05/04/2011 | Yazar: Bawer Çakır

Dört yılı aşkın bir süre önce, o günlerde Bursa'da mücadelesini sürdüren LGBTT derneği Gökkuşağı üyeleri, şehirde bir yürüyüş düze

Dört yılı aşkın bir süre önce, o günlerde Bursa'da mücadelesini sürdüren LGBTT derneği Gökkuşağı üyeleri, şehirde bir yürüyüş düzenlemeye karar vermiş, LGBTT'lerin sokaklardaki görünürlüğünü arttırmak için gerçekleştirilecek olan yürüyüşe şehir dışındaki LGBTT örgütlerini de davet etmişlerdi.
 
Yürüyüşün yapılacağı 6 Ağustos'tan günler önce Bursaspor taraftar gruplarının inter forumlarında başlayan homofobik ve transfobik kampanya şehirde yandaş bulmuş, yerel ve ulusal gazetelere söyleşi veren Bursasporlu Esnaf ve Sanatkârlar Derneği Başkanı Fevzinur Dündar şehire gelecekleri açıkça tehdit etmişti.
 
Bu tehdit üzerine ne yazık ki LGBTT'ler dışında hiçbir kişiden ve kurumdan Dündar'a ve Bursaspor taraftarlarına tepki gelmemişti.
 
İstanbul, Ankara ve civar illerden gelenler yürüyüş gününün sabahı derneğin kültür merkezinde toplandılar. Kısa bir süre sonra sokaktan sloganlar ve küfürler duymaya başladık. Bursaspor taraftarları her pazar yaptıkları yürüyüşü LGBTT yürüyüşüyle aynı saate almış ve dernek binası önünde durarak küfürler ve tehditler savurmaya başlamışlardı.
 
Yürüyüşü gerçekleştirmek isteyen LGBTT'ler dışarı çıkmaya çalıştılar ancak “can güvenliklerinin sağlanamayacağı” gerekesiyle polis tarafından engellendiler.
 
Uzun süren tartışmalar sonuç vermedi. Polis şefi LGBTT örgütlerinden temsilcilerle konuşurken diğer polislerin hiçbiri, içeridekileri linç etmek için oraya gelmiş olan taraftarlara müdahale etmiyorlardı. Bir klasik “erkeği koruyan erkek” fotoğrafıydı görünen.
 
LGBTT'lerin ısrarı, dışarıdaki kalabalığın artması ve polisin can güvenliklerini korumak adına hiçbir şey yapmaması nedeniyle yürüyüş önce ertelendi, ardından iptal edilmek zorunda kalındı.
 
Tekrar derneğin ofisine gelen herkesin yüzündeki korku açıkça okunuyordu ama birlikte olmanın verdiği hisle herkes soğukkanlılığını da korkuyordu. Danimarkalı iki aktivistin de aralarında bulunduğu LGBTT'leri, sol bir siyasi parti ile İnsan Hakları Derneği üyesi bir aktivist dışında kimse ziyaret etmedi. Polisin taraftarlara olan yaklaşımı ve hoşgörüsü, ilerleyen dakikalarda derneğin altıncı katta bulunan ofisinin camına bir saksı atılmasına ve kuru sıkı tabanca sıkılmasına vesile oldu.
 
Hararetli saatler içinde yapılan sayısız telefon konuşması sırasında, seks işçiliği yapan bazı arkadaşlar taraftarlar arasında gördükleri erkeklerin bazılarının müşterileri olduklarını söylemişlerdi. Bu, hali hazırda burnumuzun dibinde beliren homofobi ve transfobinin nasıl da iki yüzlü bir şekilde memleket topraklarında kök saldığını gösteriyordu.
 
Sıcak, korku, endişe, belirsizlik... Uzun saatler sonra polis, şehir dışından yürüyüşe katılmak için gelenleri otogara götürmek üzere geldi. Polis otobüsüne binilmesi gerekiyordu. Herkes bunu reddetti ve sivil bir otobüsle gitmek istediklerini söyledi. Ardından “yolcular” sırayla otobüse binerken küfürler ve tehditler sürüyordu. Günün tehdidi “Tırolara Ölüm!” olmuştu.
 
Otobüs hareket ettiğinde, taraftarların taş ve sopalı saldırısı başladı. Camlara birer saniye arayla ne olduklarını bilmediğimiz ama tahmin ettiğimiz cisimler çarpıyordu. Otobüsteki herkes yere oturdu. Ne kadar süre bilmiyoruz ama bir süre herkes yerde, kafasını kollarının arasına alarak durdu. Seslerin kesilmesinin ardından yapılan motivasyon konuşmaları ve alkışlar, “Hür Doğdum Hür Yaşarım” şarkısının hep birlikte söylenmesiyle sona erdi. Şehir dışındaki aktivistler evlerine sağ salim ulaşmış, Bursa'daki arkadaşlar da, bir süre daha dernek binasında bekledikten sonra, maçı izlemek için stadyuma giden taraftarların alanı terk etmesiyle evlerine gitmişlerdi.
 
Olayların ardından Lambdaistanbul, 'halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiği' için Fevzinur Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu, LGBTT örgütleri olayla ilgili açıklamalar ve eylemler yaptılar.
 
Sonra? Sonra Savcılık Dündar hakkında dava açmaya gerek görmedi. Türkiye'de hak mücadelesi sürdüren hiçbir sivil toplum örgütü ve sol, demokrat siyasi partiler, Bursa'da LGBTT'lerin linç edilmeye çalışılmasına dair herhangi bir açıklama ya da eylem yapmadı. Linç, şiddet, her türlü ayrımcılık LGBTT'lere uygulandığında ya da yapıldığında demokratların sesi yine “mute” modunda kaldı. Ancak, Bursa'da yaşananlar LGBTT mücadelesi yürütenler için önemli bir deneyim oldu.
 
İnsanlığımızın ayaklar altına alınmadığı günler için 6 Ağustos 2006'da Bursa'yı DA unutma! Unutturma!
 

Etiketler: yaşam
İstihdam