05/04/2010 | Yazar: Kaos GL
Ahmet Yıldız 15 Temmuz 2008 de evinin önünde kur
Ahmet Yıldız 15 Temmuz 2008 de evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü. Öldürülme nedeni eşcinsel olmak.
Ailesinden ölüm tehditleri alıyordu. Eğer Üsküdar Savcılığı Ahmet’in ölüm tehditleri şikayetini ciddiye alıp, pasif kalmasaydı bugün hayatta olacaktı. Burada savcının görev ihlali ve ihmali var. Savcı kendisinden yardım ve koruma isteyen Ahmet Yıldız’ın güvenliği ile ilgili gerekli önlemler almamış, devlet vatandaşı Ahmet Yıldız’ı koruma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Çağdşs ülkelerde devlet kendi vatandaşlarını korur, hak ve hukukunu gözetir. Bu Türkiye için de geçerli olmak zorundadır. Ahmet Yıldız’ın hakkı korunamamış, insan hakları ihlalli yaşanmıştır. Hatalar yapılmıştır. Ben mahkemenin bu hataları düzeltmesini bekliyorum. Katiller ve Caniler henüz yakalanmadı. 8 Eylül 2009 Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık baba Yahya Yıldız’a ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma, tasarlayarak kasten insan öldürme, yakın akrabayı öldürme ve yaralama suçlarından gıyabında dava açılmıştır. Baba firarda. Bir türlü yakalanmıyor. Şu ana kadar geldiğimiz durum ne beni nede kamuoyunu vicdanini rahatlatmıştır. Kamu davası ilk günden beri kamuoyuna kapanmıştır. Davanın akışını takip etmek isteyen, gerçeklerin ortaya çıkmasını, hak ve hukuk bekleyen kamuoyuna kamuoyun hassasiyetini önemseyerek mahkeme açılmalıdır. Yargılanma eşitlik çerçevesinde, şeffaf, açık, adil ve tarafsız olmalıdır.
Buradan ilk defa Yıldız ailesine seslenmek istiyorum:
Ahmet annesi, babası, kardeşlerini çok severdi. Her defasında onlara olan sevgisini tekrarlardı. Bir gün kendisini olduğu gibi kabul etmelerini, hislerini anlamalarını, en azından dost olarak yaşamında kalmalarını istiyordu. Ailesi sevgiyi koz olarak kullanıyor, ‘tedavi’ olmasını istiyordu. Reddetti. Bir süre daha ailesiz kalmalıydı. Zamanın gücüne inanmak istiyordu, zamanın her şeyi haledeceğini umuyordu. Doğruları söyleyip onur duyuyordu. Ahmet ailesini kazanmak istiyordu. Ahmet’in doğruluğunu bağrına basacağına kurşunları savunmasız bedenine bastılar. Öldürüp kaçarak, cenazesine sahip çıkmayarak, onursuzluğu ve insanlık dışı davranışları gösterdiler.
Ölümü size vicdan azabı veriyor, öldürme şerefsizliği ile daha fazla yaşamak istemiyorsanız, çıkın ortaya, hakkını savunun. Kamuoyuna öldürmenin ne kadar namussuz ve şerefsiz bir duygu olduğunu haykırın. Yahya baba saklanma gel teslim ol, pişmanlığını itiraf et, baba gibi evladının hakkini savun.
Mezarı başında dikildiğimde içime hüzün doğuyor. Eminim Ahmet mezar taşında doğum ve ölüm tarihlerinin doğru, eksiksiz yazılmasını isterdi. Bu hataların düzeltilmesini, mezar bakımı vekaletinin bana devredilmesini talep ediyorum. Ben onun sevgilisiyim, ailesi de olurum.
Elhamdülillah Müslüman’ım. Eşcinselim ve çok huzurluyum. Doğruları dile getirdiğim, tabuları yıktığım için vicdanim çok rahat. Aksini iddia edenler inkarcıdır. Öldürmek dinimizin şiddetle yasakladığı en büyük günahlardan biridir. Allaha karşı gelme, insanlığı yok etmek ile eşdeğerdir. Yaşam kutsaldır. İslam’ın görevi hayat vermek, onu korumaktır. Sevgiyi, merhameti, hoşgörüyü ve barışı emreder. Tersi söylem ve eylemler İslam’a ters düşer. Bu hayat benimdir kimse karışamaz. Öldürmek namuslu olmak değildir, bilakis acı vermek ve nefret kusmaktır.
Cinsel kimliğin inkarı ya da inkara zorlanması bireyin varlığının inkarıdır. Yanlıştır, yalandır, acizlik ve teslimiyetçiliktir. Eşcinsel ayrımcılığı yapan zihniyet nifak tohumları atarak nesiller arası çatışmayı, düşmanlığı yaratmaktadır. Evlatlarına sahip çıkamayan ailelerin bu tuzağa düşme riski çok yüksektir. Kaybeden ve zarar gören ebeveynler ve çocuklarıdır. Var olan cinsel kimliğin herkes tarafından sahiplenilmesi bireyi güçlendirir, yüceltir, baskıyı ve inkarı üzerinden atar. Biz ağzımıza, elimize, cinselliğimize, hislerimize ve haklarımıza vurulmak istenen prangayı reddediyoruz, buna karşi direniyoruz. Susturma ve sindirme politikalarını şiddetle kınıyoruz. Bize karşı duyulan nefret ve kinin vicdanlarda dizginlemesini, yerlerine tahammül ve saygı gelmesini istiyoruz. Bundan sonra biz konuşuyoruz, siz dinliyorsunuz, biz talep ediyoruz siz uyguluyorsunuz. Hukuksal, kamusal ve medyasal alanda ayrımcı, tecavüzcü, işkenceci, rüşvetçi zihniyeti reddediyoruz, linç edilmek istemiyoruz.
Sevgilim Ahmet Yıldız’ın katillerinin yakalanmasını, cezayı takibat edilmesini talep ediyorum. Bu cinayetin aydınlatılması ve suçluların cezalandırılması, gelecekte benzeri cinayetlerin yaşanmasını önlemeye ve öncesinde caydırıcı olmaya yöneliktir. Dava emsal teşkil etmektedir. Dava hepimizin davasıdır. Ben Ahmet Yıldız’ın hak ve hukukunu savunmak için buradayım. O bizim için güçlü bir semboldür. O zalimlere karşı durma, zorbalığa, yobazlığa ve ayrımcılığa karşı gelmektir. Ayrımcılığa ve nefrete son verilmesini, homofobinin yasaklanmasını, can güvenliğimizin sağlanmasını istiyoruz. Öldürülmek istemiyoruz. Toplumun susarak, alkış tutarak, izole ederek katliama suç ortağı olmasını şiddetle kınıyorum. İnsanlık ayıbının son bulmasını talep ediyorum. Toplumun eşcinsel evliliğini kabul edemeyeceği yalanını kabul etmiyorum. Türkiye’de milyonlarca eşcinsel kimlikli kişinin yaşadığını biliyorum. Biz toplumun bireyleriyiz toplumu temsil ediyoruz. Eşcinsel evliliklere, birlikteliklere hazırız. Evlilik de istiyoruz, birliktelik de, hatta evlat edinmek de. Kanun önünde eşitlik istiyoruz. Türkiye’nin uluslararası standartları ve kuralları uygulamasını ve çağın gerisinde kalmamasını diliyoruz. Altına imza attığı ve uygulamak ile yükümlü olduğu uluslararası sözleşmelere sadık olmasını istiyoruz. Başta LGBTT üyeleri, insan hakları kurulusları ve basın olmak üzere bize güven duyan ve destek veren herkese teşekkür ediyorum.
İBRAHİM CAN
Konuyla ilgili: http://kaosgl.org/icerik/ahmet_yildiz_cinayetinde_babanin_yakalanmasini_bekleniyor
Etiketler: insan hakları, nefret suçları