20/06/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Trans Onur Haftası kapsamında trans mültecilerin sorunları tartışıldı. Suriyeli trans kadın sığınmacı Mişa, ‘İstanbul’da mutlu olacağımı sanmıştım, yanılmışım’ dedi.

Trans Onur Haftası kapsamında trans mültecilerin sorunları tartışıldı. Suriyeli trans kadın sığınmacı Mişa, “İstanbul’da mutlu olacağımı sanmıştım, yanılmışım” dedi.
 
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği’nin bu yıl 6.sını düzenlediği Trans Onur Haftası devam ediyor. Çeşitli panel ve atölyelere ev sahipliği yapan hafta kapsamında bugün (20 Haziran) trans mültecilerin sorunları, çözüm olanakları Trans Misafirhanesi (Transevi) ve transların barınma problemleri tartışıldı.
 
İsmail Beşikçi Vakfı’nda İstanbul LGBTİ’den Deniz Tunç’un moderasyonunda yapılan panelde Transevi konuklarından Suriyeli trans kadın Mişa, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Zeynep Kıvılcım, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nden Cansu Alözkan ve Pembe Hayat Derneği’nden Selin Berghan konuştu.
 
Transevi 50 kişiye sığınma imkanı sağladı
 
Panelin açılış konuşmasını yapan Deniz Tunç, Transevi hakkında bilgi verdi. Bugüne kadar 50’ye yakın kişiye barınma imkanı sağladıklarını belirten Tunç, “Transevi’nde 20’ye yakın savaş mağduru LGBTİ’yi de ağırladık. Önümüzdeki günlerde imkanlarımız dahilinde ağırlamaya devam edeceğiz ancak misafirhane ile dayanışmanın sürmesi ve artması gerekiyor” dedi.
 
“İstanbul’da mutlu olacağımı sanmıştım, yanılmışım”
 
İlk konuşmacı Mişa, Suriyeli trans kadın bir sığınmacı olmanın zorluklarından ve İstanbul’da yaşadıklarından bahsetti:
 
“Buraya ilk geldiğimde mutlu olacağımı ve iyi bir geleceğimin olacağını düşünmüştüm. İnsanların çok açık fikirli ve saygılı olacağını sanmıştım ancak yanılmışım. Suriye’den kaçtım çünkü orası çok homofobik bir ülke ve orada saygı görmüyordum. İstanbul’da ise her gün ayrı bir macera. İşim yok. Çok pahalı bir yer İstanbul. Kimlik kartım yok. Herhangi bir gelirim de yok bu sebepten ötürü. Yaşayabileceğim tek yer Taksim civarı ve burası da çok pahalı. Türkiye’ye gelip bu sorunları yaşadıktan sonra Suriye’ye geri dönmeyi düşündüm. Hayati bir tehlike söz konusu olsa da Suriye’ye dönmeyi göze aldım. O sırada Trans Misafirhanesi’nden bahsettiler ve orada kalabileceğim söylendi. Dernektekilerle tanıştım ve onlar benim hayatımı bir düzene sokana kadar kalabileceğimi söylediler. Devamında Birleşmiş Milletler’e kayıt oldum. Trans Misafirhanesi olmasaydı sokakta olurdum.”
 
“Ev tuttum ancak orada da rahat bırakmadılar”
 
Mişa annesinden maddi destek almaya başladığı zaman Transevi’nden ayrılarak kendine ev tuttuğunu aktardı. Ortak kullanılan bir apartmandan dair kiraladığını söyleyen Mişa, devamında orada kalmasının nasıl engellendiğini ve Transevi’ne döndüğünü şu ifadelerle aktardı:
 
“Eşcinsellerin rahat edebileceği bir yer olduğuna ilişkin reklam vardı. Ancak ben orada kaldığım zaman diğer insanlar beni rahatsız etmeye başladı. Kapımı çalıp kaçarak beni rahatsız etmeye çalışıyorlar, eşyalarımı çalıyorlar ve bana kötü davranıyorlardı. Ben de oradan çıkmak istedim ancak mekanı işleten kişi ödediğim parayı geri vermedi. ‘Eşcinsel dostu olduğunuzu söylüyorsunuz ama bu nasıl bir uygulama’, dedim. Bana ‘işine gelirse’ dediler ve beni kovdular.
 
“Trans Misafirhanesi evim gibi oldu”
 
“Ardından tekrar misafirhaneye gittim. Misafirhanede kendimi güvende hissediyorum. Orası benim için sadece kaldığım bir yer değil. Aynı zamanda özlemini çektiğim bir ev ve aile gibi geliyor. İstanbul LGBTİ çok çalışıyor ve ben isterim ki ilerde dernek için bir şeyler yapabileyim.”
 
Mişa, İstanbul’da transfobik taciz ya da saldırıya maruz kaldığında polislerin hiçbir şey yapmadıklarını ve ‘sadece izlediklerini’ de aktardı.
 
Zeynep Kıvılcım ise, Suriyeli kadın ve LGBTİ mültecilerle ilgili çalışmasını aktardı. Çalışmasına başlarken alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin deneyim ve tavsiyelerini aldıklarını hatırlatan Kıvılcım, “Mülteci alanında çalışan derneklere Suriyeli LGBTİ mültecileri sorduk. Ancak görünmez olduklarını fark ettik” dedi.
 
“Kaos GL’deki röportaj yola devam etmemi sağladı”
 
Suriyeli LGBTİ mültecilere ulaşmak için çok uğraştığını ancak uzunca süre başarılı olamadığını söyleyen Kıvılcım, KaosGL.org’ta gördüğü bir röportajın ardından çalışmasına devam edebildiğini belirtti:
 
“Alanda çalışan LGBTİ derneklerine gittiğimde de Suriyeli LGBTİ’lere ulaşamadım. En sonunda KaosGL.org’ta Suriyeli eşcinsel bir mülteciyle röportaj olduğunu söylediler. O röportajı okudum. Röportajı yapan kişiye ulaştım ve onun vasıtasıyla Suriyeli eşcinsel bir gençle tanıştım. Tam kimseye ulaşamayacağım dediğim, umudumu yitirdiğim anda benim için yeni bir kapı açıldı.”
 
Kıvılcım, Transevi gibi oluşumların çok önemli olduğunu belirterek, “Suriyelilerle ilgili çalışan derneklerin hepsi barınma sorununa ilişkin bir çözümün mümkün olmadığını söylüyordu. Trans Misafirhanesi, trans*evi gibi oluşumların önemi burada ortaya çıktı. Birçok yerle iletişime geçtikten sonra bu sefer de İstanbul LGBTİ’ye ve Trans Misafirhanesi’ne ulaştım. Barınma sorunu olan LGBTİ mültecilerin kalıp kalamayacağını sorduğumda dernekten olumlu yanıt geldi ve şu anda ASAM’a gelen Suriyeli LGBTİ mültecilerin gönderildiği yer Trans Misafirhanesi oldu” dedi.
 
“LGBTİ mülteciler aile gibi informel desteklerden de mahrum kalıyor”
 
Alanda yaptığı mülakatlardan sonra edindiği bilgilere dayanarak Kıvılcım sorunları şöyle sıraladı:
 
“Alanda yaptığımız mülakatlardan sonra Suriyeli mültecilerin İstanbul’da güvencesiz bir yaşam ve barınma sorunuyla boğuştuğunu söyleyebilirim. Ama bu noktada LGBTİ mülteciler çok daha fazla sorun yaşıyor çünkü çoğu zaman aile desteğinden de uzak bir şekilde yaşıyorlar. Mülteciler açısından aile ya da akrabalık bağları gibi informel destekler hayatta kalma stratejisi oluyor. LGBTİ mülteciler bundan da mahrum oluyor. Aynı şekilde alanda çalışan dini kurumların yardımları da LGBTİ mülteciler için bir anlam ifade edemiyorlar. Bundan da mahrum kalıyorlar. Son olarak, Suriyeli mültecilerin çalıştığı ve aynı zamanda çok kötü koşullarda toplu olarak çalıştığı yerlerde Suriyeli LGBTİ mülteciler sistematik cinsel şiddet ve istismara maruz kalıyor. Hem işyerinde hem de kalınan yerde diğer mültecilerin sistematik cinsel saldırısı yaşanıyor.”
 
“LGBTİ mülteciler söz konusu olduğunda devlet mekanizmaları işlevsiz”
 
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nden Cansu Alözkan da LGBTİ mültecilerin diğer mültecilere göre çok daha fazla ayrımcılıkla boğuştuğunu belirterek, “Söz konusu kadın mültecilerin yaşadığı istismar ya da çocuklarla ilgili bir durum olduğunda biz sığınmacılarla ilgili çalışan örgütler devleti zorluyoruz. Barınma sorununu çözebilmemiz mümkün olmuyor ancak devlet mekanizmalarını zorlayarak çözmeye çalışıyoruz. Ancak söz konusu LGBTİ mülteciler olduğunda bu mekanizmaların hiçbiri işe yaramıyor” şeklinde konuştu.
 
“TC’nin LGBTİ’leri kabul ettiği tek yer hapishaneler”
 
Panelin kapanışını ise Selin Berghan, trans mahpusların yaşadığı sıkıntıları aktararak yaptı. Trans kadın mahpusların davalarının çok hızlı sonuçlandığını ve çok hızlı ceza aldıklarını belirtti.
 
Gündemde olan “LGBTİ hapishanesi” projesini eleştiren Berghan, “TC devletinin LGBTİ’leri kabul ettiği tek yer hapishaneler. LGBTİ hapishanesi açmayı planlıyor ancak hapishane dışında sorunlar var” dedi.
 
Berghan hapishanelerdeki durumu şöyle anlattı:
 
“İçeride hangi bölüme konulacağı da sorun oluyor. Trans kadınların nereye koyulaağı ameliyat durumuna göre belirleniyor. Ameliyatsızsa erkeklerin arasına konuluyor trans kadınlar. Cezaevi yönetimi de şiddet görmesin diye tecrite atıyor. Trans kadınların aileleri ile ilişkilerinin çok iyi olmadığını düşünecek olursak; çok az ziyaretçisi oluyor ve zaten tecrit hali içindeyken ayrıca tecrite maruz kalıyor. Yine de bazı durumlarda de trans mahkumlar içeride yaşadıkları cinsel, fiziksel şiddetten kaçmak için tecridi tercih edebiliyorlar. Ortak alanlara çıkmama ve etkinliklere katılımlarının önünde engeller de var. Aynı şekilde erkek koğuşunda kaldıkları için cımbız, ağda gibi ihtiyaçlar bulunamıyor. Bunlar da aslında trans kadınlar için kimlikleri açısından çok önemli. Cezaevinde saçlarının kesilmesi gibi durumlar da yaşanıyor. Bütün bu yaşananlar çok büyük travmalara neden oluyor.”
 
Trans Onur Haftası bugün “Trans Kimlikler ve Ruh Sağlığı” paneliyle devam etti. Hafta yarın 17.00’de Taksim’den Tünel’e yapılacak Trans Onur Yürüyüşü ile sonlanacak. LGBTİ Onur Haftası ise 22 Haziran Pazartesi günü başlayacak.
 
İlgili haberler:
 
*Bu etkinlik Kaos GL Derneği'nin Homofobiye Karşı Yerel Buluşmalar Küçük Hibe Fonu'nun desteğiyle yapılmıştır. 

Etiketler: insan hakları, mülteci
İstihdam