17/10/2024 | Yazar: Kaos GL

Usta sinemacı Ümit Ünal, Altın Portakal ön jüri üyesi Tunca Arslan’ın “LGBT temalı filmler yok” sözlerine tepki gösterdi.

Ümit Ünal’dan ‘Altın Portakal’da LGBT filmi yok’ ifadelerine tepki: Hadsizlere inat filmlerimle varım Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Altın Portakal Film Festivali ön jüri üyesi Tunca Arslan’ın Ulusal Kanal’da “Bu sene LGBT temalı filmler yok” şeklinde konuşmasına tepkiler sürüyor. Festivalin Sanat Direktörü Deniz Yavuz’un ardından yönetmen ve senarist Ümit Ünal da Arslan’ın ifadelerine tepki gösterdi.

Ünal, BirGün’den Emrah Kolukısa’ya konuşarak şunları kaydetti:

“Yaklaşık 20 sene önce, 2005'teki Altın Portakal haberlerine baktım: Kapanışta Mercan Dede konserinde Aynur Kürtçe türkü söylemiş. (Protokol alkışlamamış.) Ferzan Özpetek yine jüri başkanıymış. Reha Erdem'in en sevdiğim filmi Korkuyorum Anne görmezden gelinmiş ve ödül bir daha hiç film çekmeyen genç bir yönetmenin ilk filmine verilmiş. (Verilmiş diyorum ama ben de oradaydım ve izleyici olarak dev bir hayal kırıklığı yaşamıştım.) Oradan bu günlere geldik. Artık festival sahnesinde Kürtçe türkü hayal edilemez bir şey. Artık ön jüride bulunan bir adam talihsiz ve hadsiz konuşmasında "Festivalde LGBT ve fonlanmış filmler yoktu", "Türkiye’ye uzak ve haddinden fazla eleştirel bakan filmlerin dönemi bitti" vs diyebiliyor. Demek Aşk, Büyü vs bu yılın filmi olsa Altın Portakal'a giremeyecekti, yine de lütfedip beni almışlar. Peki bu "yeni dönem"de, festivalde artık sadece devlet destekli, mülayim içerikli filmlere mi yer olacak? TRT dizisi estetiği festivallere hakim mi olacak?

TIKLAYIN – Yıldız Tar yazdı: Altın Portakal’da malumun ilamı

“İktidarın bir çok temel kurum gibi festivalleri de değiştirmeye, gerekirse kapatmaya çalıştığı açık. Geçen seneki durum korkunç bir yönetim felaketiydi. Ama bu yıl yapılan boykot çağrılarını garipsedim. Evet işler her yıl daha kötüye gidiyor ama çaresi boykot mu? Bu bence, zaten susmamızı isteyen birilerini dilimizi keserek protesto etmek gibi. Birileri festivali susturmaya, dönüştürmeye çalışıyorsa, buna en iyi cevap "al senin olsun" deyip kenara çekilmek midir? Sinema tarihimize mal olmuş, bugünün sinemacılarına emanet kalmış Altın Portakal, "LGBT ve fonlanmış filmlere geçit vermeyen" eşi benzeri çok görülmüş adamların insafına mı kalsın? Biz festivale katılanlar bu adamları onaylamış ve onlara meşruiyet vermiş mi oluyoruz? Hepimiz tam da onların istediği gibi görünmez mi olalım? Ülkenin diğer temel kurumları gibi Altın Portakal'ın da elimizden kayıp gitmesine seyirci mi kalalım? Ben hepsine inat kendi bildiğim filmleri yapmaya, kendi sevdiğim hikayeleri anlatmaya devam edeceğim, festivallere katılmaya çalışacağım. Gelecekte bir filmim, ya da herhangi bir film LGBT temalı olduğu için ya da "haddinden fazla eleştirel" olduğu için festivale alınmazsa da kıyameti koparacağım.”

Söyleşinin tamamına ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, kültür sanat
2024