30/04/2009 | Yazar: Umut Güner

Ağır tahrik indirimi mi ? Teşvik mi ?

Ağır tahrik indirimi mi ? Teşvik mi ?
4 Nisan Cumartesi sabaha karşı Ankara'da hunharca öldürülen Melek'in katili yakalandı. Katilin 18 Nisan'da gizlendiği Şereflikoçhisar ilçesinde yakalandığını ve 19 Nisan'da tutuklandığını Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği avukatı Senem Doğanoğlu açıkladı.

Melek'in katilinin yakalandığını duyduğumda gözümün önüne Kuşadası cinayeti, Baki Koşar ve medyaya yansıyan onlarca gey ve trans cinayeti geldi. Baki Koşar'ın katili, " Bana ters ilişki teklif etti " derken, Kuşadası'ndaki katil "Travesti öldürdüm iyi etmişim değil mi" diyordu. Burhan Kuzu da hu iki katilin açıklamasından birkaç ay sonra "Bunların derdi başka" diyerek LGBTT bireylere yönelik yeni suçlara ve yaşam hakkına yönelik ihlallere kapıyı aralıyordu.

 
Melek ' in katili daha önceki katillerden neden farklı olsun ki?
Katil ifadesinde, "Melek ile bir telekız aracılığı ile tanıştığını, 100 avroya anlaşıp eve gittiklerini ve 'Neden dönme olduğunu söylemedin' diyerek tepki gösterdiğini, ardından parasını geri istediğini, maktul parasını geri alamayınca maktulün kendisine bıçak çektiğini ve boğuşmaya başladıklarını, boğuşma esnasında bıçağın kendi eline geçtiğini ve kendine geldiğinde 100 avrosunu aradığını ama bulamadığını ve bu nedenle evdeki bilgisayar kasasını ve maktulün cep telefonunu çaldığını ve olay yerinden ayrıldığını" söyledi.

Transeksüellere yönelik bütün nefret cinayetlerinde zanlılar , 'kadın zannediyorlar', geylere yönelik cinayetlerde ise , mağdurlar hep 'ters ilişki teklif ediyorlar.' Her iki ihtimal üzerinden de ayrı ayrı düşünmek de fayda var . Bir seks işçisi ile pazarlık yapıyorsunuz ve evine gidiyorsunuz ? Evine gittiğinizde , seks işçisinin beklediğiniz cinsiyet kimliği veya cinsel yönelime sahip olmadığını anlıyorsunuz . Paranızı geri istiyorsunuz . Karşı tarafta paranızı vermiyor .
Koşar, cinayeti gibi nefret cinayederinde ise, karşı tarafı 'Kadın' zannetme ihtimali hiç olmadığı için bir yandan da aynı şekilde erkekliğe yönelik bir tehdidin varlığını da gözler önüne sermek için ki , "Bana ters ilişki teklif etti " demek lazım . Bir erkeğin başka bir erkeğin evinde ne işi vardı . Ve Koşar'ın katili de 28 bıçak darbesiyle öldürdükten sonra evinde pahada ağır yükte hafif ne varsa çalıp kaçmıştı.

Her iki zanlı da daha önce yakalanan onlarca katilin verdiği ifadeyi verdi. Transeksüel bir kadını öldürdüklerinde, " Ben kadın sanmıştım, cinsel organını görünce kadın olmadığını anladım" bir geyi öldüğünde ise, "Bana ters ilişki teklif etti" diyorlar. Bu durumda katiller, aslında erkekliklerini tehdit olarak görüyorlar.

Gey ve trans cinayetlerinin bir başka ortak noktası ise, yargı sürecinde yaşananlar, "kadın zannetmiştim" ile "Bana ters ilişki teklif etti" cümleleri haksız tahrik indiriminden faydalanmalarına ve cezalarının 1/4 oranında azalmasını sağlıyor. Aynı zamanda gey ve trans yaşamlarının heteroseksüellere nazaran ceza indirim oranında daha değersiz olduğunu gösteriyor ki, lezbiyenler de benzer bir şekilde erkek iktidarını tehdit ettiklerinde, ölümle yüz yüze kalabildiklerini ve aynı şekilde, katillerin haksız tahrik indirimi ile ödüllendirebildiklerini Yelda Yıldırım olayından hatırlayacaksınız.
LGBTT bireylerin yaşam hakkına yönelik işlenen suçlarda adaletin hep homofobik ve transfobik bir şekilde tecelli ettiğini görmek bizi üzerken bir yandan da LGBTT bireylere yönelik saldırıları meşrulaştırmak da hatta ödüllendirmektedir. Bu da yeni suçların izlenmesine zemin  hazırlamaktadır.
Yargının heteroseksist zihniyet yapısını ortaya koyan bir karara geçen günlerde şahit olduk.
7 Ağustos 2006 ' da Bursa Gökkuşağı Derneği'nin organize ettiği, Gökkuşağı yürüyüşü Bursasporlu Esnaf ve Sanaat karlar Derneği Başkanı Fevzinur Dündar'ın kışkırtmaları sonrası bir grup kalabalığın kin ve nefretle dernek binasına saldırmaları sonrasında açılan davada Fevzinur Dündar beraat etti. Aslında sadece Dündar beraat etmedi, aynı zamanda ödüllendirildi. Dernekte iki saat boyunca mahsur kalan yüze yakın LGBTT bireyin yaşam hakkına yönelik gerçekleşen ihlallere yargı beraat kararı verdi. . .
Kararın hangi gerekçeyle oluşturulduğunu bilmiyorum ama eminim biz gene birilerini 'tahrik etmişsizdir' ve erkekliğini, canını tehdit altında gören Bursasporlu taraftarlar da nefsi müdafaa yaparak, erkekliklerini ve canlarını korumuş ve ağır tahrike kapılmadıkları için de cezasız kalmışlardır .

Tabii birde bu sürece medya açısından bakmak lazım, sürekli olarak zanlının dili ile hazırlanan ve zanlıyı mağdur, mağduru ise suçlu olarak gösteren bir habercilik anlayışımız var. Melek davasında da, Koşar'da da, Bursa Yürüyüşü davasında da medya zanlının yanında ve zanlının diliyle haber yaptı . Tabii ki, katiller birinin canını almak pahasına erkekliklerini koruyacaklardı. Zanlılar ters ilişkiyi kabul etmeyip Baki Koşar'ı ve geyleri öldürebileceklerdi. Tabii ki Melek'in cinsel organını gören katil, kendini kaybedip Melek'i ve trans arkadaşlarımızı öldürebilecekti. Yargı bu kararları vererek zanlıları ödüllendirdiği, medya katillerin diliyle konuşmaya ve mağduru suçlu gibi gösterdiği, yasa yapıcılar da, "bunların derdi başka" gibi ifadeler kullanarak, transfobik ve homofobik açıklamalarda bulunarak insanları suça teşvik ettikleri müddetçe, haklarımız anayasal güvence altına alınmadıkça ve taleplerimize sadece devlet değil sivil toplum da sessiz kaldığı müddetçe, LGBTT bireylere yönelik nefret cinayetleri devam edecektir.
Seyirci kalmak suç ortaklığıdır ; Seyirci kalmayın ! Nefret Suçlarına Ses Çıkarın !
Ağır tahrik indirimi mi ? Teşvik mi ?
Gey ve trans cinayetleri sonrası yargı sürecindeki ifadeler hep aynı . " Kadın zannetmiştim " , " Bana ters ilişki teklif etti . " Bu ifadeler haksız tahrik indiriminden faydalanmaya ve ceza oranında azalmaya neden oluyor
4 Nisan Cumartesi sabaha karşı Ankara'da hunharca öldürülen Melek'in katili yakalandı. Katilin 18 Nisan'da gizlendiği Şereflikoçhisar ilçesinde yakalandığını ve 19 Nisan'da tutuklandığını Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği avukatı Senem Doğanoğlu açıkladı.

Melek'in katilinin yakalandığını duyduğumda gözümün önüne Kuşadası cinayeti, Baki Koşar ve medyaya yansıyan onlarca gey ve trans cinayeti geldi. Baki Koşar'ın katili, " Bana ters ilişki teklif etti " derken, Kuşadası'ndaki katil "Travesti öldürdüm iyi etmişim değil mi" diyordu. Burhan Kuzu da hu iki katilin açıklamasından birkaç ay sonra "Bunların derdi başka" diyerek LGBTT bireylere yönelik yeni suçlara ve yaşam hakkına yönelik ihlallere kapıyı aralıyordu.
Melek ' in katili daha önceki katillerden neden farklı olsun ki?
Katil ifadesinde, "Melek ile bir telekız aracılığı ile tanıştığını, 100 avroya anlaşıp eve gittiklerini ve 'Neden dönme olduğunu söylemedin' diyerek tepki gösterdiğini, ardından parasını geri istediğini, maktul parasını geri alamayınca maktulün kendisine bıçak çektiğini ve boğuşmaya başladıklarını, boğuşma esnasında bıçağın kendi eline geçtiğini ve kendine geldiğinde 100 avrosunu aradığını ama bulamadığını ve bu nedenle evdeki bilgisayar kasasını ve maktulün cep telefonunu çaldığını ve olay yerinden ayrıldığını" söyledi.

Transeksüellere yönelik bütün nefret cinayetlerinde zanlılar , 'kadın zannediyorlar', geylere yönelik cinayetlerde ise , mağdurlar hep 'ters ilişki teklif ediyorlar.' Her iki ihtimal üzerinden de ayrı ayrı düşünmek de fayda var . Bir seks işçisi ile pazarlık yapıyorsunuz ve evine gidiyorsunuz ? Evine gittiğinizde , seks işçisinin beklediğiniz cinsiyet kimliği veya cinsel yönelime sahip olmadığını anlıyorsunuz . Paranızı geri istiyorsunuz . Karşı tarafta paranızı vermiyor .
Koşar, cinayeti gibi nefret cinayederinde ise, karşı tarafı 'Kadın' zannetme ihtimali hiç olmadığı için bir yandan da aynı şekilde erkekliğe yönelik bir tehdidin varlığını da gözler önüne sermek için ki , "Bana ters ilişki teklif etti " demek lazım . Bir erkeğin başka bir erkeğin evinde ne işi vardı . Ve Koşar'ın katili de 28 bıçak darbesiyle öldürdükten sonra evinde pahada ağır yükte hafif ne varsa çalıp kaçmıştı.

Her iki zanlı da daha önce yakalanan onlarca katilin verdiği ifadeyi verdi. Transeksüel bir kadını öldürdüklerinde, " Ben kadın sanmıştım, cinsel organını görünce kadın olmadığını anladım" bir geyi öldüğünde ise, "Bana ters ilişki teklif etti" diyorlar. Bu durumda katiller, aslında erkekliklerini tehdit olarak görüyorlar.

Gey ve trans cinayetlerinin bir başka ortak noktası ise, yargı sürecinde yaşananlar, "kadın zannetmiştim" ile "Bana ters ilişki teklif etti" cümleleri haksız tahrik indiriminden faydalanmalarına ve cezalarının 1/4 oranında azalmasını sağlıyor. Aynı zamanda gey ve trans yaşamlarının heteroseksüellere nazaran ceza indirim oranında daha değersiz olduğunu gösteriyor ki, lezbiyenler de benzer bir şekilde erkek iktidarını tehdit ettiklerinde, ölümle yüz yüze kalabildiklerini ve aynı şekilde, katillerin haksız tahrik indirimi ile ödüllendirebildiklerini Yelda Yıldırım olayından hatırlayacaksınız.
LGBTT bireylerin yaşam hakkına yönelik işlenen suçlarda adaletin hep homofobik ve transfobik bir şekilde tecelli ettiğini görmek bizi üzerken bir yandan da LGBTT bireylere yönelik saldırıları meşrulaştırmak da hatta ödüllendirmektedir. Bu da yeni suçların izlenmesine zemin  hazırlamaktadır.

Yargının heteroseksist zihniyet yapısını ortaya koyan bir karara geçen günlerde şahit olduk.
7 Ağustos 2006 ' da Bursa Gökkuşağı Derneği'nin organize ettiği, Gökkuşağı yürüyüşü Bursasporlu Esnaf ve Sanaat karlar Derneği Başkanı Fevzinur Dündar'ın kışkırtmaları sonrası bir grup kalabalığın kin ve nefretle dernek binasına saldırmaları sonrasında açılan davada Fevzinur Dündar beraat etti. Aslında sadece Dündar beraat etmedi, aynı zamanda ödüllendirildi. Dernekte iki saat boyunca mahsur kalan yüze yakın LGBTT bireyin yaşam hakkına yönelik gerçekleşen ihlallere yargı beraat kararı verdi. . .
Kararın hangi gerekçeyle oluşturulduğunu bilmiyorum ama eminim biz gene birilerini 'tahrik etmişsizdir' ve erkekliğini, canını tehdit altında gören Bursasporlu taraftarlar da nefsi müdafaa yaparak, erkekliklerini ve canlarını korumuş ve ağır tahrike kapılmadıkları için de cezasız kalmışlardır .

Tabii birde bu sürece medya açısından bakmak lazım, sürekli olarak zanlının dili ile hazırlanan ve zanlıyı mağdur, mağduru ise suçlu olarak gösteren bir habercilik anlayışımız var. Melek davasında da, Koşar'da da, Bursa Yürüyüşü davasında da medya zanlının yanında ve zanlının diliyle haber yaptı . Tabii ki, katiller birinin canını almak pahasına erkekliklerini koruyacaklardı. Zanlılar ters ilişkiyi kabul etmeyip Baki Koşar'ı ve geyleri öldürebileceklerdi. Tabii ki Melek'in cinsel organını gören katil, kendini kaybedip Melek'i ve trans arkadaşlarımızı öldürebilecekti. Yargı bu kararları vererek zanlıları ödüllendirdiği, medya katillerin diliyle konuşmaya ve mağduru suçlu gibi gösterdiği, yasa yapıcılar da, "bunların derdi başka" gibi ifadeler kullanarak, transfobik ve homofobik açıklamalarda bulunarak insanları suça teşvik ettikleri müddetçe, haklarımız anayasal güvence altına alınmadıkça ve taleplerimize sadece devlet değil sivil toplum da sessiz kaldığı müddetçe, LGBTT bireylere yönelik nefret cinayetleri devam edecektir.
Seyirci kalmak suç ortaklığıdır ; Seyirci kalmayın ! Nefret Suçlarına Ses Çıkarın !
 

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam