26/11/2010 | Yazar: Erdal Partog

LGBTT hareketi içinde ya da dışında birçok apolitik ve muhafazakâr lgbtt birey ile karşılaşmak mümkündür.

LGBTT hareketi içinde ya da dışında birçok apolitik ve muhafazakâr lgbtt birey ile karşılaşmak mümkündür.  Bu bireylerin birçoğunun lgbtt örgütlenmesinin politika ile ilişkisini kuramadığını söylemek yanlış olmasa gerek. Ayrıca lgbtt hareketinin anlamaya çalıştığı kimi zaman ittifak kurduğu Kürt, alevi, kadın, türban, sınıf meselelerini de bu nedenle zaman zaman ötekileştirebiliyorlar. Lgbtt hareketinin bu ilişkilenme biçiminden rahatsız olabiliyorlar. Bu yüzden birçok lgbtt birey üç beş lgbtt örgütünü siyaset yapmakla, sola taraf olmakla sık sık suçlayabiliyor.

Ancak siyaset yapmayı, sol politikalara kafa yormayı suçmuş gibi gösterenler kendi aidiyetlerinden bir adım geri atmak erdeminde bile bulunmuyorlar. Toplumun üzerlerine biçtiği normları sırdan ve politika dışı görüyorlar. Normatif kıskaçların başkalarının canını acıttığını farkında değiller. Militarist, milliyetçi, Kemalist, ırkçı, cinsiyetçi olduklarını farkına bile varamıyorlar. Her gün yaptıkları şeyin politika olduğunu göremeyenler boğazlarına kadar politikaya batmış bir halde kibirlerinden dev aynasında bile kendilerini göremiyorlar.
Lgbtt hareketinin varlığına gerek duymayanlar pembe sermayenin fırsatlarından da geri durmuyorlar. Saatlerce çalışıp sadece hafta sonları gey barlara tıkıla kalmanın siyasi bir alan daraltma olduğunu unutuyorlar.  Böylece ellerini hiç kirletmeden gey olabiliyorlar. Geçmişi ibne ya da sevici olanlar bugün prenslere ya da prenseslere dönüşüyor.
Ekonomik olarak dar gelirli olanlar da yurt dışına çıkınca her şey güllük gülistanlık olacak diye düşünüp Türkiye’deki lgbtt hayatına ve hareketine burun kıvırabiliyor kendi sıkışmışlıklarının sınıfla ilişkisini politikleştirmeyebiliyor. Fakir ya da dar gelirliler de bir an önce gey dünyasında yer alabilmek için zengin olmanın yoluna bakıyor. Fakirliğin ve zenginliğin LGBTT hareketi karşısındaki kibirli tavrı dünyayı dönüştüren, değiştiren bir yaklaşımı maalesef ıskalamış oluyor.  
 
Apolitik ve muhafazakâr lgbtt bireyler, lgbtt olmaktan kaynaklanan sorunlarla baş etmeyi siyasi bir çaba değil özel, gizli sırdan bir çaba olarak görüyor. Erkeklerin ve bazı kadınların feminizmi, bazı Kürtlerin Kürt hareketini, bazı Ermenilerin bir zamanlar Hrant Dink’i küçümsemesi buna benzer yaklaşımlardan sadece bir kısmını oluşturuyor.  Küçümsemenin arkasındaki örselenmişlik ve bundan kalma kibir siyaseti gerçekten siyaseti anlamaktan uzak görünüyor.
Siyasetin bireysel çabayı da içerdiğini düşünmeyen, normların siyasetine kendini kaptıranlar kendi acıları ile yüzleşmekten korkuyor. Bu korku onları başkalarının acılarını paylaşmasının, onlarla ortak bir dil geliştirmesinin önü tıkıyor. Böylece problemin bir parçası olmayı farkına varmadan kabul etmiş oluyorlar. Böylece düşünmenin insanlık için problem çözen yanını kaçırmış oluyorlar.
 
Düşünsel düzeyde problemin bir parçası olan küçümseyenler ittifakı acıyı paylaşanların ittifakından farklı bir yerde duruyor. Bu nedenle de lgbtt hareketinden bir şey anlamıyorlar. Sadece bir erkeğin bir erkekle yatmasının, bir kadının bir kadınla yatmasının ya da bir kadının erkek olmasının, bir erkeğin kadın olmasının politik bir şey olmadığını anlamıyorlar. Asıl olanın ortak acılarımız ve sevinçlerimiz olduğunu bizleri siyasi ve politik kılanın bu olduğunu es geçiyorlar. Bu nedenle lgbtt olmak kendi başına bir değeri ifade etmiyor. Bu değer ancak toplumsal değişim ve dönüşümü öngördüğü, kendini özgürleştirdiği, kendini özgürleştirdiği gibi başkalarının acılarını da dindirdiği oranda siyasileşiyor ve politikleşiyor. Lgbtt hareketi için siyasi somutluk tek tek lgbtt olma hallerinin ortak paydada dile geldiği farklılaşıp dönüştüğü hallerdir.
Lgbtt kimliğini taşımanın arka planında güçlü bir lgbtt hareketi vardır. Bu hareket lgbtt’nin tüm hallerine anlam kazandıran derin bir siyasi tarihe sahiptir. Lgbtt hareketi bütün bu tanımları politik bir zeminde kazandı ve yaşamın içine soktu. Düne kadar sevici olan ya da ibne olanlar bugün gey, lezbiyen, travesti, transseksüel olarak hareket içinde vücut buldular. Bu anlamda apolitik ve muhafazakâr olduklarını söyleyenler lgbtt olmanın felsefi ve siyasi temellerine daha fazla kulak kabartmalıdırlar. Lgbtt hareketi kimliklerin kendine biçtiği muhafazalığı değil kimliklerin değişen dönüşen doğasının bir parçası olduğunu biliyor. Bunun için de Queer siyaseti üzerinde kafa yorup günlük pratikler ile değişimin ve dönüşümün temsilcileri olabilmeye gayret ediyorlar.
 
Kendilerine ben politikayı sevmem diyenler, siyasetten uzak duruyorum diyenler ya da ben lgbtt olmadan önce Kemalist’im, milliyetçiyim diyenler ile sırf lgbtt oldukları için lgbtt hareketi ile aynı safta olmuş olmuyoruz. Lgbtt olmak biraz da lgbtt hareketinin bir parçası olmak demektir. Lgbtt hareketine güç vermek ona destek olmak demektir. İktidarın, ezen kimliğin yanında değil acı çekenlerin, mutluluğu herkes için arayanların yanında olmak demektir.
 

Etiketler: yaşam
İstihdam