durumdadır. Bu konuda genel bilgi ve duyarlık yetersizliği açıktır.

» Türkiye yükümlendi: Dünya Sağlık Örgütü bu ve benzeri verilerden yola çıkarak Avrupa Bölgesi üyesi ülkelerdeki ruh sağlığı hizmetlerinin düzenlenmesi ve geliştirilmesi için Helsinki'de 12–15 Ocak 2005'te Sağlık Bakanları düzeyinde çok önemli bir toplantı düzenlemiştir. Toplantı sonunda bir bildirge yayımlanmıştır. Ülkemiz Sağlık Bakanlığı da bu bildirgeyi imzalamış, başka deyişle bildirgede ifade edilen önerileri yükümlenmiştir.

Bu toplantıda belirlenen öncelikler şu şekilde sıralanmıştır:

1. Ruh sağlığının iyi olmasının önemine dair toplumda, sağlık meslek gruplarında bilinç geliştirmek.

2. Önyargı, ayrımcılık ve eşitsizlikle aynı anda mücadele etmek, ruh sağlığı sorunları olan insanları desteklemek ve onların bu sürece etkili olarak katılımını sağlamak.

3. Sağlığı geliştirmeyi, önlemeyi, tedaviyi, rehabilitasyonu, bakımı ve iyileşmeyi kapsayan bütünlüklü ve etkili ruh sağlığı sistemleri tasarlamak ve uygulamak.

4. Bu alanlarda etkili, uzman ekipleri oluşturmak.

5. Hizmederin planlanması ve geliştirilmesinde temel noktalardan biri olan hizmeti kullananların ve hasta yakınlarının deneyim ve bilgilerinden yararlanmak, onları sürece dahil etmek

6. Ruh sağlığı konusunda hassas gruplar olan çocukların, gençlerin, kadınların ve yaşlıların ruh sağlığına yönelik programlara ağırlık vermek

7. Ağır ruh sağlığı sorunları olan insanlara toplum içinde, soyutlanmadan etkili ruh sağlığı hizmetleri sunmak.

RUH SAĞLIĞI YASASI

RUH Sağlığı Platformu, 2006 yılı İçin "Ruh Sağlığı Yasası-Hemen Şimdi" başlıklı bir kampanya açıyor.

» Ruh Sağlığı Yasası'nın bugünü ve geçmişi:

Günümüzde ruh hastalarının hastaneye yatırılmasıyla ilgili bir yasal düzenleme yok. Ancak bu alan bugüne dek hiç doldurulmamış da değil. Bu konuda ilk ve bilinen en geniş yasal metin 6 Mart 1876 tarihli "Bimar-hanelere Dair Nizamname"dir. Bu tüzüğün uygulamasını düzenleyen bir yönerge de 13 Aralık 1913'te çıkarılmıştır: "Bimarhane ve Müşahedehane Talimatnamesi". Bugün bilindiği kadarıyla bu yasal metinler yürürlükte değil. Ancak yerine başka bir yasal düzenleme de yapılmamış. Çağının "Ruh Sağlığı Yasası" niteliğindeki 1876 tarihli tüzük 1853 tarihli Fransız yasasından uyarlanmış, Sultan Abdülaziz imzasıyla yayımlanmış. Ancak bu tüzüğün Cumhuriyet dönemine geçişte iptal edilen yasalar arasında olduğu, yerine bir düzenleme yapılmadığı sanılıyor. Ruh sağlığı alanında yasal düzenlemeler yönünden 130 yıl önce çağına uygun bir adım atılmış ancak, güncelleştirmeler yapılması gerekirken yaklaşık seksen yıldır yeniden bir boşluk oluşmuş durumdadır.

» Kişilik hakları:

Uygulanacak tedavinin kişinin yararına olması ve bundan toplumca da bir yarar sağlanması hukuki bir zorunluluktur. Ancak neyin kendisine yararlı olduğunu kararlaştırma yeterliğinden yoksun kişilerde haklarının korunması açısından önemli bir açmazla karşı karşıya kalınmaktadır: Ruh hastalığı olan bir kişinin isteği dışında hastaneye yatırılması hukuken, "kişilik hakları bakımından sağlıklı yaşama hakkının korunması için bir süreliğine kişinin özgürlüğünün kısıtlanmasına karar vermek" anlamına gelir. Bu da kişinin hakları arasında bir öncelik belirlenmesini gerektirmektedir ki, hastaneye yatırılmaya ya yasalarca koruma görevi verilmiş bir başka kişi (vasi) tarafından karar verilmesi, ya da yasalara ve yatırılmanın kişilik haklarına uygun olup olmadığının bir yargı kurumunca karara bağlanması zorunludur.

AB, ABD, Kanada, Avustralya gibi hukuk standardı yüksek ülkelerde de ruh hastalarının hastaneye yatırılması yargıç tarafından kararlaştırılmakta ve denetlenmektedir. Bu ülkelerde tıbben yatırılarak tedavisi gerektiği halde, kişinin yatırılmaya istekli olmadığı durumlarda, koruma altında ise yasal itiraz yolları açık olmak üzere koruyucusunun (vasisinin) istemiyle yatırılması söz konusu olmaktadır. Koruma altına alınmamış kişilerin yatırılması konusunda yasa ruh hekimine, kolluk güçlerinin "gözaltı" yetkisine benzer bir yetki vermiştir. Hekim tıbben "zorunlu- istemsiz yatış" koşulları olan kişiyi hastaneye yatırır, gerekli tıbbi, hukuki belgelerini hazırlayarak, durumu yargıca sunar. Yargıç sunulan belgeleri inceleyerek, gerek duyarsa başka bir hekime muayene ettirerek ya da kendisi de kişiyi görüp değerlendirerek hastanın yatırılmasını onaylar ya da sonlandırır. Bu durumda kişi, ülkemizde pek de bulunmayan bir uygulama ile "geçici koruma (vesayet)" altına da alınır.

Ruh hastalarının kendi istekleri dışında tedavilerini sağlamak, bu amaçla özgürlükleri kısıtlanarak bir psikiyatri servisine yatırılmaları tıbbi ve toplumsal gerekliliktir. Bu gereklilik kişi açısından "ruhça ve bedence sağlıklı yaşama hakkı" olarak temel haklardandır (Ruh ve beden sağlığı da içinde olmak üzere herkes maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir - TC Anayasası Madde 17).

Kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğü hukukça koruma altına alınmıştır, kendi isteği olmadan "maddi ve manevi varlığına bir girişimde bulunulması (hele de yasal dayanağı olmadan) suçtur. Öte yandan istem dışı psikiyatrik tedavi, kişinin özgürlüğünün kısıtlandığı ortam ve koşullarda uygulanır. Bu görev ruh hekimlerini anayasa (Madde 19 ve 38) tarafından yalnızca mahkemelere verilmiş bir yetkiyi kullanmak zorunda bırakmaktadır. Bu durumda ruh hekimleri tedavi sağlamakla sınırlı olan mesleki görevlerinin üstünde sorumluluk taşımak zorunda kalmaktadır.

» Özel yaşamın dokunulmazlığı ve gizli kalma hakkı:

Ruhsal tedavi gören kişilerin, hastanede tedavi gördüklerinin gizli kalmasına, başkalarından daha çok gereksinimi vardır. Ruh sağlığı sorunu olan kişilerin, basın-yayın organlarında sansasyonel haber ya da magazin amaçlı görüntülenmeleri, kamuya ilan edilmeleri de hak yitimine yol açmaktadır. Bu tür hastaların tedavi hakkı kadar özgürlüklerinin ve özel yaşamlarının dokunulmazlığının korunması için Ruh Sağlığı Yasası'na gereksinimimiz vardır.

» Ruh sağlığının korunması, hastalıkların tedavisi ve rehabilitasyonu için genel sağlıkla ilgili düzenlemeler yetmez:

Ruh sağlığını bozan etmenler, beden sağlığını bozanlarla aynı olmadığı gibi, korunma, tedavi ve rehabilitasyon olanakları, düzeni ve örgütlenmesi de aynı değildir. Ruh sağlığını bozacağı bilinen etmenlerin engellenmesi, hastane tedavisi olanaklarının nitelik ve sayıca gereksinime uyarlanması, toplum içinde tedavi olanaklarının geliştirilmesi, ruh sağlığı bozulmuş kişilerin rehabilitasyon olanaklarının geliştirilmesi gibi birçok düzenlemenin yapılabilmesi ancak "Ruh Sağlığı Yasası" ile gerçekleşebilir.

» Yasayı çıkarmak hiç de zor değil, istemek yeterli:

Geçen yıl 28 Eylül'den sonra yayımlanan MDRI (Uluslararası Zihinsel Özürlü Hakları Derneği) raporu sonrasında Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nce de gündeme getirildiği için epeyce ses getiren "ülkemizdeki ruh sağlığı hizmetlerinin yetersizliği" başlığı altında Ruh Sağlığı Yasası da vardı. Üstelik bu yasanın hazırlanması için bir altyapı da var. Türkiye Psikiyatri Derneği bu doğrultuda bir taslak hazırlamış ve Sağlık Bakanlığı'na ulaştırmıştır. Bu yasanın çıkarılması için ayrıca bir harcama gerekmemektedir. Yasa çıkarıldıktan sonra da bir harcama kalemi açılmayacaktır.


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam