13/06/2025 | Yazar: Yıldız Tar

Mabel’in ODTÜ’deki konserinde açtığı gökkuşağı bayrağı bu kadar zulmün ve baskının olduğu yerde en “ahlaklı” tutumdur. LGBTİ+’lara zulmetmek, bu zulmü meşrulaştırmak için kalem oynatmak, yalan söylemek asıl ahlaksızlık.

Ahlak kimlere kalmış? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki gösterdiği için çok sayıda sanatçının antik kentlerdeki yaz konserlerini iptal ettiğini duyduk önce. Timur Soykan, BirGün’deki köşesinde yazdı.

Kimler kimler yok ki Bakanlığın kara listesinde. Yalın, Sertab Erener, Melike Şahin, Mabel Matiz, Cem Adrian…

Bu isimlerden Mabel Matiz ve Cem Adrian zaten uzun süredir iktidarın ve iktidara yakın medyanın hedefinde. LGBTİ+ haklarına destek verdikleri için sürekli bir karalama kampanyasıyla karşılaşıyorlar.

Çok değil, üç yıl önce tam da Haziran ayında Mabel’in Karakol klibini RTÜK yasaklamış, Kaos GL de bunun üzerine şu açıklamayı yapmıştı:

“Yasaklar, sansürler, nefret kampanyaları; şarkılarımızı, türkülerimizi engelleyemez. Mabel’in sesi de nefesi de bizimdir, hepimizin. Nefret bataklığına karşı Mabel’in sesine ses veriyoruz!”

Aynı kampanyanın sürdüğünü önce Yeni Akit’ten, bugün de Sabah gazetesinden öğrendik.

Yeni Akit, konser yasaklarının arkasında İmamoğlu meselesinin değil; “LGBT’leri desteklemelerinin” olduğunu yazdı. Bugün de Sabah gazetesinin eki Günaydın’da özetle “muhalif medyanın İmamoğlu yüzünden yasaklandıklarını söylemesinin doğru olmadığını, LGBT propagandasıyla aileyi hedef aldıklarını, siyasi değil ahlaki sebeplerle konserlerin iptal edildiğini” söyleyen bir yazı yayınlandı.

Sebep muhtemelen hem İmamoğlu hem LGBTİ+ hakları. İmamoğlu’na destek verdikleri için konser iptalleri yaşandığı açığa çıkınca oluşan toplumsal tepkiden dolayı yan çizmeye çalışıyor da olabilirler; en baştan beri meseleleri iç içe koyarak bu kararı almış da olabilirler. Veya hep bildiğimiz üzere “vurun abalıya” misali İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki gösteren sanatçılar içerisinden LGBTİ+ haklarını savunanlar özel olarak seçilmiş olabilir. Ne de olsa iktidar, LGBTİ+’ları en zayıf halka olarak görüyor ve yaratmak istediği dünya düzenini inşa ederken hep bu halkaya saldırıyor ilk olarak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynakları konu hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Sabah gazetesinde yayınlanan yazıyla birlikte, konser iptallerinin gerçek olduğu tescillenmiş oldu.

Ve tabi bir yandan da maalesef bu meselenin de altından LGBTİ+ düşmanlığı çıkmasına çok da şaşırmadık. Uzun süredir kültür sanat alanına dönük bir sansür ve korkutma politikası ile karşı karşıyayız.

Gökkuşağı bayrağının kendisi her alanda sanki bir suç unsuruymuş gibi gösteriliyor. Öyle ki bu yıl Mersin’deki 8 Mart yürüyüşünde gökkuşağı renklerinde başörtüsü takan bir kadına polis müdahale etti, başörtüsünü çıkarmaya çalıştı ve gözaltına aldı.

Neredeyse her sokak eyleminde bunlar yaşanırken, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “ayrımcılık yok, böyle bir kısıtlama yok” demesindeki ironiyi okura bırakıp devam edelim…

İktidar kalemleri, “siyasi değil ahlaki” derken çok kendinden emin. LGBTİ+ varoluşunu simgeleyen gökkuşağının, bildiğimiz gökkuşağının ahlaksızlık olduğuna herkesin ikna olacağını düşünüyorlar. Neden ahlaksızlık olsun ki, sorusunu kimsenin sormayacağından o çok eminler. Sanki İmamoğlu meselesinden dolayı konser iptali yaşanmasının sansür olduğunu içten içe kabul ediyorlar ancak LGBTİ+ meselesinden dolayı konserlerin yasaklanmasının sansür olamayacağı konusunda çok netler. Bu yüzden de “Siyasi değil ahlaki” demek zorunda hissediyorlar kendilerini.

Meselemiz tam da bu his ve zihniyeti boşa düşürmek olmalı. “Hayır efendim, ne hukuksuzluğa ses çıkardıkları için ne de LGBTİ+’lara baskıya karşı durdukları için kimsenin konserini iptal edemezsiniz. Bakanlık kaynakları hepimizin kaynaklarıdır. O kaynakları, kimsenin aleyhine kullanamazsınız. LGBTİ+’ları ahlaksız olarak işaretleyemezsiniz”, diyenlerin sesi; iktidar kalemlerinin seslerinden daha gür çıktığında emin olalım çok daha demokratik bir toplumda yaşamak için umudumuz yeşerecek.

Ve tabi ahlak da kimsenin, hele hele siyasal iktidarın ve onun kalemlerinin tekelinde değil. LGBTİ+’lara zulmetmek, bu zulmü meşrulaştırmak için kalem oynatmak, yalan söylemek asıl ahlaksızlık. Konserde, eşitliğin ve özgürlüğün sembolü olan gökkuşağı bayrağı açmak değil…

Mabel Matiz de adı geçen diğer sanatçılar da hem eserleri hem de zulme karşı olmanın asgari gereklerinden olan LGBTİ+ haklarını desteklemeleriyle bu toplumun değerlerine çoktan dönüştüler. Kim ne derse desin, Mabel’in ODTÜ’deki konserinde açtığı gökkuşağı bayrağı bu kadar zulmün ve baskının olduğu yerde en “ahlaklı” tutumdur.

*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, medya, kültür sanat, nefret suçları, aile, siyaset, özel haber, araştırma, inceleme, yorum
İstihdam