24/02/2011 | Yazar: Gülnaz DUMAN BİLGE

AKP yine, nedeni değil, sonucu

AKP yine, nedeni değil, sonucu yok etme yöntemi içinde. Her zamanki gibi. Kürt sorununu çözmek yerine, Kürdü yok etmek, çocukların taş atma nedenlerini yok etmek yerine çocuğu yok etmek, şiddeti ve tecavüzü yok etmek yerine hormonlara müdahale etmek. Keşke her şey, AKP’nin bize yutturmaya çalıştığı kadar kolay çözülebilecek olsaydı...

Daha ismi tv’lerde zikredilir edilmez, sözümona ibret kitapları diye lanse edilip, bir yandan da izleyici erkekte iştah kabartan ve tahrike yol açan “Nasıl Kötü Kadın Oldu, Dayak Onun Kaderi” gibi başlıklarla verilen reklamların yarattığı etkiyi yapmışçasına; toplumda hem bastırılmış cinsel güdülerle, hem de açığa vurulmak istenen şiddet eğilimiyle tartışılmaya başlandı.

Dertleri çocukları korumaktan ziyade, çaktırmadan şeriatı zihinlerimizde makulleştirip kodlamak ve bu kodlara alıştırmak olan bir yöntemle, ‘insanımsı’ edaya bürünmüş AKP’li kadın vekiller Alev Dedegil ve Aşkın Asan, TBMM Başkanlığı’na verdiği kanun teklifiyle; cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçu ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun birden fazla işlenmesi halinde, (yani, hâlâ ilklerini önlemek gibi bir çözümleri yok) suçluların, kimyasal hadım yöntemi ile, cinsel dürtülerinin azaltılması veya tamamen yok edilmesini öngördü.

Mahkemenin ön kapısından kelepçeli girerken, en az 10 yıl yatacak diye sandıklarımızın, arka kapıdan, eli cebinde ıslık çalarak çıktığı tecavüzcülerin cenneti Türkiye’de, vicdan’la adalet’in, öfke ile ceza’nın birbirine karıştırılmadığı bir kanun çıkaramamak, herhalde özellikle de AKP Hükümeti’nin patenti olarak kalacak. Doğrusu, bugüne kadar kendimce yazıp konuşup korumaya çalıştığım pedofili mağduru çocuklar meselesinde, bu kez de suçluya da haksızlık yapılmasın içerikli bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. İşte ne var ki, bu benim değil, aslında AKP’nin bizleri düşürdüğü ironinin ta kendisidir.

Kimyasal yolla şeriat


Onların, “Kimyasal yolla hadım” dediği ve bana da “siyasal yolla şeriat” olarak okunan önergenin ne olduğuna, ayrıntılarına girmek istemiyorum.

Ama, hukuk çerçevesinden çok, olsa olsa linç girişimleriyle toplumda tartışma salgısı yaratan bu yasa şimdiden birçok kadını saldırganlığa sürüklemeye başladı bile. Kimi kadın, tv’lerden “az bile, idam edilsin” diyor, kimisi de Emile Zola’nın Germinal romanındakine benzer, hukukun olmadığı Ortaçağ dönemindeki çaresiz kadınlarını talebini yineliyor: kısasa kısas...

Sorunu hormonlarda görmek


Aslında, 10-12 yaşlarındaki kız çocuklarının 60 yaşındaki adamlara karılık etmesi için satıldığı bir ülkede, tecavüzün hormonal durumdan kaynaklı normal bir davranış türü, karşı gelinemez bir durum olarak algılanıp çözümsüz kaldığı ülkede, ensestten doğan bebeklerin bu ülkesinde, bekâret kontrolünün kimi zaman hâlâ fiziken yapıldığı, ama genel olarak herkesin herkesi birbirinin kuması ya da kocasıymış gibi, toplumsal olarak kontrol ettiği bir ülkede, gerdek gecelerinin kutsandığı, kana olan hasletimizin bitmediği ve o bir damla kan için, kaç insanın kanını oluk oluk rahatça dökebildiğimiz bu ülkede, töre cinayetlerini ortadan kaldırıp toplumun belleğini onarmak yerine, kızlık zarlarının onarılıp kızlarımızın bedenleri üzerinde hâkimiyetimizin devam ettiği bu ülkede, sorunu yalnızca hormonlarda görmek, AKP’nin adaletini ortaya koymaktadır. Ve bu mantıkla AKP, her şeyi, her yasayı, her hak ve adaleti ve her suç ile mağduru yanlış arenada tartışmaya ve yanlış kanunlar çıkarmaya devam edecektir.

Hadım etmek tedaviymiş!


Bir kere ‘hadım’ kelimesi nasıl oluyor da ‘tedavi’ kelimesiyle yan yana kullanılıyor, bunu bile anlamak güç. Hasta denilen bir durumda cezanın uygulanamadığı gerçekliği söz konusuyken, bu yasayla tecavüz eden herkese ‘anormal’ deyip onları aklamak da neyin nesi, insan inanamıyor doğrusu. Bu yasayla amaç mağduru korumak mı, yoksa gerçekten tecavüz suçunu meşrulaştırmak mıdır, insan bilemiyor doğrusu. Ve işin elzem tarafı, “başımız ağrıdığında nasıl aspirin alıyorsak, bu da öyle bir şey” diyerek, aslında pedofili mağdurlarının konusunda ne kadar duyarsız olduklarının demagojiyle bize yutturulmasıdır, insan yutkunamıyor bile doğrusu.

Kaldı ki, daha mahkeme süreçlerinde bile suçlular doğru düzgün yargılanmıyorken, asıl hukuki süreçler henüz doğru düzgün uygulanmamışken, sanki sorunun çözümü tükenmişçesine, direk böyle bir taslağın hayata geçirilmeye çalışılması, soruna kafa yormak değil, sorunu başından savmaktan başka bir çaba olamaz. Hele hele de bu yasada yöntem, bir tedaviden ziyade, asıl olarak bastırma yöntemiyse.

Kimyasal bir toplum


Hayatları boyunca düzenli bir şekilde bu ilaçlar verilerek insanların sokağa bırakılamayacağı bir yana, bunu yapmak, ‘sosyal toplum’ değil, ‘kimyasal toplum’ yaratmaktan öte nedir? Böyle bir yasayla çözüm aradığını sanmak, aslında tükenmiş çaresizliğin ilanından başka nedir? Çocuklara, “sizin için yapabileceğim, olsa olsa bu” demekten başka nedir? İnsan bulamıyor doğrusu... Belki ve hem de şudur: Toplumdaki cinsiyet rollerinin tekrar tekrar üretilmesi... günü ve seçimleri kurtarmak...
...

Kendi politikalarını aklıyor


Kimyasal hadımla aslında AKP, cinsiyetçi politikalarına, son dönemlerde açığa çıkmaya başlayan gizli tecavüz vakalarına gerekçe yaratır gibi bir çabadadır. Bunu fiziksel bir hormonal salgıya bağlayıp, kendini ve politikalarını da bu ‘suç’tan sıyırıp, toplumsallaşmış suç olan ‘tecavüz’ ve ‘istismarı’ bireye indirgemekte, fiili suçluyla birlikte, kendi politikalarını da aklamaktadır. Yalnız bununla da kalmayıp, bireyin suç üzerindeki rolünü de görünmez kılıp, iradeden bağımsız, ‘doğal’ bir durummuş intibası yaratarak, aslında hem suçlunun kendi kendisini, hatta kurbanın bile suçluyu haklı görmesini sağlayacak bir bakış açısı yaratmaktadır.

AKP çocuk istismarı yapıyor


Seçim öncesi bu da bir oy telaşesiyle gündeme getirilmiş olması ise, çocukların
istismarının bir başka örneğidir. Bana göre, AKP'nin de bu konuda ceza alması gerekmektedir. Peki o zaman, istismar konusunda kimyasal hadım çözümünü öneren AKP’yi, kendisinin seçimlere istismar ettiği bu hassas konudaki suçu yüzünden psikolojik tedaviye mi almak gerekir, yoksa buna dair biz de yeni ve zihinsel bir hadım yöntemi mi keşfedelim, bilemiyorum doğrusu... Pedofili suçlularına hapislik cezası verilirken elleri titreyenlerin hükümeti bu ülkede, nedense sıra taş atan çocuğa gelince 45 yıl gibi gayet cüretkâr hapis cezası ile çocukları yargılamışlarken, insan mantıklarından bir şey anlamıyor doğrusu.

Yani bizde de bu süreç uzun bir süre tartışıladuracak ve yine olan çocuğa olacak. Bu arada seçimler gelip geçecek ve AKP’li kadınlar da bir şey yapıyormuş gibi çocukların üzerinden istismara gidecek.

Freudcu kesildi


AKP’nin son dönemlerde önerdiği-getirdiği uygulamalar bana ortaokul-lise dönemi ‘milli tarih’ kitabındaki Osmanlı’yı anımsatıyor. Osmanlı literatürü olmadan, AKP artık politika üretmiyor. Bu kez de AKP, bayağı da bir Freud’cu kesilerek karşımıza, hukuki arenada böyle bir Osmanlı Freud’u biçiminde çıkıyor.

Kimyasal hadım başka suçlara kapı aralıyor


Gelelim, tasarının aklımıza getireceği sorun ve sorulara:
AKP’nin önerisi, suçu önlemek yerine, daha organize ve ortada deliller bırakmadan, hatta mağdurun öldürülmesine yol açarak tecavüz vakalarında tavan yapan sonuçlara ulaştırmaktan başka bir sonuca vardırmaz bizi.

Tecavüzün ‘şiddet’ eylemiyle ilişkisini kurmadan normal insanların yalnızca hormonal bir saldırganlığı olarak ele almak, şiddet eğilimi de olan bu insanların, bu tür bir bastırma yönteminden sonra, bu kez de başka bir şiddet eylemiyle suç işleyeceklerini gözardı etmektir.

Uzmanlar, pedofili hastasında cinsel tercihden ziyade, kontrolsüzlük söz konusudur diyor. Ve ayrıca, patolojik tecavüzcülerin çoğunun cinsel açıdan aslında yetersiz olduğunu da ekliyorlar. Bu durumda bu uygulamanın ne kadar anlamsız olacağı da zaten ortada değil midir?

Tecavüz vakalarında erkeği bu denli saçma cezalarla yola getirebileceğini sanmaksa, erkeğin yüzyıllardır ne kadar örgütlü olduğunu ya bilmemektir ya da niyet bunu gerektirmektedir.

Mantıksa, kadına jenital sünneti yapıp, kadının cinsel organının suçlu gören mantıkla aynıdır. İkisinde de hadım uygulanmaktadır. Zaten bugünlere, tecavüzü yalnızca cinsel organa bağlayan anlayışların ürünü olarak geldiğimizi saklamaktır. Her şey bir yana, ayrıca cinsel istismarın tek bir yöntemi de yoktur: Bizim tartıştığımız biçimiyle birçok cinsel istismar yöntemi mevcuttur. Bununla birlikte, tecavüzün, şişe, cop, bıçak vb. farklı aletlerle yapıldığı, tasarıda neden atlanmıştır. Yani sorun, hormonal durumdan ziyade, şiddet eğilimi içinde tartışılmadıkça, çözülemezdir. Bu tür tecavüz durumlarında nasıl bir çözüm bulacaklar, bunların yeni bir dâhiyane yasasını merak bile etmiyorum doğrusu.

Kimyasal hadım, bireyin temel hakkı olan üreme hakkı ve ilaç tedavisini reddetme hakkının ihlali anlamına da gelmektedir. Yani, hukuksal, başka bir suçu bu kez devlet işleyecektir. Suçlu da olsa kimseye fiziki müdahale yapılamayacağı uluslararası hukuk normlarında yeterince anlaşılmamış gibidir. Söz konusu, çocuk tecavüzü olsa bile.

Hem mağduru hem de suçluyu toplumsal olarak daha baştan gözden çıkardıklarının resmi olan bu tasarıda, kaldı ki; içerik olarak şeriat kurallarını anımsatan bu ceza, tecavüze karşı ağır ceza yöntemi olarak düşünülen bu yöntem bence değil ağır ceza, ödül gibi olacaktır.

Toplum kısasa kısası kaldırmaz


Cinsel taciz ve tecavüz yalnızca kız çocuklarına değil, erkek çocuklarına da uygulanmaktadır. Suçu işlemiş kişiye kadınlık hormonu vermek bu noktada ne kadar mantıklı ve çözümcü olacaktır?! Yine, erkek şiddetinin kadınlara bulaşmış yanıyla, bu suçlara ortak olan kadınlara ne yapacaklar?

Kimyasal müdahale için kişinin ya da suçlunun kendi rızasının alınması da gerekecektir. Kaldı ki, Türkiye gibi cinsel eğitimi olmayan ve ‘erkekliği’ öne çıkarılmış bir toplumda, kaç kişi ya da suçlu bu yöntemi kabul edecektir? Sanırım, erkekliğinden! ya da erkeklik hormonundan olmaktansa, yıllarca cezaevinde yatmayı göze alır bu millet. Ama yine de, kısas, bir ceza yöntemi olamaz.

Tasarıda net olmayan bölümler de var: Kimyasal hadım edildikten sonra suçlular iğneleri yapılıp hemen serbest bırakılacaklar mı, yoksa cezalarını yattıktan sonra mı salınacak? Ve bugüne kadar, hangi durumlarda bu suçlular ‘koşullu’ salıveriliyordu?

Evlilik içi tecavüzler


Tecavüz çocukta ağır tahribat bırakır ama aslında yetişkinde de bu sonucu yaratır. Üstelik, bu toplumda kaç masum erkek var ki?! Her gün, bir dünya kadın kocaları tarafından izin belgeli evlilik cüzdanlarıyla tecavüze uğruyorken, biz bu yöntemle bu erkeklere cezasını vermeye kalkıp, sorunu çözeceğimizi sanamayız. Tasarı, toplumun tümünü kapsayacak nihai hedeflere ulaşmakta bir araç bile olamayacaktır.

Şeriat kurallarından yine de biraz daha hafif olan enjeksiyonlarla ‘geriye dönüş’ mümkünse, suçun tekrarı da mümkün olacaktır ve demek ki bu, bir çözüm de olmayacaktır. Eğer bu suçu hormonal bir nedene bağlarsanız, enjeksiyonu çektiğinizde, suçlu yine saldırganlaşacaktır ve hiçbir şeyin denetiminin doğru düzgün yapılmadığı bu ülkede, bunun denetimi de pek de iyi işlemeyecektir. O insanlar için müdahale olsa bile, her gün taciz ve tecavüzde pedofiliye yeni yeni suçlular katılıyorken, çocuklara ilk taciz ve müdahale asla engellenmiş olmayacaktır.

Uygulanacak olan ilacın kişi üzerinde yarattığı kanıtlanmış negatif sağlık sorunlarını bir yana bırakıyorum. Ama şunun altı çizilmelidir ki; başlangıçta uygulamayı kabul etmiş olsa bile, Türkiye gibi erkeklik övgüleriyle büyümüş bir erkeği, ileride intihara sürükleyen sonuca götürebilir bir uygulamadır. Bu da bir bakıma, o kişiye verilmiş idam cezasıyla aynı anlama gelir.

Daha, doğru-düzgün tecavüz ve cinsel saldırılara karşı müeyyide uygulamamış olan Türkiye’de, neden bu kadar hızlı bir şekilde kimyasal hadım ‘çözümü’ne gidiliyor, bunu da anlamış değilim doğrusu.

Ama sizin anlayacağınız, AKP yine, nedeni değil, sonucu yok etme yöntemi içinde. Her zamanki gibi. Kürt sorununu çözmek yerine, Kürdü yok etmek, çocukların taş atma nedenlerini yok etmek yerine çocuğu yok etmek, şiddeti ve tecavüzü yok etmek yerine hormonlara müdahale etmek. Keşke her şey, AKP’nin bize yutturmaya çalıştığı kadar kolay çözülebilecek olsaydı...

Hükümet, her suçtan kendini sıyırıyor. Üstelik bu tür yasalarla, sorunu çözmeyip, daha da katmerleştiriyor... AKP bu “kimyasal” yöntemle sorunları halletmeye! ne çok alıştı. İnsan sormadan edemiyor: Hırsızlık yapmışsa elleri mi kesilecek, kolları mı uyuşturulacak. ‘Düşünce suçlusu’ysa, beynine uyuşturucu mu yapılacak?

Teklif, erkekliği yeniden kutsamadır


Aslında, biraz ince düşünürseniz, “kimyasal ve kısmen bile olsa” hadım fikrinde “erkekliğini alırız” tehdidi ile tekrardan erkekliğin kutsanması da yatmaktadır.

Gözden gizlenen şu ki, bu suçlular toplumun içindeki münferit sayıdaki birkaç tecavüz suçlusu değil, ‘tecavüz toplumu’nun yalnızca gördüğümüz, ulaşabildiğimiz birkaç örneğidir.

Eğer bu, ‘insani’ ve ‘hukuki’ bir şeyse, hiç erkekler arasında elemeye gitmeye gerek yok. Bu mantığa göre, yarın kimin kime tecavüz edeceği belli olmayan bu toplumda, şimdiden herkese uygulansın ve AKP, daha suç gerçekleşmeden ‘korusun’ çocuklarımızı bu saldırılardan.

Sadece tecavüzü değil, aşkı ve evliliği de cinselliğe bağlayan anlayışlarla da şimdi günlük hukukumuzu, kültürümüzü, bakış açılarımızı belirleyen, yönlendirmek isteyen bu hükümetlerle de sözüm ona medeni toplum olacağız ve sözüm ona çocuklarımızı koruyacağız.

Daha üstünden çok geçmedi: Siirt'te 100’den fazla kişi 2 kıza tecavüz etti. Haydi bakalım Alev Dedegil, istersen bu davadan başla, nasıl çözeceksen artık!


Etiketler: yaşam, siyaset
2024