19/05/2009 | Yazar: Rıza Türmen

Milliyet Gazetesi yazarı, AİHM Eski Yargıcı Rıza Türmen'in, 17 Mayıs yazısını yayınlıyoruz...

Milliyet Gazetesi yazarı, AİHM Eski Yargıcı Rıza Türmen'in, 17 Mayıs yazısını yayınlıyoruz...

Bütün insan hakları sözleşmelerinde yer alan, ırk, renk, cinsellik, dil, din ayırımı yapılmaksızın herkesin insan haklarından eşit bir biçimde yararlanması, insanlık tarihinde çetin mücadeleler sonucunda kazanılan bir hak. Uzun yıllar değişik ırk, renk, din, dil ya da cinsel tercihlere sahip insanlar, hak sahibi sayılmamış ya da çoğunluğa göreli olarak daha az insan sayılmış. Her grup eşit haklara sahip olmak için ayrı mücadeleler vermiş. Zenciler, kadınlar, azınlıklar, eşcinseller. Oysa insan hakları, her insanın insan olduğu için sahip olduğu haklar. Bu hakların, çoğunluğa aykırı gelen düşünceler ya da yaşama biçimleri nedeni ile yitirilmemesi gerekir.
 
Toplumun bakışı 

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’de cinsel ayrımcılık bütün şiddeti ile sürüyor. On dört yıldır hakemlik yapan bir futbol hakemi eşcinsel olduğu anlaşılınca, işini kaybediyor. Öte yandan tanınmış bir yazar, büyük bir ciddilikle, ‘Irak ve Afganistan’da sivil halkı kitleler halinde öldürenlerin çok önemli bir kısmının eşcinseller olduğunu’ söylüyor.

Toplumun eşcinselliğe bakış açısı şöyle: Eşcinsellik ‘doğaya aykırı’. Eşcinseller, bizim gibi ‘normal’ insanlar değil. O nedenle daha az hak sahibi. Onlar işten atılabilir, dövülebilir, hakaret edilebilir.

Eşcinsellerin hakları ile ilgili konuları birkaç başlık altında toplamak olanağı var.
a) Eşcinsellerin şiddete karşı korunması ya da genel olarak yasalar karşısında eşitlik.
b) İş bulmak, konut sahibi olmak, eğitim gibi alanlarda ayrımcılığın önlenmesi.
c) İstediği kişi ile birlikte olabilme hakkının yasada tanınması. Bir çok Batı ülkesinde evliliğe izin verilmekte.
 
AİHM’nin kararları

AİHM’nin eşcinseller konusunda çok sayıda kararı var. İki eşcinselin İngiliz Deniz Kuvvetleri’nden ihracına ilişkin Smith ve Grady/İngiltere davasında, AİHM, cinsel konuların bireyin ‘özel yaşamının en mahrem yanı’ olduğunu belirtiyor. Bu alana yapılan müdahalelerin İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel yaşamın korunmasına ilişkin maddesini ihlal ettiği sonucuna varıyor. Ayrıca ‘bir heteroseksüel çoğunluğun homoseksüel bir azınlığa karşı önyargılı davranışlarının’ sözleşmenin işkence ve kötü muameleyi yasaklayan maddesi kapsamına girebileceğini söylüyor.

Dudgeon/İngiltere, Norris/İrlanda, Modinos/Kıbrıs davaları, eşcinsel ilişkileri yasaklayan ulusal yasalarla ilgili. AİHM bütün bu davalarda ulusal yasaların sözleşmenin özel yaşamı ihlal ettiği sonucuna vardı. İlgili ülkeler bu kararlar sonucunda tazminat ödeyip yasalarını değiştirme yoluna gittiler. AİHM özel yaşamı, bir kimliğe sahip olma, kişiliği geliştirme ve kişisel ilişkiler kurma hakları olarak tanımlıyor.

Baczkowski ve diğerleri/Polonya (2007) davasında, eşcinseller için eşitlik isteyen bir sivil toplum kuruluşunun Varşova’da yapmak istediği gösteri yürüyüşüne izin verilmiyor. AİHM bu davada, hem toplantı özgürlüğünün hem de ayrımcılığın yasaklanmasına ilişkin sözleşme maddesinin ihlal edildiğine karar verdi.
 
Amaç ve öneriler

17 Mayıs, Uluslararası Homofobi (eşcinsel düşmanlığı) Karşıtlığı Günü. 17 Mayıs 1992’de Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği ‘hastalıklar listesi’nden çıkarmaya karar verdi. 17 Mayıs gününün amacı eşcinsellere saygı gösterilmesini, ayrımcılığa son verilmesini öngören etkinliklerde bulunmak.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Hammerberg, Avrupa’da hâlâ insanların cinsel tercihleri nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarına işaret ediyor. Ancak homofobik tutumların kendiliğinden ortadan kalkmayacağını, hükümetlerin bu konuda yasal ve diğer önlemleri almaları gerektiğini belirtiyor. Bunlar arasında, eşcinsellere karşı düşmanlık taşıyan söylemlerin suç sayılması önerisi de var.

Avrupa Konseyi üyesi olan Türkiye’nin de bu konuda gerekli duyarlılığa sahip olduğunu göstererek, eşcinsellere karşı düşmanlığı önleyecek, ayrımcılığa son verecek önlemleri alacağı beklenmeli.


Etiketler: medya
İstihdam