19/12/2009 | Yazar: Alex Bora
Hatay’da yaşayan, 26 yaşındaki Metin’in hikâyesini Alex Bora kaleme aldı.
Hatay’da yaşayan, 26 yaşındaki Metin’in hikâyesini Alex Bora kaleme aldı.
“Erkek olmak çok zordur aslında. Hele hele o ailenin tek erkek çocuğu iseniz tüm umutlar ve gelecekle ilgili planlar genelde sizin üzerinize kurulur.
Babam 2 kızdan sonra olduğum için üzerime ayrı titrerdi benim. İşten arda kalan boş zamanlarında genelde birlikte vakit geçirirdik. Çocukluğumda ne istediysem olmuştur. Bazen aşırıya gider sokakta oynarken kendimden yaşça büyük çocuklara kafa tutardım. Arkamdan babamın olduğunu bilmek bana ayrı bir güç katıyordu çünkü. Lise çağlarında bedenimdeki kendimi keşfetmeye başlıyordum. Yaşıtlarım ve arkadaşlarım benim hissettiklerimi ve yapmaya çalıştıklarımın tersini yapıyorlardı. Hislerim onlara göre çok çok farklıydı. Anlayamadığım bir duygu beni farklı kılıyordu. Nedense erkekler daha çok hoşuma gidiyordu. Güzel bir kızlar konuşurken hiçbir şey hissetmezken; yakışıklı veya beğendiğim bir erkek arkadaşımla konuşurken heyecanlanır kekelemeye başlardım.
Evdekilerin benim bu duygularımdan haberi yoktu. O zamanlar beni yanlış anlayacaklarından ve kızacaklarını düşündüğümden söylemiyordum. Bir de babamın benle ilgili beklentilerini düşününce daha da içe kapanık bir hale geliyordum. Çoğu zaman odamda babamı ve kendimi düşünürdüm.
İlk ÖSS’ye gireceğim günü hâlâ hatırlarım. Babam benden önce uyanmış ve benden daha çok heyecanlanmıştı. Çünkü babama göre üniversite okumalıyım sonra iyi bir iş sahibi olup evlenmeliyim. Babamın benden ilk isteğini yerine getirip üniversiteyi kazanmıştım. Babam ben yalnız kalmayayım diye kendisinin de benimle gelip bir süre birlikte kalmamız gerektiğini düşünüyordu. Bense onun gelmesini istemiyordum. Çünkü içimdeki duyguları anlamam için uzak olmanın iyi olacağını düşünüyordum. İkna etmek zor da olsa başarmıştım yalnız gitmeyi.
İzmir'de okuyordum üniversiteyi. Büyük şehirler her soruya cevap verir düşüncesiyle içimdeki sorulara ve sorunlara cevap arıyordum. O zamanlar eşcinsellik hakkında çok fazla bilgiye sahip değildim. Araştırıyordum. Birkaç arkadaş edindim zamanla ama ailemin benim bu durumumdan haberi yoktu. Farklı roller üstlenmiştim artık. Eşcinsel çevrem, okul arkadaşlarım ve ailem beni farklı rollerde tanıyordu artık. Babam bazen İzmir'e yanıma gelir bende kalırdı. Okulun bitmesini ve benim evlenmemi sabırsızlıkla bekliyordu. Evlenme olayını hiç konuşmadığım için bazen sitem ederdi bana. Eşcinsel bir birey olarak nasıl evlenirim diye düşünüyordum. Hayatımda yapmayacağım tek şeydi evlilik.
Eşcinsel biri olarak yaşamaktan hiç utanmadım ve mutsuz olmadım. Ama bunu bizimkilere söylemek daha doğrusu babama söylemek zordu benim için. Ailemden birinin bilmesini de çok istiyordum ama. Benden 3 yaş büyük ablamla aram iyi olduğu için ona açılmayı düşünmüştüm. Tatile gittiğimde ablama eşcinsel olduğumu açıklamıştım. İlk başlarda baya bir yadırgadı benim durumumu. Yaşam şeklimi, hislerimi ve yaşamak istediklerimi anlatınca o da beni kabul edip desteklemeye başladı. Ablamın bilmesi beni biraz rahatlatmıştı. Ailemden bilen biri vardı artık. Ben daha da ileriye gidip eşcinsel olduğumu anneme ve babama söylemek istiyordum. Üniversite 3. sınıftayken anneme de durumumu anlattım. O da zaten ablamın kendisine daha önceden anlattığını söyledi.
Ailede artık bir tek babam bilmiyordu. Annem babamın bilmesinden yana değildi. Ben bu konuda ısrarcıydım ama. Okulun sonlarına doğru babam rahatsızlanmıştı. Doktor babamın beyninde tümör olduğunu ve tedavi için geç kalındığını söylemişti. Babamın öleceğini bilmek beni çok kötü etkilemişti. Hayatımın her evresinde bana destek olan babam olmayacaktı artık. Durumu her geçen gün kötüye gidiyordu. Yanında refakatçi olarak ben kalıyordum. Gece annemler gittiğinde yalnız kalmıştık. O an babama açılmam gerektiğini düşündüm. Yanına yaklaşarak elini tuttum. Baba ben eşcinselim dedim. Gözleri dolu dolu olmuştu. Elimi sıkıyordu. Zar zor konuşuyordu o zaman. Babam bana bakarak "Ne yaparsan yap ne olursan ol sen benim oğlumsun ve ben senle gurur duyuyorum” dedi. O geceyi ömrümün sonuna kadar unutamam. Söylemekten çekindiğim, tavrından korktuğum babam yine bana destek olmuştu.
Aradan 2 hafta geçtikten sonra babam vefat etmişti. Ölmeden önce babama eşcinsel olduğumu söylediğim için rahatlamıştım.”Etiketler: insan hakları, aile