12/04/2011 | Yazar: Samet Atasoy

Bugüne kadar, tam anlamıyla kadınların veya erkeklerin sosyal doğasına yönelik, geçerli ve tam anlamıyla kapsamlı bir bilimsel teori oluşturulmamıştır.

Bugüne kadar, tam anlamıyla kadınların veya erkeklerin sosyal doğasına yönelik, geçerli ve tam anlamıyla kapsamlı bir bilimsel teori oluşturulmamıştır. İnsanlığın büyük çoğunluğunun geldiği noktayı göz önünde bulundurduğumuzda, çeşitlilik öyle bir noktaya gelmiştir ki, kadınları ve erkekleri gruplayarak onların mutlu olmak için ihtiyaç duydukları şartları öngörmek mümkün değildir. Hiçbir durumda, erkekler kadınların hayatlarıyla ilgili kararlarında daha bilinçli olamayacakları gibi, bu konuda yaptırımları da olamaz.
 
Kadın iyi anne olmak zorunda değildir! Kadın kendisini çocukları için feda etmekle yükümlü değildir.

 Ev ortamlarındaki konumları gereği kendi fiziksel ihtiyaçlarına yönelik asgari sorumluluğa sahip olan erkekler, çocuk büyütmek konusunda da tüm hamallığı kadınlara yıkmayı sürdüyor. Doğal ve sevimli bir beceriksizlik erkeğinki. Mizacına uymuyor sevmek, bakmak. Erkeğin fedakarlıkları çok daha büyük tabii ki bu durumda. Erkeğin bebeğin bezini bir kere değiştirmesi, kadının 100 kere değiştirmesi yerine geçer. Bu iğrenç haksızlığın doğal bir şey olarak görülmesi kadınların ses bulamamasından kaynaklanıyor ve bunun değişmemesi için erkekler de kadınlar da ellerinden geleni yapıyor gibi görünüyorlar.
 
Eski filmlerde özdeşleşip üzülmemiz gereken karakterlerden birisi, fukara olduğu için acı çeken baba karakteridir. Çocuklarına gofret alamadığından dolayı yetersiz bir baba olduğuna ağlayan bir adam. Ya da oğluna bisiklet alamayan babanın içten ve samimi dramı. Bugün dahi birçok film ve hikaye ne kadar güncel olursa olsun, kadının tüm zamanını ve hayatını kayıtsız şartsız çocuklarına verdiğini gösterir veya vermediği takdirde trajedi kaçınılmazdır. Baba’nın doğum günlerini kaçırması belki onu sorumsuz bir baba yapar, ama ona değişmesi için şans verebiliriz, geri dönebilir, kendisini kurtarabilir, çünkü erkeğin varlığına öylesine muhtacızdır ki, birazcığı bile yeterlidir. Öte yandan, kadının gerekliliğinin görmezden gelindiği yetmezmiş gibi yaptıkları takdir de edilmez.
 
İstediğini yapmak isteyen kadın ne kadar kötü birisidir halbuki, bu kadın durdurulmalı!!! Ne pahasına olursa olsun bağımsızlığı elinden alınmalı. Erkeklere güvenmedikleri kılıfıyla genç yaşlarda özgürlükleri kadınların ellerinden alınıyor. Sokaklar erkeklerin zaten, erkekler hüküm sürecek sokakta saat geç olunca. Yani hayatlarının başında erkeklere karşı pes etmek öğretiliyor kız çocuklarına.  

Çocuklarını istemeyen bir kadını görmek çok korkutuyor insanları, çok zor öyle kötü, fena bir anneyi sindirmek. Bu çok ilginç, çünkü erkeklerin tümü, anneleri var olduğu takdirde neredeyse kendi çocuklarına bakmaktan muaf tutuluyor. Baba olmak bu kadar kurtarılabilecek bir şey iken, hiçbir suçluluğu, cezası yokken, zorunlu annelik neden görmezden geliniyor? 
 
Bir çocuğun annesiz büyümesinin çok zor olduğu düşüncesi, ancak erkeklerin yetersizliğinin kanıtıdır, halbuki erkeklerin çocuk yetiştirmek konusunda annelerden daha başarısız olduğuna dair net bir kanıt var ise bunun büyük bir sorun olarak görülmesi gerekir. Bir baba, bir bebeğin doğumu için kaçınılmaz bir unsur iken, sonuçta oluşan çocuğa bakmakla sorumlu tutulmuyor. Bir erkeğin çocuğuna bakamayacak olmasını doğal bir nitelik olarak kabul etmemeliyiz.
 
Değişik yaşamlar da mümkün ve şu anda da yaşanılıyorlar. Böyle yaşamları göremiyor olmamızın sebebi, bu yaşamların yasaklanmaları. Ne yazık ki yaşamlarımız gördüğümüz hikayelerden ibaret.


Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam