02/04/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Tekoşin LGBTİ, Viyana’da mülteci ve LGBTİ olmayı, iltica sürecinde yaşanan homofobik ve transfobik ayrımcılığı anlattı.

Tekoşin LGBTİ anlatıyor: Viyana’da mülteci ve LGBTİ olmak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Tekoşin LGBTİ, Viyana’da mülteci ve LGBTİ olmayı, iltica sürecinde yaşanan homofobik ve transfobik ayrımcılığı, Avrupa’da yükselen göçmen karşıtı politikaları ve Viyana’daki ana akım LGBTİ hareketinin mültecilerle ilişkisini KaosGL.org’a anlattı.
 
Hande Öncü’nün öldürülmesini protesto eyleminden
 
Geçtiğimiz günlerde Viyana’da Türkiyeli bir trans kadın olan Hande Öncü nefret cinayeti sonucu yaşamını yitirdi. Avusturya’da çok okunan kimi gazeteler cinayeti transfobik bir dille haberleştirdi. Öncü’nün de parçası olduğu Avusturya göçmen ve mülteci dayanışma grubu Tekoşin LGBTİ hem medyanın transfobik dilini hem de nefret cinayetini protesto etti.
 
Öncü cinayetinin üzerinden iki ayı aşkın zaman geçti. Öncü’nün katili yakalansa da Avusturya’daki mültecilerin ve özelde de mülteci LGBTİ’lerin sorunları devam ediyor. Kısıtlayıcı mülteci politikası, kişilerin cinsel yönelimlerini ifşa etmeye varan uygulamalar, mülteci kamplarındaki görevlilerin homofobik ve transfobik tutumları LGBTİ’lerin iltica sürecinde çifte ayrımcılığa maruz kalmasına yol açıyor. Avusturya’daki ana akım LGBTİ örgütlerinin ise mülteci LGBTİ’lerle dayanıştığını söylemek güç…
 
Bütün bu çifte ayrımcılıkta ve nefes almayı zorlaştıran atmosferde mülteci ve göçmen dayanışma grubu Tekoşin LGBTİ örgütleniyor, sokaklara çıkıyor, hak ihlallerine sessiz kalmıyor. KaosGL.org olarak Tekoşin LGBTİ aktivistlerine mikrofon uzattık ve mücadelelerini, yaşadıkları sorunları ve göçmen karşıtı politikaları anlattılar.
 
Hande Öncü’nün öldürülmesini protesto eyleminden
 
Tekoşin LGBTİ nedir? Ne zaman kuruldunuz? Hangi amaçla? Şimdiye kadar neler yaptınız? Kendinizi biraz tanıtır mısınız?
 
Tekoşin LGBTİ bir göçmen ve mülteci dayanışma grubu. Viyana’da çeşitli politik etkinliklerde temas etmiş LGBTI bireylerden oluşuyor. Kuruluşumuz 2014 Haziranında gerçekleşmiş olan Onur Yürüyüşü’ne hazırlıklarda şekillendi. Yürüyüşe, “Onur, direniş demektir” sloganıyla ırkçılık karşıtı, göçmen ve queer feminist blokla katıldık. Bu süreçte diğer LGBTI örgütlerini daha yakından tanıma fırsatımız oldu.
 
Viyana’daki diğer LGBTİ gruplarında kendini yeterince ifade edemeyen veya politika üretemediğini hisseden göçmen ve mültecilerin zamanla bir araya gelmesi sonucu Tekoşin LGBTİ ortaya çıktı diyebiliriz.
 
Şimdiye kadar yaptıklarımızı şöyle sıralayabiliriz. 2014’deki Viyana Onur yürüyüşüne katıldık. Viyana’da öldürülen mülteci trans arkadaşımız Hande hakkında çıkan insanlık dışı, transfobik haberlere karşı Standard gazetesine onun ile ilgili bir yazı hazırladık. 14 Şubat’ta Hande ve tüm mülteciler için bir yürüyüş düzenledik. Yürüyüşte mültecilerin yaralanabilirliklerine, LGBTİ mültecilerin özel durumuna ve nefret cinayetlerine dikkat çektik. Önümüzde bir film gösterimi ve seks işçiliğiyle ilgili bir çalıştay projesi var.
 
Avusturya’daki mülteci politikasını genel anlamda değerlendirebilir misiniz? Mülteciler ne gibi zorluklar yaşıyorlar?
 
Avusturya’daki mülteci politikası oldukça kısıtlayıcı ve problemli diyebiliriz. Avusturya 9 eyaletten oluşuyor. Eyaletlerin iç politikalarına göre mülteci alma kapasiteleri birbirlerinden farklı. Hazırda var olan mülteci kampları kapasitelerinin çok üstünde, insanlık dışı koşullarda barınma sağlıyorlar. Tutucu politikalar çözümden kaçınıyor. Bunun yanında mültecilerin yaşadıkları zorluklar ne genelde ne de LGBTI özelinde yeterli görünürlüğe sahip değil ve görülmezden geliniyor. Gerekli adımların çok yavaş atılmasının bir sebebi de bu. Bu duruma isyan eden bir grup mülteci 24 Kasım 2012’de bulundukları mülteci kampı Traiskirchen’den saatlerce süren bir yürüyüşten sonra Viyana’ya vardılar. Oldukça soğuk hava koşullarında şehrin göbeğinde Sigmund-Freud Parkında aktivistlerin de katılımıyla bir çadır kent kuruldu. Günlerce süren işgalde Traiskirchen’deki kamptaki insanlık dışı koşullar protesto edildi. İşgal sert bir biçimde bastırıldı ve çadırlar dağıtıldı. Akabinde yakındaki Votiv kilisesine sığınan mülteciler burada eylemlerine devam ettiler. Devamındaki süreçte buradaki mültecilerin yarısından çoğunun iltica başvurusu reddedildi. Mültecilerin bazıları da iktidardaki sağ partinin seçim dönemine yakın tezgahladığı son derece gülünç bir oyunla, insan kaçakçılığı yaptıkları suçlamasıyla sınır dışı edildiler.
 
Hande Öncü’nün öldürülmesini protesto eyleminden
 
Avusturya’daki LGBTİ mültecilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden ötürü yaşadığı ekstra sıkıntılar neler?
 
LGBTİ mülteciler Avusturya’ya birçok travmatik deneyim yaşayarak geliyorlar. Bu ruh halinde neden kaçtıklarını anlatmaları, kimliklerini ifade edebilmeleri oldukça zor olabiliyor. Geldikleri toplumda kendilerini nasıl ifade edebildiklerine de bağlı olarak, konuşabilmek, açılabilmek için güçlenmeye ve zamana ihtiyaçları oluyor. Kısıtlayıcı ve zorlayıcı bir iltica süreci bu dönemde ikinci bir travma yaratabiliyor. Kamplardaki homofobi ve transfobi, LGBTİ camiadan uzaklık ve LGBTİ konusunda bilgisi olmayan memurların, çevirmenlerin tepkileri gibi birçok faktör süreci zorlaştırıyor. Özel hayatı ifşa etmeye zorlayan uygulamalar LGBTİ’lerin açılım süreçlerini zorlaştırıp, mülteci statüsüne geçmelerini imkansızlaştırabiliyor. Bu durumun iyileştirilmesiyle ilgili çalışmalar var ama henüz yeterli değil.
 
Geçtiğimiz günlerde Türkiyeli trans kadın Hande Öncü nefret cinayeti sonucu yaşamını yitirdi. Ardından yaşanan süreçte neler oldu? Nefret cinayetleri ve suçları Avusturya’da yaygın bir durum mu?
 
Bu nefret cinayeti tüm grubu çok etkiledi. Hande, Tekoşin LGBTİ’nin toplantılarına geliyordu ve grubumuza fikirleriyle katkıda bulunuyordu. Cinayeti bizi şok etti. Böyle bir kayıp beklemiyorduk. Hiç birimiz daha önceden Viyana’da gerçekleşmiş bir trans kadın nefret cinayetinden haberdar değildik. Viyana’daki TransX Derneği’nin verdiği bilgiye göre Hande’nin cinayeti 1683’den beri Avusturya’da gerçekleşmiş ilk trans kadın nefret cinayeti. Ancak şunun da altını çizmek gerekiyor ki, medyada bu haberin ilk veriliş biçimine bakıldığında, şunu görüyoruz ki, Hande’yi tanıyan bizler, arkadaşları, TransX ve Rosa Lila gibi gruplar olmasaydı, bu haber belki de münferit bir cinayet olarak kalacaktı. O yüzden burada aslında daha trajik bir durum, bir soru çıkıyor karşımıza. Transfobik cinayetler belki vardı ve biz duymadık?
 
Oldukça geniş bir okuyucu kitlesi olan tabloid gazeteler “Heute” ve “Österreich” cinayet haberini oldukça transfobik bir dille manşetlerine taşıdılar. İlk çıkan haberlerde bir erkekten bahsediliyordu. Daha sonraki haberlerde ise trans bireyler için kullanılan alçaltıcı tanımlar yanında seks işçilerini de aşağılayan bir dil sıkça kullanıldı. Buna cevap olarak Hande’yi, arkadaşımızı anlatmak için bir yazı hazırladık. Bu yazı Standard gazetesinin internet sitesinde okuyucu yorumu olarak yayınlandı.
 
Hande Öncü’nün öldürülmesini protesto eyleminden
 
Genel olarak Avrupa’da aşırı sağın ve göçmen karşıtı politikanın yükselişi LGBTİ mültecileri nasıl etkiliyor?
 
Aşırı sağın ve göçmen karşıtı politikanın yükselişi, ulus-ötesi politik konjüktürde bir sınır kontrol politikasını ve aynı zamanda dünya dengelerini yeniden revize eden ve yeniden üreten neo-sömürü koşullarına uygun bir emperyal hukuk sistemini yaratıyor. Bu durum 3. ülkelerden (Amerika ve Avrupa Birliği dışından) iltica başvurusunda bulunan bireylerin iltica sürelerinin, başvuru taleplerinin devlet ve kurumları tarafından ele alınma biçiminin kalitesinin daha da düşmesi, insan hakları ihlallerinin gittikçe artması ve adaletsiz bir sürecin daha da pekişmesi anlamına geliyor. Aynı zamanda daha önce ifade ettiğimiz gibi zaten birçok ihtiyacı karşılamaktan yoksun olan mülteci kampları, kişilerin cinsel yönelimlerini de göz önüne alan bir danışmanlık gerçekleştirmediği gibi bu durumu tamamen göz ardı ediyor. Dolayısıyla iltica başvurusunda başvuruda bulunan kişi devletten gerekli korumayı ve desteği alamadığı için yasal hiç bir hakkı olmaksızın kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. Kampı terk ediyor ve bununla birlikte devlet yardımını kaybediyor ve iltica başvurusundan bir cevap gelene kadar, en temel insan haklarını elde edene kadar kendi olanaklarıyla ayakta durmaya çalışıyor. Kötü koşullar altında çalışmaya, yaşamaya çalışıyor. Bu yalnız bırakılmışlıkta buradaki LGBTİQ örgütlenmelerinin desteği ve görünürlülük çalışması çok önemli!
 
Avusturya’daki mülteci olmayan LGBTİ örgütlerinin mülteci LGBTİ’lere ilişkin çalışmaları var mı? Dayanışma ne durumda?
 
Viyana özelinde konuşursak buradaki LGBTİ hareketin politik kaygılarını genel anlamda kaybetmiş olduğunu söyleyebiliriz. Göçmen ve mülteci LGBTİ’lere ilişkin çalışma yapan gruplar camia içinde azınlıkta kalıyor.
 
Viyana’daki LGBTİ göçmenlerin öz-örgütlenmelerinden sayılabilecek QRQOA (Oriental Queer Organisation Austria) özellikle Orta Doğu’dan gelen LGBTI göçmenleri için çalışmalar yapıyor. Amaçları arasında bu gruba karşı Avusturya’daki LGBTI camia içindeki ön yargıları ve ayrımcılığı kırmak ve görünürlüğü artırmak var.
 
Rosa Villa projesi bir çok LGBTI aktivistinin bir araya geldiği diğer bir oluşum. 70’lerde işgal edilmiş bir binada LGBTIQ için bir yaşam alanı projesi aynı zamanda.
 
Rosa Villa, ORQOA, TransX ve diğer bazı aktivistlerin LGBTI mülteciler için başlattıkları bir barınma projesi var. Projenin ismi “LGBTIQ Welcome Wohnprojekt”. Toplanan bağışlarla kirası ödenen bir daire tutulmuş durumda. Sayıları artmakta olan LGBTI mülteciler için oldukça yetersiz olmakla birlikte çok emek verilen bir proje olduğunu söylememiz gerekli.
 
24 Şubat’ta “Community Talk” adı altında bir etkinlik yapıldı. Bu etkinlikle ana akım diyebileceğimiz LGBTİ dernekler de ilk kez konuyla ilgili tartışma alanında bulundu. Podyumda ORQOA, TransX ve Villa’dan temsilciler bir de mülteci bir arkadaş vardı. Tartışmalar sonucunda iki genel sonuç çıktı. Birincisi LGBTİ mülteciler gelmeye devam edecekler ve sayıları artıyor. Onları daha iyi karşılayabilmek için LGBTİQ camiası olarak hazırlanmalıyız. İkincisi de çözümün hem politikalar üretecek şekilde hem de şu an elimizde olan kaynakları bir araya getirerek gerçekleşecek olması.
 
İlgili haberler:

Etiketler: insan hakları, mülteci
nefret