27/11/2017 | Yazar: Melika Vivian

‘şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda, satırlar artık bomboş.’

“şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda, satırlar artık bomboş.”  

 Didem Madak bunu yazdığında ne hissediyordu bilmiyorum. Ama son günlerde hissettiğim şeyi en iyi anlatan şey bu cümle. Hayatınızda hiç onunla konuşmadığını için anksiyete krizi geçirmenize neden olan bir insan tanıdınız mı? Böyle güne başlarken ki amacınız onu görmek olur, onun için çıkarsınız dışarı. Onun için geçersiniz o yerden. Sırf onu birkaç saniye görebilin diye. Belki bir iki kelime ettiğini duyarsınız size. Belki bir bakar yüzünüze… İşte benim için böyle bir insan vardı. Ve tekrar hayatıma girdi.   

Sürekli kafamdan onula konuşuyormuş gibi yapardım o yokken. Ona bir şeyler anlatırdım. Ya da üçüncü kişilere; sadece o duysun diye. Ve sonra tekrardan konuşmaya başladık. Benimle konuştu, beni dinledi, ilk önce o mesaj attı. Benimle konuşmak hoşuna gidiyor gibiydi. Bu ne kadar mutlu edebilir bir insanı tahmin edebiliyor musunuz? Sınırları vardı konuşmaların ama söylenmiş ve de söylenmemiş sınırlar. Mesela geçmişten bahsetmeyecektik; bu söylenmiş bir sınırdı.  

Ben de içimde tutuyordum bütün o konuşmak istediklerimi. İçimde kara delikler açıyorlardı. O gelmişti ya hayatıma; artık iyiydim. Daha çok çabalıyordum. Daha enerjiktim. İnsanlarla ilişkilerime yeniden hareket verdim. Ama onunla bir süre konuşmasam içimde konuşulmayan sözlerden oluşan bir şişlik oluşmaya başlamıştı. Nefes alamadığımı hissediyordum. İçimden üşüyordum.  

Sonra bir sınırı aşıp ona sormaya korktuğum şeyi sordum: Onu seviyor musun? Cevap vermek istemedi ilk önce ama verdiği yanıtlardan belliydi. En sonunda ‘evet’ dedi. Ve ben üşümeye başladım yine. Ağlamadım; sadece üşüdüm. Bitmek bilmeyecek gibiydi bu üşümek.  

Geçen sefer bir yazımı paylaşmıştım. Yazıyı uzun bir süre önce yazmıştım aslında. Yazının girişinde son zamanlarda yazmaya korkar olduğumdan bahsediyordum. Kaçıyordum yazınca ortaya çıkacak şeylerden. Ve bir okuyucu bana mail attı. Dedi ki "yazmaktan korkmamalısın, çünkü yazmak ait olduğun yer olabilir."  

Bugün yine aklıma o geldi, yine karnımda şişlikle, dedim ki yazayım; belki de ait olduğum yerdir. Ve yazmaya başladım, indi karnımdaki şişlik. Hala ellerimde hissediyorum stresi ama nefes alabiliyorum. Biliyorum yine şişecek karnım ama artık işe yarayan tek yöntem ne biliyorum.   

İçimdeki 128 harfli şiiri kağıda döktüm. Yazmasaydım deli olacaktım demiş ya Sait Faik. Öyle işte… Yazmasaydım, deli olacaktım.  

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam