02/11/2010 | Yazar: Emre Korlu

Annem beni hiç sevmedi. Gerçi ben de onu sevemedim. Soğuk'tu, Kasım'dı üşüyordum. Odamı mesken tuttuğumu söyleyen dudak ucu kelimelerini de alıp gitti hayatımdan.

Annem beni hiç sevmedi. Gerçi ben de onu sevemedim. Soğuk'tu, Kasım'dı üşüyordum. Odamı mesken tuttuğumu söyleyen dudak ucu kelimelerini de alıp gitti hayatımdan. Beni kabullenemeyen kalbine, yalan söyleterek, pembeye çalan montunu giyinip üzerine, gitti. Soğuk'tu, Kasım'dı üşüyordum..
 
Tarihini hatırlamak istemediğim bir gidiş'ti onunkisi. Benden ona kalan doğum raporunu çantasının iç cebine saklayarak, doğum tarihimi de alıp hayatımdan gitti. Saçlarım hiçbir zaman onun istediği hizada olmadı,dedikodu kod adlı kadın günlerinde ve her haftaiçi mutlaka belirli bir gün kurulan mahalle pazarlarında çiçek motifleriyle süslenmiş o elbiseleri giymediğim için gitmeyi tercih etti. Kız isimlerinden birini doğduğum an üzerime yapıştıran annem, erkek ismini kullanmama içerleyerek ve utanarak benden utanmadan çekip gitti.
 
Aslında daha fazlası vardı bizim hayatımızda. Ahbaplarla bir kaç ayda bir yapılmak üzere sözleşilen uzun soluklu akşam yemeklerinde ailesi tarafından o misafirliklere davet edilmeyen, edilse bile görmezden gelinip konuşmasına izin verilmeyen bir hiçtim. Okumam için gönderildiğim okullar eve ders bitiminde dönemeyeceğim kadar uzak şehirlerden seçilirdi.Annem iki ayrı ajanda'da tuttuğu telefon numaralarının arasına benimkisini sığdıramazdı. Onun beni sevmediğini bildiğim halde hafta sonları aldığım otobüs biletlerini bir hafta saklar ama iş seyahatlerine denk düştüğü haberini yola çıkmadan önce büyük annemden alırdım.
 
Büyük annem; aciz bir kadın’dı. Çocuklarının olmazsa oluru idi. Altmışını iki yıl önce bitiren ve yalnızlığa kendini alıştırmış kimine göre koca kadın, kimine göre bir hanımefendi'ydi. Onun en çok beni sevmesini severdim. Bu sevgisiz büyümemden kaynaklanırdı. Annem ile bir gün içinde sadece bir kez karşılıklı yaptığımız diyaloglarda orasının bana iyi geleceğini söylediğim tek yer Çengelköy idi. Çünkü; orada büyük annem yaşardı ve hiç kimseye yük olmazdı.
 
Balkonunda kütür kütür salatalıklar yediğim, hissettiğim gibi olduğum, dedemin pijamalarını üzerime yakıştırdığım o ev dışında, sıradan bir ömür içerisinde, uzun soluklu nefesler alıp-veremedim.
 
Çünkü; annem beni hiç sevmedi. Gitmeye karar verdiğini yatılı okulun betondan bozma koridorunda öğrendim. Konuşmayı ertelediğimiz her şey dışında o bu kararını ertelemeyeceğini söylemişti. 1978 yılı'nın bir gece yarısı, psikoloji dersinden beklemediğim kadar iyi not aldığım sınav haftalarından birinde, annem kesin kararını yüzüme vururcasına haykırmıştı. O gün doğmuş olmamayı dilemiştim. Havasına, okul merdivenlerine yeni alışmaya başladığım o şehirde, yapayalnız kalmıştım.
 
Penisi olmayan bir erkek çocuğu; yüreği olmayan annesini sevmediğini, o yılın, o gecesi betondan bozma koridorda anlamıştı. Soğuk'tu, Kasım'dı üşüyordu.


Etiketler: yaşam
İstihdam