28/10/2010 | Yazar: Elif Tanrıyar

Mehmed Bilal’in sert, çarpıcı ve sıradışı öyküler anlattığı Üvey adlı kitabını ELİF TANRIYAR yorumladı.   Mehmet Bilal,

Mehmed Bilal’in sert, çarpıcı ve sıradışı öyküler anlattığı Üvey adlı kitabını ELİF TANRIYAR yorumladı.
 
Mehmet Bilal, eşcinsel bir aşk hikâyesini anlattığı ilk romanı Üçüncü Tekil Şahıs ile edebiyat çevrelerine fırtına gibi girmiş, çok konuşulmuş, çok konuşturmuştu. Dışarıdan son derece eğlenceliymiş gibi gözüken bir dünyanın iç kırıklıklarını, ruh savrulmalarını tüm çıplaklığı ve içtenliğiyle anlatmıştı, öncelikle bir aşk romanıydı Üçüncü Tekil Şahıs, ama pembe bulutlardan çok cam kırıklarıyla dolu bir aşkın romanı...
 
Bu ilk romanı Adresinde Bulunamadı takip etti. Yine erkeklere âşık erkeklerin imkânsızlıklarla dolu aşklarım ve özünde yabancılığın, yalnızlığın ve korkunun da hikâyesini anlatmıştı.
 
Mehmet Bilal, 1980’ li yıllardan itibaren ilk öykülerini yayınlamaya başlamış. Çeşitli dergilerde muhabirlik ve sayfa sekreterliği yapmış. Aralarında Aliye ve Binbir Gece’nin de olduğu çok sayıda dizi ve filmin senarist ekipleri arasında yer almış. Çeşitli reklam ajanslarında uzun süre reklam yazarlığı ve yaratıcı yönetmenlik yapmış. Mehmet Bilal, halen senarist olarak çalışmaya devam ediyor, çeşitli basın yayın organları ve internet ortamlarında sinema, müzik ve edebiyat üzerine yazılar yazıyor.
 
Mehmet Bilal, bu kez öyküleriyle çıkıyor karşımıza. 10 öyküden oluşan kitabın açılışını kitaba adını da veren Üvey adlı öykü yapıyor.
 
Üvey, daha önce Everest Yayınları’ndan çıkan Kara İstanbul ve Stepson adıyla ‘Akashic Books’ tarafından yayınlanan İstanbul Noir adlı seçkilerde de yer almış.
 
Yazar, Üvey’de askerden döndüğü gün annesinin öldüğünü ve kendince bu ölümün baş şüphelisi olarak gördüğü üvey babasının peşine düşen genç, kırık ve kimsesiz bir adamın dramını anlatıyor. İntikamım almak için üvey babasının peşinden İstanbul’ un arka sokaklarındaki sefil bir Sirkeci oteline kadar gelen ‘Üvey’, burada babasından önce bir travestiyle karşılaşıyor. Ve şaşırtıcı bir biçimde tüm hayatı boyunca bir kez olsun görmediği şefkati ve sevgiyi, bu ilk başta ‘itici’ bulup, sonradan farkına bile varmadan alışıverdiği insanda buluyor. Üvey için pek çok açıdan kitabın en iyi ve edebi niteliği en yüksek öyküsü diyebiliriz.
 
Goygoycu, yolda beklemediği bir saldırı sonrası beyin sarsıntısı geçiren bir adamın hastane odasında kontrol altında yatarken, ona uyumaması için eşlik eden bir gencin anlattığı hikâyeleri dinleyen bir adamın, kaybolduğunu sandığı insanlıkla karşılaşmasından duyduğu şaşkınlığı ve mutluluğu anlatıyor.
 
Kırık, kitabın en ağır, okunması en zor öykülerinden biri... HIV Pozitif olduğunu bir yıl önce öğrenen genç bir adamın, korkularını, bunalımlarını ve kaybolan ümitlerini son derece çarpıcı bir biçimde, üstelik kolaya kaçıp, gözyaşı edebiyatı yapmadan, sert bir üslup ve kullanılan ilaçlara dek ilginç detaylar eşliğinde dile getiriyor.
 
Ölümle iç içe yine edebi niteliği en yüksek öykülerinden... Mezarcılık yapan bir gencin gözünden, genç bir erkeğin mezarını düzenli olarak ziyaret eden yaşlı bir adamın gizemli öyküsünü son derece hüzünlü bir biçimde anlatıyor.
 
Bende Kalanlar, yalnızca kitabın en uzun değil aynı zamanda en özellikli öyküsünü de oluşturuyor. Mehmet Bilal, ilk romanı olan Üçüncü Tekil Şahıs’ ta öyküsünü anlattığı reklamcı Erhan ve büyük aşkı DJ Semih’in öyküsünü bir anlamda kaldığı yerden devam ettiriyor. Kimi otobiyografik özelliklerin de yer aldığının sezildiği bu öyküdeki öfkeli ama sürükleyici dil, okuyucusunu hızla öykünün hüzünlü akışına çekerken; bir yandan da eşcinsel barları ve mekanlarında rastlanılan pek çok renkli tip ve kullanılan özel dille bezenmiş zengin bir dünyayı çiziyor.
 
2 Film Birden ve kitabın kapanış öyküsü olan Utanç da yine aşkın gelgitlerini yaşayan bir çifte dair iki sarsıcı öyküyü oluşturuyor.
 
69 ve Drag Queen ise kitabın nispeten en eğlenceli dile sahip iki öyküsü... 69’da sokakta rahatça yürümek için ‘erkek’ kılığına giren bir travestinin, Drag Queen’de ise mesleğini bırakıp kuaförlük yapma hayalleri kuran bir ‘Drag Quuen’ in renkli dünyası anlatılıyor. Yine de bu renge ve görünürdeki neşeye kanmayın, her ikisi de geçmişteki yaralar ve kırıklıklarla yüklü iki hikâye var bir kez daha karşımızda...
 
Uyarı Ateşi ise kitabın belki de en irkiltici ve sert öyküsü... Henüz beş yaşındayken, çocuk sayılacak bir genç tarafından tecavüze uğrayan ve sonrasında tüm hayatı kararan bir erkeğin, yıllar sonra ünlü bir gazeteci olan tecavüzcüsünün karşısına dikilip, hesaplaşmasının, son derece sert, öfkeli ve can acıtıcı bir üslupla anlatıldığı öykü; alışılmışın dışındaki konusu ve rahatsızlık edici gerçekçilikteki detaylarıyla dikkat çekiyor.
 
Mehmet Bilal, romanlarında büyük kalabalıklara ve tip zenginliğine yer veren bir yazar. Ancak bu kez öykülerinde az sayıda karakteri yakın mercekte inceliyor ve asıl olarak ana karakterlerinin derinlerine inmeyi tercih etmiş. Üvey, her şeyden önce ağır yalnızlıkları, korkuları ve çocukluktan gelen travmaları anlatan bir kitap. Doğal olarak da sert ve öfkeli bir sesi var.
 
Ve aşk... Neredeyse kaçılamayan bir lanet gibi hemen her öyküde başköşeye oturuyor.
 Karşılıksız aşklar, kaçıp kovalanan sevgililerin ön plana çıktığı bu öyküler, adeta ‘üveyliğin’ kimsesizliğini, yalnızlığını duyumsatıyor.
 
Üvey
Mehmet Bilal,
Everest Yayınları,
171 s.,
10 TL
ROMAN 

Etiketler: kültür sanat
nefret