24/04/2020 | Yazar: Umut Güner
O fotoğrafların hepsinin arkasında binlerce hikâye var, engellenmişlikler, üzüntüler, kıskançlıklar var.
“Bugün yetişkin olan LGBTİ+'ların çocukluklarını, eşitsizlik, ayrımcılık ve yalnızlığa karşı olan dirençlerini hatırlayarak LGBTİ+ çocukların gününü kutluyoruz! Her çocuk biricik ve özeldir, haklar ise hepsinindir.”
Dün kızılca kıyamet yukarıda SPOD’un 280 karakterle anlatabildiği bir meseleden koptu sosyal medyada. Malum yasaklar gelince herkesi, hepimizi bir bastı sanırım. Evde enerjisini atamayanlar sosyal medyada homofobilerini, transfobilerini bifobilerini sınırsızca kusuyorlar.
Yukarıdaki paylaşım bana kendi çocukluğumu hatırlatıyor. Korkularımı, kaygılarımı, sanrılarımı hatırlatıyor. Eşit olmadığın en naif tabirle “bir tuhaflık” içinde olduğumu fark ettiğim zamanları hatırlatıyor. Heteroseksizm atmosferinde her daim tökezlediğim, herkesin çelme takma yarışına girdiği, hatta onlar girmeden önce benim kendi kendime çelme taktığım anları hatırlatıyor. Sonrasında bunlarla baş etmeyi kendi kendime öğrenmek zorunda kaldığım anları…
Bu anları fotoğraflarla anlatmak istiyorum.
İlk fotoğraf, ben etek giyiyorum. Sünnet olduktan sonra etek giymeyi sevmişim. Beni ara sıra mutlu eden bir ailem var. Bu fotoğrafa ilişkin anım ise yıllar sonra gerçekleşiyor. Kaos GL’nin erkeklik sayısına yazdığım yazıda bu fotoğrafın kullanılmasını istiyorum. Derginin o dönemki editörü etek giyenin ben olmayacağımı düşünerek fotoğrafı kesiyor ve abimi basıyor dergiye. Heteronormativite kendi örgütünüzde çocukluğunuza bile dönebiliyor. Buradan hem sevgili abime hem de o dönem derginin keditörlüğünü yapan Sevgili Uğur’a selam olsun!
İkinci fotoğraf, abim ya da benim doğum günüm. Ben 1 numaralı lubunya oturuşu ile oturuyorum. Uzun yıllar bu fotoğraftan utandım. Ben kendimi yarı kaçak göçek kabul edip, saklanmaya çalışırken, saklandığımı, gizlendiğimi zannederken bu fotoğraf bana sen “lubunyasın” diyordu. O yüzden sevemedim bir türlü. Yıllar sonra Arkadaş Z. Özger’in Zeki Müren’i seviniz mısrasındaki gibi sevdim. Ha muhtemelen doğum günü için babamın öğrencilerinden bir abi gelmişti ve ben bu lubun pozumu o abiye veriyordum.
Üçüncü fotoğraf ise öğretmen kampından. Annem ve öğretmen arkadaşları ile kız kıza eğleniyoruz. O öğretmen arkadaşlarının benim yaşlarımda benden büyük oğulları var. Ama ben onlarla oynamak istemiyorum. Ha ben oynasam onlar da benimle oynamak isterler mi hiç bilmiyorum. Hiç denemedim çünkü. Annemin zoruyla abimin oynadığı futbol maçlarına bir iki kere dâhil oldum. Sadece o kadar…
Sonraki fotoğraf ortaokul mezuniyetinden hep beraber pikniğe gidiyoruz. Ben hastalanmışım (gerçekten hastalandım mı yoksa o piknik organizasyonundan kaçmak için hasta numarası mı yaptım bilemiyorum). O yüzden piknik organizasyonuna dâhil olamamışım, orta sondaki en iyi arkadaşlarım beni dâhil etmişler. Hepsi kız. Kendimi onların yanında rahat hissediyorum.
40’ı devireli birkaç sene oldu. Bazen düşünüyorum, bir fırsatım olsa hayatımın hangi evresine döner ve neleri düzeltirdim, keşke şunları yapsaydım dediğim şeyleri nasıl yapardım diye… Ve çocukluk dönemine dönmek istemiyorum. En iyisi lise sondan yeniden başlamak diyorum. Çünkü üniversiteye hazırlık süreci ve sonrası keşkeleri düzeltilebilir ve başedilebilir geliyor. 40 yaşındayken bile çocukluk sancılarımla uğraşmak zor geliyor.
Ve dün onlarca insan çocukluk fotoğraflarını paylaştılar. O fotoğrafların hepsinin arkasında binlerce hikâye var, engellenmişlikler, üzüntüler, kıskançlıklar var. Ve insanlar bugünün ibnelerinin küçükken dalga geçtikleri, top tekerlek diye aşağıladıkları çocuklar olduğu gerçeği ile yüzleşmek istemiyorlar. Ve hem bugünümüze hem geçmişimize dil çıkartıyorlar!
Umarım bize oldukları kadar kendilerine acımasız değildirler. Kendini sevmeyen, hiç kimseyi sevemez. Bizim kendimizi sevmemizden korkuyorlar. Ben de onların kendilerini sevememe hallerinden korkuyorum…
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: yaşam