22/05/2023 | Yazar: Yıldız Tar

'Geleneksel değerler' yanlılarının istediği, bedensel özerklik, ifade ve örgütlenme özgürlükleri de dahil olmak üzere bireysel özgürlüklerin devlet tarafından kısıtlandığı bir dünya. Bu senaryoda LGBT+ meseleleri, insan hakları olarak görülmeyip ahlaki yaftalamalar alanına hapsediliyor.

Rusya, homofobi ve “geleneksel değerler” uğruna muharebe Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yıldız Tar, İnsan Hakları Gözlemevi (Human Rights Watch) LGBT Hakları Programı Direktörü Graeme Reid’in 17 Mayıs 2023 tarihli yazısını KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

Aralık 2022'de, Ukrayna'nın kapsamlı askeri işgalinden on ay sonra, Duma, Rusya'nın 'geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin' kamusal alanda gösterilmesini yasaklayan 'eşcinsel propaganda' yasasının kapsamını genişletti. Daha önce reşit olmayanlara yönelen teşhir yasağı artık her yaş grubu için geçerli olacak. Rusya parlamentosu savaşın ortasında bunu neden yapsın?

Değişiklik, kamuoyunun dikkatini Rusya'nın Ukrayna'daki askeri kayıplarından uzaklaştırmaya yönelik önemsiz bir çaba gibi görünebilir. Ancak Rusya'daki LGBT+ kişilerin hayatını güvencesiz hale getiren kısıtlamaların çok daha hırslı bir amacı var: ülke içindeki muhafazakar desteği pekiştirmek ve Rusya'yı 'batı'ya karşı 'geleneksel değerlerin' muhafızı olarak konumlandırmak. 

'Eşcinsel propaganda' yasası Rusya'nın iç politikasının ve dış ilişkilerinin merkezinde yer alıyor ve evrensel insan haklarını toptan reddettiğinin bir simgesi. Yasanın genişletilmesi, LGBT+ haklarının yabancı bir tehlike ve 'içerideki düşman' olarak gösterilmesinde bir adım daha atılması anlamına geliyor.

2020'de yasa koyucular, Rusya'nın anayasasına eşcinsel evliliğe açık bir yasak koyacak kadar ileri gittiler. Ertesi yıl ise, bir şemsiye grup olan Rus LGBT Ağı da dahil olmak üzere birçok LGBT+ örgütünü, toplumsal yapıyı baltalamakla suçlayan 'yabancı ajanlar' -Rusçada casusluk çağrışımları yapan bir terim- olarak tanımladılar.

Gündem yaratan konular

Küçük bir azınlığın üyelerinin, bu örnekte LGBT+ kişilerin haklarının böylesine sembolik bir yankı uyandırması ilk bakışta olağanüstü bir gelişme olarak görülebilir. Yine de antropolog Gayle Rubin'in gözlemlediği gibi, 'Cinsel davranışlar üzerindeki anlaşmazlıklar genellikle toplumsal kaygıların yer değiştirmesi ve bunlara eşlik eden duygusal yoğunluğun boşaltılması için bir araç haline gelir. Sonuç olarak, büyük toplumsal gerilim dönemlerinde cinselliğe özel bir saygı gösterilmelidir.

Toplumsal cinsiyet ve cinsellikle ilgili tartışmalar, daha geniş jeopolitik çatışmalarla yeni ve beklenmedik şekillerde kesişen, zamanımızın harekete geçirici konularıdır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ortodoks Patriği I. Kirill, Ukrayna'daki savaşı meşrulaştırmak için 'geleneksel değerler' retoriğini seferber ettiler.

Geçen yıl Şubat ayında işgali duyuran bir televizyon konuşmasında Putin, 'sözde kolektif Batı'yı yeni sömürgeci, varoluşsal bir tehdit olarak gösterdi:

"Geleneksel değerlerimizi yok etmeye ve bizi, halkımızı içten içe yıpratacak sahte değerlerini, ülkelerine saldırgan bir şekilde dayattıkları tutumları, insan doğasına aykırı oldukları için doğrudan bozulmaya ve dejenerasyona yol açan tutumları bize zorla kabul ettirmeye çalıştılar.

Patrik işgali onaylarken daha da açık konuştu:

'Donbas, dünya çapında güç sahibi olmak isteyenlerin sunduğu sözde değerleri kabul etmeyi kökten reddetmiştir. Bu güçlere sadakatin belirli bir imtihanı, aşırı tüketimin ve görünürdeki özgürlüğün mutlu dünyasına kabul edilmenin bir şartı vardır. Bu test çok açık ve aynı zamanda dehşet vericidir: eşcinsel yürüyüşü... Bu, siyasetten çok daha farklı ve çok daha önemli bir şeyle ilgilidir. İnsanlığın kurtuluşuyla, insanlığın Kurtarıcı Tanrı'nın hangi tarafında yer alacağıyla ilgili.

'Modernitenin nişanesi'

Her eylemin eşit ve zıt bir tepkisi vardır. Ukraynalı milletvekili Inna Sovsun Mart ayında eşcinsel medeni birlikteliklerin yasallaştırılması için bir yasa tasarısı sunduğunda gerekçesini şöyle açıklamıştı: 'Putin homofobiyi siyasi gündeminin ve [Rus] ulusal ideolojisinin büyük bir parçası haline getirdiği için, insanlar otomatik olarak onu homofobiyle ilişkilendiriyor. Dolayısıyla, eğer ondan farklıysak, o zaman bu alanda da farklı olmalıyız.

İyi ya da kötü, LGBT+ kişilerin hakları, Avustralyalı akademisyen Dennis Altman'ın 'modernitenin bir nişanesi' olarak tanımladığı ve giderek liberal demokrasi için bir turnusol testi olarak çerçevelenen bir hale gelmiştir. Bunun olumlu olduğu kadar olumsuz sonuçları da var.

Bir yandan -uzun bir perspektiften bakacak olursak- dünyanın pek çok bölgesinde son yıllarda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı hakları güçlendirme yönünde hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Liberal demokrasilerde olduğu gibi modernite ve ilerleme ile sembolik bir ilişkinin diğer yüzü ise LGBT+ haklarının başka yerlerde 'aile' değerlerinin antitezi olarak yanlış tanıtılabilmesidir.

Otoriter popülistler

Rusya, bu tür 'geleneklerin' koruyuculuğunu üstlenmekte ve etki alanını küresel olarak genişletmek için benzer düşünen yöneticilerle ittifaklar kurmakta oldukça becerikli. Avrupa'nın başka yerlerinde, LGBT+ hakları hayaleti otoriter popülistlerin başucu kitabı haline geldi.

Macaristan'da Viktor Orbán ve Polonya'da Andrzej Duda, muhafazakar cinsel politikalar temelinde siyasi destek oluşturma ve demokratik kurumların altını oyma stratejisinin bir parçası olarak LGBT+ bireylerin haklarına saldırdılar. Polonya'da yerel yönetimler kendilerini 'LGBT ideolojisinden arındırılmış bölgeler' ilan ederek, iktidar partisinin vizyonuyla uyumlu bir Polonya toplumu yaratmak amacıyla Öteki'ni dışladılar.

Macaristan'da Orbán, geçen yıl yeniden seçilme stratejisinin bir parçası olarak dikkatleri demokratik normların erozyonundan uzaklaştırırken, ahlaki bir haçlı seferini başarılı bir şekilde harekete geçirerek LGBT+ haklarına karşı 'yabancı' ve sözde yıkıcı bir etki olarak toplanmıştır. Böylece LGBT+ hakları, kökleri toplumsal cinsiyet veya cinsellik meselelerine dayansa da çok daha geniş etkileri olan daha geniş jeopolitik çekişmelerin kısaltması haline geliyor.

Rakip tasavvurlar

Bu şiddetli çatışmaların merkezinde bireysel özerklik ve benliğin toplumla ilişkisi yer alıyor. Burada toplumun ve dünyanın farklı tasavvurları ve bireysel hakların bunlar içindeki yeri söz konusu.

Bir tarafta, bireyin statik bir 'kültür' ve gelenek kavramına tabi olduğu ve hiçbir muhalefete izin vermeyen bir toplumsal düzen tasavvuru yer alıyor. Rakip görüş ise hak temelli ve çeşitliliği barındıran bir yaklaşım.

'Geleneksel değerler' yanlılarının istediği, bedensel özerklik, ifade ve örgütlenme özgürlükleri de dahil olmak üzere bireysel özgürlüklerin devlet tarafından kısıtlandığı bir dünya. Bu senaryoda LGBT+ meseleleri, insan hakları olarak görülmeyip ahlaki yaftalamalar alanına hapsediliyor. Dolayısıyla otoriter rejimler üreme haklarını, cinsellik eğitimini, aile içi şiddet mevzuatını, cinsiyetin yasal olarak tanınmasını ve aile yapıları ile cinsel alışkanlıklardaki yenilikleri kısıtlamaya çalışıyor. Bu durumda toplumsal cinsiyet ve cinsellik normlarının dışında kalanlar sembolik bir ifade haline geliyor.

Rus kanun koyucular LGBT+ kişilerin haklarına saldırmayı ikiye katladıklarında, bu sembolizm birincil öneme sahipti. 'Geleneksel değerlerin' yayılması, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı ve ötesindeki faaliyetleri için ideolojik gerekçelerinin merkezinde yer alıyor. LGBT+ kişilerin haklarına sistematik saldırılar, çok daha tehlikeli bir küresel gündemin habercisi olduğunu ortaya koydu.


Etiketler: yaşam, nefret suçları, aile, din/inanç, siyaset, dünyadan
İstihdam