02/07/2010 | Yazar: KAOS GL

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali Balkız, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu, başört&u

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali Balkız, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu, başörtüsü ve türbana ilişkin mesajlarında gösterdiği "yiğitliği" Alevilerin ve Kürtlerin talepleri için de göstermeye çağırdı.
 
17 yıl önce 2 Temmuz'da Sivas'ta 37 aydının yakıldığı Madımak Oteli'nin önünde olacaklarını duyuran ve anmayı Sivas'ta pencerelerinden destekleyenleri sokağa inmeye davet eden Balkız, "Kılıçdaroğlu tek taraflı olarak 'askeri operasyonların dursun' dese Aleviler alkışlar" dedi.
Özellikle Sivas, Tokat, Amasya, Yozgat, Bursa, Kütahya, Bilecik, Afyonkarahisar, Uşak'ta Alevi köylerinde yoğun şekilde gözlenen zorla cami yaptırma girişimlerine tepki gösteren Balkız, Sivas katliamı yargılamaları, Kürt Sorunu, Anayasa paketi ve "Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP" konusunda bianet'in sorularını yanıtladı.
 
Alevilerin bu yılki 2 Temmuz anmasının mesajı ne olacak?
Taleplerimizden biri, Madımak Oteli müze olsun. Bu talebimiz öne çıkacak. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Alevi çalıştayını da geride bıraktık. Ondan olumlu bir sonuç alamadık. Diyanet işleri, başkanlığının kaldırılması, Din Kültür ve Ahlak Bilgisi dersinin kaldırılması ve seçmeli hale getirilmesiyle ilgili taleplerimizi Anayasa değişikliği gerektiriyordu.
 
Biliyorsunuz hükümetin Mecliste oylanan ve şimdi Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen bir Anayasa paketi var ki bu halkoylamasına doğru yol alıyor. Bu önemli iki talebimizi AKP hükümeti Anayasa paketinin içerisinde koymadı.
 
Cem ve Kültür evlerinin yasal statüye kazandırılmasıyla ilgili de henüz somut bir sonuç yok. Alevi köylerine cami yapılmasın ve bu politikadan vazgeçirilmesi uyarılarımızın aksine, hızla Alevi köylerine rüşvetle cami yapılmasına devam ediliyor. Bu özellikle Sivas, Tokat, Amasya, Yozgat, Bursa, Kütahya, Bilecik, Afyonkarahisar, Uşak illerinde yoğun olarak sürüyor.
 
Sivas katliamı davasının aldığı seyri nasıl görüyorsunuz?
İhmal olduğu gibi, hatta ihmalden de daha vahim bir halde sürüyor. 10 yıl süren yargılamalar boyunca avukatlarımız ve müdahillerinin, hayatlarını kaybetmiş olan sevgili dostlarımızın onca soruları mahkeme tarafından yanıtlanmadı, savcılıkça işleme konulmadı. O katliamın birçok yönü karanlıkta kaldı.
 
Yakalananlar yakalandı, yargılanma aşamasında bir kısmı serbest bırakıldı, sonradan mahkum oldular, onlar kaçtı gittiler. Bir kısmı, Fransa, Almanya ve Arabistan'da yaşıyor.  Adalet Banklığı geri istiyor, geri isterken de iade edilmemeleri için ne varsa onu yapıyor.
Bunlar Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ettikleri ve o nedenle hüküm giydiklerini bildiriyor muhatap ülkelere. O muhatap ülkeler açısından böyle bir suç iadeyi gerektirecek bir suç değil.
 
Olayın vahameti aktarılmıyor mu?
İnsanlığa karşı suç olduğu ve işin vehametini aktarmamakla kalmıyorlar, Suç maddeleri ve hüküm giydikleri maddeleri de muhatap ülkeleri yanıltarak yazıyorlar.
 
Bunlar Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmekten hüküm giymediler ki! Bunlar, Anayasayı ve mevcut rejimi zorla değiştirmeye teşebbüsle ilgili davranışlardan hüküm giydiler. Bunu göz ardı ediyor, saklıyor, Almanya da, Fransa da iade etmiyor.
 
Bunda hükümetin bir dahli vardır. Hükümet bu işte ne yaptığının farkındadır, bilinçlidir, bilmektedir. Çünkü hüküm giymiş olanlardan biri bu süre içerisinde askere gidiyor, oğlu oluyor, ona nüfus cüzdanı çıkartıyor, kendisi resmi işe giriyor, oysa ki kayıtlarda aranıyor. Yedi-sekiz devlete işi düşmesine ve resmi işlem yaptırmasına karşın arama kaydına bakılmıyor, ya da fark ediliyor, gerekli yasal işlem yapılmıyor.
 
Adi bir olaya karışıyor da, karakola düşüyor da, vicdan sahibi bir polis işe müdahale ediyor da gözaltına alınıyor ve infaz başlayabiliyor.
 
Alevi Çalıştayı'nda bu gündeme geldiyse nasıl bir yanıt aldınız?
"Gerekli işlemler yapılmaktadır, yapılacaktır"...
 
Aleviler, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına geçmesinden ne kadar etkilenmişlerdir?
Kılıçdaroğlu'nun Alevi halkla yan yana geldiği ortamlarda bulundum ben. Alevilerde büyük bir heyecan ve beklenti söz konusu. Yıllarca özlemini çektikleri, kendilerinin sadece seçmen yerine değil yurttaş yerine konulabilecekleri gibi bir umut taşıyorlar ve bunun gerçekleşmesini bekliyorlar. Kaldı ki her yurttaş gibi hakları da.
 
Ama temel soru şu: Kılıçdaroğlu mu CHP'ye benzeyecek yoksa CHP'yi mi kendisine benzetecek? Kılıçdaroğlu'nun bir umut olduğu bir vaka ve gerçek. Bir avans vermek lazım. Bu memleketi kim düzeltecekse, kim bu konuda yetki, karar ve güç sahibiyse o bizim başımızın tacıdır. Aleviler bu anlayışta...
 
Kılıçdaroğlu'ndan yaklaşım ve pratikte ne bekliyorlar?
Kılıçdaroğlu şimdi üstü kapalı konuşuyor. Seçim taktiğidir, Sünni seçmeni ürkütmemek adına - nedense onu da anlamamak mümkün değil- Alevi ve Kürt sözcüklerini şu süreç içerisinde hiç ağzına almadı.
 
Kılıçdaroğlu "Etnik özellikler, kültürel ve inançsal özellikler karşısında tarafsız ve duyarlıyız" dedi. Buradan neyi kastettiği anlaşılıyor ve biliniyor. Ama Aleviler, belki Kürtler de, biraz daha açık bir politika biraz daha somut projeler bekliyor olmalılar.
 
Örneğin dün "başörtüsü-türban üniversiteye girişte sorun olmayacaktır" deyiverdi. Bu cesareti ve bu yiğitliği, "İktidarımızda Madımak hemen müze olacaktır. Cem ve kültür evleri hemen yasal statüye kavuşturulacaktır. Zorunlu din dersi zulmü sona erecektir" de diyebilmeli. Ya da Kürlerin talepleriyle ilgili daha somut şeyler söyleyebilmeli.
 
Türkler de, Sünniler de, Alevilerin ve Kürtlerin bu taleplerinin makul, insani, meşru, vicdani olduğunun ayırdındadırlar.
 
Aleviler Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununa nasıl bakmasını isterler?
Bütün Aleviler adına konuşmaya mezun değilim. Ama ABF'nin konuya ilişkin tespitleri şunlardır: Biz şiddetin her türlüsüne, nereden, kimden, hangi koşuldan kaynaklanmış olursa olsun karşıyız. Her katil bir başkasını öldürürken aynı zamanda kendisini de öldürmektedir. Biz insanları, din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet, sınıf ayrımı gözetmeksizin eş ve eşit tutarız.
 
Kürtlerin bu ülkede hangi hakları, yasalar üzerinde değil fiiliyatta hangi edim ve tanımları varsa onları tanırız. Şiddetin derhal ve derhal anında sona erdirilmesi, bunun koşullarının yaratılması, sonrasında da işi ayrımcılığa değil, kardeşliğe götürecek, misak-ı milli sınırları içerisinde ortak kader, kıvanç ve tasada birlikte yaşamanın koşullarını mutlaka yaratacak somut projelerin hayata geçirilmesini beklemek gibi federasyonumuzu bir resmi görüşü var. Belki onu yineleyebilirim.
 
Kılıçdaroğlu "tek taraflı olarak askeri operasyonlar dursun" dese Aleviler şaşkınlık yaşarlar mı?
Hayır, tam tersine alkışlarlar! Askeri operasyonların durması, dağdaki silahlı güçlerini silahlarını yere atması... Bir avcının tüfeği bile patlamamalıdır. Devlet bunu görmeli ve gereğini yerine getirmelidir.
 
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
2 Temmuz'da Madımak otelinin önünde olacağız. Mahşeri bir kalabalık olacak orada. Büyük bir ciddiyetle geçecek, Vali Beyle görüştük. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğüyle görüştük.
 
Cadde boyunca geçtiğimiz yıllarda pencerelerini kapatan, giderek balkona çıkan, giderek bize alkış çalan, karanfil atan insanlarımızın sayısının her geçen yıl biraz daha da arttığını görüyoruz. Onları bulundukları apartman katlarından aşağıya inmeye ve bizlere katılmaya davet ediyoruz. Buna ihtiyacımız var, Sivas'ın ve ülkemizin buna ihtiyacı  var.


Etiketler: yaşam, din/inanç
nefret