06/08/2023 | Yazar: Eylem Ezgi

“Ormanı sermayaye açan abluka dağıldığında alanda topraktan başka bir şey kalmamıştı”

Akbelen’e gitmeden bilmeniz gerekenler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Merhaba dostlarım buraya Akbelen direnişine neden destek vermemiz gerektiği ve alana gittiğimizde nelerle karşılaşabileceğimiz üzerine aktarımında bulunmaya geldim.

Öncelikle Akbelen’de neler olup bittiğine dair bilgilerimi paylaşmak istiyorum. Akbelen Ormanı’nda Limak Holding’in termik santral kurmak istediğine karşı İkizköy halkı ve doğa aktivistleri dört yıldır direniyor, son iki yıldır alanda nöbet tutuyorlar. 

Direnişin dördüncü yılında baskılar artıyor ve gözlerimizin önünde binlerce ağaç katlediliyor, ormanda yaşayan canlılar yuvalarından, ikizköylüler evlerinden oluyor ve sürgüne zorlanıyor. Katliamı onaylayan Valilik ise Limak Holding’in özel korumalığını üstlenmiş durumda. 

Devletin kolluk güçleri; yerel halka ve doğayı, yaşamı korumak için alanda bulunan insanlara orantısız güçle şiddet uyguluyor, toma ve biber gazıyla müdahale ediyor, hukuksuz gözaltılar yapıyor, suya erişimi, iletişim ve eylem yapma hakkımızı engelliyor, sonrasında çekilip sona kalan birkaç ağacın gölgesinde bir sonraki hamlelerine kadar bekliyorlar. Tüm bunlar olurken yanımızda durmalarını, sesimiz olmalarını, ihtiyaçlarımıza cevap vermelerini, mücadelenin bir parçası olarak mücadeleyi görünür kılmalarını istediğimiz muhalefetse sokak hareketlerine mesafeli duruşunu Akbelen’de de korumaya devam ediyor.

Devletin sermayenin yanında duruşuna, iklim krizi tırmanırken ağaçların katledilmesine, faşizme, yaşam hakkı ihlallerine karşı direnmek için Akbelen’in dayanışmaya ihtiyacı var.

Alana gelmeden bilmeniz iyi olabilir

Alanda bulunmak isteyenler için alanın yapısından biraz bahsetmek istiyorum:

- Alana giderken Milas’tan İkizköy’e kadar yolda iki çevirme gördük. İkizköy’e ulaştığımızda jandarmanın kimlik sorgulaması ve üst aramasının ardından nöbet alanına geçebildik. Birkaç gün önce burada jandarmanın alana girenlerin listesini tutarak fişlediğini de hatırlatmak istiyorum. Nöbet alanında çadır kurabileceğiniz geniş bir alan var, hava sıcaklığı yüksek olduğu için çadır kurmadan dışarıda, varsa uyku tulumuz ya da matınız yahut kiliminizle yatabilirsiniz.

-Çadırların kurulu olduğu alanın yanında halk panelinin yapıldığı açık bir alan var. Bu panellerde yerel halk, aktivistler, hukukçular hiyerarşi oluşturmadan eşit söz hakkıyla, seslerini duyurmaya çalışıyor; deneyimlerini, bilgilerini paylaşıyor, neler yapılabileceği üzerine konuşuyor.

-Panel alanının arka tarafında mutfak var; çay, kahve, yemek yapabilirsiniz. Özellikle vegansanız “Aç kalır mıyım?” diye endişelenmeyin çünkü Vegan Çiftlik’ten gelen aktivistler vegan mutfak kurmuşlar. Yemekler dayanışmayla hazırlanıyor, herkes bir işin ucundan tutuyor.

-Mutfağın karşısında revir alanı mevcut. Basit tıbbi müdahaleler için ekipman ve ilaçlar var. Biz iki hekim olarak bu alanda inisiyatif aldık ancak alandan ayrılırken devredebileceğimiz sağlık personeli ne yazık ki yoktu, bu noktada da dayanışmaya ihtiyaç var.

-Alanda jenaratör var, telefonlarınızı şarj edebilirsiniz.

-Alanın biraz dışında temel hijyen ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz tuvaletimiz ve su tankerimiz var.

Burada çöp toplamaktan yemek hazırlamaya gündelik her iş dayanışmayla yapılıyor. Sizler de gittiğinizde gördüğünüz her işe el atabilir, neler yapabileceğinizi sorabilirsiniz.

Biz alanda neler yaşadık?

Biz direnişin 7-8-9. günlerinde alandaydık.

-7. Gün: Peşimizden Muharrem İnce alana giriş yapıp alandaki aktivistleri şov yapmakla suçladı, fizik öğretmeni olduğunu ve yaşça büyük olduğunu vurgulamayı da ihmal etmedi tabi. Alandan tepki gelince küser gibi olup geri döndü, o meşhur parmağını sallayıp alanı terk etti. Akşam Muğla Valiliğinin yayınladığı kesimin bittiğini bildiren ve alandaki provakatörlere karşı halkı uyaran metni okuduk. Avukatlar, kesimin ve müdahalelerin hukuka aykırı olduğunu, hukuki süreçlerin işleyişi hakkında bilgi verdiler.

-8.gün: Öğle saatlerinde panelin sesi kesim araçlarının sesiyle kesildi. Kesimi durdurmak için ağaçların yanına koştuğumuzda jandarma yolumuzu kesti. Müzakere sonucu iki aktivist ve bir basın mensubu alana girdiler. Kesimi yapan kişi aktivistlerin gelişiyle alandan kaçmaya başladı ve basın tarafından fotoğraflandı. Akşamüstü alana yürüyerek 10 dakika mesafede olan gözlemeciye gittik. İkizköylü gözlemeci amcamız duş almamıza izin verdi, istersek orada kalabileceğimizi ve çamaşırlarımızı yıkayabileceğimizi söyledi. Önce çok koktuk herhalde diye düşünsek de amcamızın “Sizler sesimiz olmak için onca yol gelmişsiniz, biz de size destek olalım” demesiyle hepimiz biraz duygulandık. Nöbete kalacak arkadaşlarımıza duyurulur.

-9.gün: Sabah 6 sularında ablukaya uyandık. Ablukayı protesto ederken alana kesim ekipleri girdiler. Kesilmiş ağaçları toplarken kalan fidanları da kestiklerini gördük. Haberin duyulması ve dışarıyla dayanışmamızı engellemek için jammerlarla iletişimimiz kesildi. Saatlerce ses çıkardık, jandarmanın önünde zincir oluşturduk. Ormanla halkın arasına set çekip, ormanı sermayaye açan abluka dağıldığında alanda dümdüz topraktan başka bir şey kalmamıştı.

Akbelende hukuksuz kesim işlemleri, jandarma müdahaleleri, gözaltılar devam ediyor, ses çıkarmamızın önüne geçilmeye çalışılınıyor. Tüm bunlar direnenlerin inancını ve iradesini kırmaya yetmiyor.

Hala termik santralin açılmasının önüne geçebiliriz!

İkizköylülerin dayanışmaya ihtiyaçları var. Cudi’de yanan ormanların, depremden etkilenen on bilenlerce insanın, ezilen halkların, işçilerin, kadınların, lubunyaların mücadelesiyle Akbelen’in mücadelesi ortaktır. Faşizme karşı yaşamın yanında olmak çıkın çıkın gelin dostlar. 

 


Etiketler: insan hakları, ekoloji
İstihdam