20/01/2025 | Yazar: Parıltı Petibör
Keşke bu yılı aile yılı ilan edeceğinize sağlıklı bireyler yılı ilan etseydiniz, aile değil birey toplumun temelini oluşturur ve bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığının yerinde olması kutsadığınız o ailenin temelini oluşturur!

“Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine özgüdür.”
(Lev Tolstoy, Anna Karanina)
Epey süredir kafamı meşgul eden bir soru varken, 2025 yılının – ülkede tek derdimiz buymuşçasına- Aile Yılı ilan edilmesiyle aynı soru günde belki de 500 kez beynimi reis-i cumhurun sesiyle birlikte yakmaya devam ediyor. Hem biraz benim sesim kafamın dışında bir yerde duyulsun hem de içimin zehri aksın istediğim için soruya kendimce cevap vermeye koyuldum.
Kafamın içinde yankılanan ve beni deli eden o meşhur soru, yazının güzide başlığından da anlaşılacağı üzere “Aile her şey midir?” sorusu.
Hazırsanız başlıyorum…
Bizlere yıllarca evde, okulda, mahallede, yolda, sokakta ailenin toplumun temelini oluşturduğu öğretildi. Toplumun temelini oluşturan aile olarak bahsedilen şey ana-baba-çocuk veya çocuklardan oluşuyordu, ideal olan bu aileyi kurmanın çok önemli olduğu ve mutlaka yapılması gereken bir şey olduğu, bunu yapmayan veya yapamayanların eksik, yarım ya da başka başka imalarla (yazar burada LGBTİ diyor!) aşağılandığı ve yıllarca aile olmanın, düzen kurmanın (düzen, ailenin yanında verilen eşantiyonmuşçasına!) gerekliliği beyinlerimize çivi gibi çakıldı. Peki, bu sözde düzeni kurmak, aileyi aile bireyleri veya toplum için gerçekten her şey yapar mıydı?
Çoğumuz, en azından belli bir yaşa kadar biyolojik ebeveynleri ile büyüdü, bu ebeveynler belki özgür iradeleriyle evlenmeye, çocuk sahibi olmaya karar verdiler, belki toplum baskısıyla veya çaresizlikten bunu yaptılar, ya da başka başka sebeplerle… Herkesin hikayesi kendine özgü…
Benim ailem dışarıdan bakıldığında çoğu insanın o ailede dünyaya geldiğim için şanslı olduğumu düşündüğü, üniversite mezunu, meslek sahibi, çocukluk dönemimde maddi kaygıları olmayan toplum içerisinde saygı duyulan bir anne ve babadan oluşuyordu. Ancak, durum öyle hiç de dışarıdan göründüğü gibi değildi. Benim annem ve babam, evlenmek için evlenmiş, çocuk yapmak için çocuk yapmış, bir çocuk yetmemiş ikinciyi de yapmış insanlardı; hep kendi gündemleri, kendi sosyal hayatları, kendi hırsları olan, birbirileriyle uyumlu olmayan ve geçinemeyen, Japon balığı büyütür gibi çocuk büyüten ve bu çocuklardan hayır bekleyen, çocuklarının karınlarını doyurduklarında, kıyafet aldıklarında, harçlık verdiklerinde her şeylerinin eksiksiz olduğunu düşünen, çocukları arasında cinsiyete dayalı ayrım yapan, asla ve asla ebeveyn olmaması gereken insanlardı. İlkokul yıllarım boyunca öğretmenimden sistematik olarak fiziksel şiddet gördüğümün ve bu yüzden okuldan nefret ettiğimin, derslerimde başarısız olduğumun asla farkına varmadılar; tembellikle suçlandım! Akran şiddetine maruz kaldığımın farkına varmadılar; asosyal olmakla suçlandım! Maruz kaldığım tüm bu şiddet sarmalı ve suçlamalar sonucu sevilmediğim ya da sevilmediğime inandığım için duygusal açlığımı devamlı yemek yiyerek bastırmaya çalıştığımın farkına varmadılar ve çok yemek yemekle ve şişmanlamakla ve uygun kıyafet bulunamadığı için marka kıyafet almak zorunda kaldıklarından ekonomik olarak onları yıpratmakla suçlandım; yani her şey için her zaman suçlu bendim! Aman, bu da bir şey mi bizler neler yaşadık diyenler de olacaktır elbet. Derdim çocukluk travmalarımı yarıştırmak değil; dilim döndüğünce idealize ettikleri o sözde çok kutsal hetero aileye bir örnekle aslında öyle abartılacak, alkışlanacak, kutsanacak bir şey olmadığını anlatıp, biraz olsun rahatlamak.
Kişinin kendini geliştirmesinde, kendini gerçekleştirmesinde ona rehberlik eden, bu rehberlik süresince olması gerektiği gibi maddi –manevi sermayesi ile onu destekleyen, onu olduğu gibi seven ve koruyan, gerçek bir birey olmasını sağlayan ebeveynlerinin olması harikadır ve o kişi için aile tabii ki her şey olabilir; ancak bunların hiçbirini yapmadığı gibi her yüzleşmeye kalktığınızda, o zaman beni dünyaya niye getirdiniz diye hesap sormak istediğinizde “yavrum, kuzum dedikçe tepemize çıktınız” cümlesini binlerce kez duyduğunuzda ve ebeveynlerinizin hayallerindeki o süper çocuk olmadığınızda, aile her şey midir yoksa bir cehennem çukuru mudur? Üstelik bu cehennem çukurdan kurtulmak için belki de kurtulmak bile değil; sevilmek, değer görmek için elinizden geleni ardınıza koymadığınızda ve önemli başarılar elde ettiğinizde, neden daha iyisini yapmadın diye hesap sorulduğunda ve suçlandığınızda yine de aile her şey midir?
Hangi aile her şeydir?
Kutsadıkları aile üremeyle ilişkilendirdikleri –onlar için mutlu, mutsuz fark etmez evli, mutlaka çocuklu; ama en az 3 çocuklu hetero aile olduğundan bahisle, çocuğunu bilinçli olarak dünyaya getiren, onu hayata hazırlarken ondan ilgisini, şefkatini, esirgemeyen, onun iyi birey olmasını sağlayacak olan imkânları çocuğu için yaratan ve kullanan, zamanı geldiğinde ise çocuğunun birey olmasına izin veren aile ancak her şey olabilir.
Benim ve belki benim gibiler için ise tüm zorluklarla tek başına mücadele ederken, yanımda olup bana destek olan, benimle dayanışan, belki de benimle benzer hikayelere sahip olduğu için empati kurabilen dostlarım, arkadaşlarım, hatta kendime benzettiğim o hayali ya da gerçek roman karamanları benim seçilmiş, öz ve hakiki ailemdir ve bu aile benim için her şey demektir! Bugün olduğum kişi olmam ve travmalarımı atlatmam için bana yardımcı olmaya çalışan, yolumun bir şekilde kesiştiği ve iyi ki de kesiştiği gerçek ailem olarak gördüğüm seçilmiş aile bireylerime, roman kahramanlarına ve onları yaratan yazarlara ve hatta canım kedilerime teşekkürlerimle…
PS. Sayın Cumhurbaşkanı, keşke bu yılı aile yılı ilan edeceğinize sağlıklı bireyler yılı ilan etseydiniz, aile değil birey toplumun temelini oluşturur ve bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığının yerinde olması kutsadığınız o ailenin temelini oluşturur!
*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: yaşam, aile, siyaset, yorum