20/01/2025 | Yazar: Aylime Aslı Demir
Sevcan Tiftik’in tezinde incelenen romanlarda sakatlığın yarattığı “erkeklik krizi”ni bertaraf etmek ya da bu krizle baş edebilmek adına geliştirilen stratejiler, “erkekliği sürdürme telaşı” olarak adlandırılmıştır.

Queer Akademi Ağı’nın altıncı buluşmasında, Sevcan Tiftik, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Doktora Programı’nda savunduğu “2000 Sonrası Türkçe Romanda Sakat Erkeklik Temsilleri” başlıklı tezini sundu.
Queer edebiyat alanında çalışmalarını sürdüren Cüneyt Yüce’nin moderasyonunu yaptığı buluşmada Tiftik’in doktora tezinin kuramsal çerçevesi, yöntemsel tercihleri, incelediği romanların seçimi ve tezde varılan sonuçlar detaylandırılarak tartışılmıştır.
“2000 Sonrası Türkçe Romanda Sakat Erkeklik Temsilleri” isimli tez çalışmasında Tiftik, disiplinlerarası bir yaklaşım benimser. Edebiyat ve sosyoloji arasında disiplinlerarası bir yöntem benimseyen Tiftik, aynı zamanda romanların siyasal ve tarihsel bağlamlarına da odaklanır.
Tezin oluşumunda seçilen romanların anlatı yapıları, karakterlerin sakatlık deneyimleri, dönemsel politik bağlam ve toplumsal cinsiyet normları arasındaki ilişkiler içerik analizi yöntemiyle incelenirken, aynı zamanda eleştirel erkeklik çalışmaları, sakatlık teorileri ve queer teoriden yararlanan Tiftik, “eril restorasyon”, ataerkil pazarlık”, “zorunlu sağlamlık”, “hegemonik erkeklik” “neopatriyarka” gibi kavramlara odaklanır.
Tezinde 2000 sonrasında yazılmış ve sakat erkeklik anlatısını merkeze alan şu dört romanı detaylı biçimde inceleyen Tiftik; Murat Uyurkulak, Har (2006), Ahmet Coşkun, Fransız Balkon (2014), Emrah Polat, Alocu Tilki’nin Serencamı (2012), Turgay Yılmaz, Felç (2014) ayrıca Türkçede sakat erkeklik temsillerinin tarihsel kökenlerini takip edebilmek amacıyla Cumhuriyet’in erken dönemi ve 1960’lar arasından da bazı romanları seçerek karşılaştırmalı bir yaklaşım benimsemiştir. Bu çerçevede incelemeye aldığı örnekler de şunlardır; Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Suat Derviş, Sonu Güzel (1930’lar), Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban (1932), Kemal Tahir, Köyün Kamburu (1950’ler-1960’lar) ve Tarık Buğra, Küçük Ağa (1960’lar)’dır.
Bu romanları değerlendiren Tiftik’e göre, erken dönem ve 1960’lardaki romanlarda sakat erkeklik, millî kimlik inşası veya ulusal kalkınma ideolojisiyle kesişmektedir. “Sağlam bedenlilik” vurgusunun, özellikle erken Cumhuriyet döneminde ve tek parti rejimi koşullarında, ideal vatandaş tipiyle nasıl örtüştüğü görebiliriz.
2000’li yıllarda yazılan romanlarda ise sakat erkeklik deneyimleri, neoliberal politikalar, AKP iktidarının muhafazakâr yaklaşımı ve artan toplumsal cinsiyet gerilimi içerisinde değerlendirilebilir. Har gibi bazı romanların devlet şiddetini ve sakatlama pratiğini daha doğrudan eleştirel bir dille yansıtırken; ardından yazılan romanlarda failin büyük oranda ortadan kaybolduğu, yazarların kendini sansürlediği düşünebilir.
Sakatlık, Erkeklik Krizi ve “Erkekliği Sürdürme Telaşı”
Tezde, incelenen romanlarda sakatlığın yarattığı “erkeklik krizi”ni bertaraf etmek ya da bu krizle baş edebilmek adına geliştirilen stratejiler, “erkekliği sürdürme telaşı” olarak adlandırılmıştır. Hegemonik erkeklik normlarını (fiziksel güç, cinsel aktiflik, bağımsızlık vb.) sakatlık nedeniyle gerçekleştiremeyen erkek karakterler, statü kaybı ve “yetersizlik” duygusuyla yüzleşir. Bu durum, romanlarda çoğunlukla “mağduriyet” temasıyla iç içe geçer. Bu nedenle hem kendilerine hem topluma karşı “ben hâlâ erkeğim” savını kanıtlamak için çeşitli performanslar veya mekanizmalar ortaya çıkar. Bu kimi zaman sakatlığın nedeni olarak gösterilen dış güçlerden (devlet şiddeti, savaş, kaza, vb.) intikam alma, kimi zaman da “dikizleme” veya psikolojik şiddet aracılığıyla başkaları üzerinde tahakküm kurma biçiminde tezahür eder. Özellikle AKP dönemi romanlarda, sakat erkek karakterin içinde yaşadığı toplumsal ve siyasal atmosfer, kadınlar ve LGBTİ+’lar üzerindeki şiddeti veya “mağduriyetin” meşrulaştırılmasını çoğunlukla görünür kılar. Bazı romanlarda bu şiddet, sakat başkarakterin güç kazanma yolu olarak kurmacaya yerleşir.
Suat Derviş’in “Sonu Güzel” adlı romanı ise, sakat erkekliğin daha umutlu bir anlatıyla ele alındığı, bedensel farklılığın romantik veya duygusal yönlerinin öne çıktığı, şiddet ya da intikam duygusunun daha zayıf kaldığı bir örnek olarak incelenmiştir. Bu Tiftik’e göre, aynı dönemdeki erkek yazarların aksine sakatlığı mağduriyetle özdeşleştirmeyen ve daha “alternatif” bir çerçeve sunan bir bakış açısı olarak değerlendirilmiştir.
*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: kültür sanat, araştırma, inceleme, yorum