22/11/2008 | Yazar: Cihan Dağ

Türkiye'nin önde gelen edebiyat ve kültür sitelerinden biri olan "antoloji.com" tartışma panosunda haftalardır ısrarla "Erkek dediğin nasıl olur?

Türkiye'nin önde gelen edebiyat ve kültür sitelerinden biri olan "antoloji.com" tartışma panosunda haftalardır ısrarla "Erkek dediğin nasıl olur? Hangi özellikleri taşır?" konusuna yer veriyor. Bir "edebiyat ve kültür" sitesinin böyle bir tartışmaya sayfasında yer vermesi ne kadar ironik. Bir ‘kültür’ sitesinden ‘erkek dediğin nasıl olur?’ yorumlarını Trabzon muhabirimiz Hewal Azad yorumluyor.

Kapitalist düzenin insanlara dayattığı insan modelinin tanımı gün geçtikçe daralıyor. Yüzlerimizdeki mimikler alınıp yerine, zararsız(?) olanları konuluyor. Zihnimizde açtıkları yarayla oynayıp fikirlerimizi sinsice değiştiriyorlar. Kadın, erkek, aile, aşk vs. nasıl olur hep onlar karar veriyorlar. Biyolojik robotların hayalini kuran bilim adamları boşuna uğraşıyor. Politikacılar onlardan önce davranıp milyonlarca biyolojik robot üretti zaten. Sıra geldi bu konuya dikkatimi çeken olaya.

Türkiye'nin önde gelen edebiyat ve kültür sitelerinden biri olan "antoloji.com" tartışma panosunda haftalardır ısrarla "Erkek dediğin nasıl olur? Hangi özellikleri taşır?" konusuna yer veriyor. Bir "edebiyat ve kültür" sitesinin böyle bir tartışmaya sayfasında yer vermesi ne kadar ironik.

İşin acı boyutu ise bu tartışmada yer alan sözler. Kültürsüzlüğümüzün üstüne bir de düzen dayatması eklenince ortaya nasıl fikirlerin çıkacağını düşünmek hiçte zor değil. İşte cevaplar:

-Erkek evin çınarı olsun, kadın çınara yuvalanan kuş olsun. Yok öyle erkek ve kadın eşit lafları. Hikâye bunlar. Erkek dediğin çalışır getirir çekip çevirir yaşamı... Güçlü bi duruşu olsun. Gerekirse hötlesin. Prensipleri olsun. Kıskanç olsun. Kısacası doğası gereği yaşasın.

Böyle bir zihniyetin varlığı canımı sıkıyor. Öncelikle erkek-kadın arasındaki ilişki hakkında tarihi süreci gözlemlemeyen kimsenin yorum yapması çok sakıncalı. Rollerin dönemlere göre değiştiğini unutmamak gerekir. Erkek ve kadın arasındaki tek fark biyolojik farklılıktır. Bu farkı derinleştirip, günümüz sorunlarını yaratan biziz. Aile olgusunu iyi kavrarsak bu konuda biraz daha aydınlanırız. Geçmişte babanın çocuk üzerinde bir hakkı yoktu ve çocuğa anne bakardı. Erkeğin sadece üreme döneminde katkısı olurdu. Yani her dönem erkeğin borusu ötmemiştir.

-Gay özelliği taşımayan herkes erkektir.

Şahıs son sözü söylemiş!. Başka söze gerek var mı?

-İki kulağına halka küpeler takıp, saçını uzatıp boyatan erkekler ilginç bir görüntüde oluyor:) bir de etek giyse...

-Dış Görünümü: Kısa saçlı, küpesiz, kolyesiz... Kısaca bayan gibi takı takmamalı.

Erkeklik-kadınlık diye bunu etiketlemek yanlış en başta. İşi insanlık boyutunda ele almak lazım (ne yazık ki öyle alınmamış). Bir erkeğin kulağındaki küpe, saçında ki boya ve muhtemeldir ki üzerindeki etek ona insanlığından ne kaybettirebilir. Örneğin "Hüseyin Üzmez"... (Soyadına aldanmayın çok kişiyi üzdü.) Kulağında küpe, saçında boya ve üzerinde etek yoktu. Ama insanlığa sığmayan emelleri çoğumuzun kanını dondurdu.

-Feminen tavırları olmazsa al sana erkek gibi erkek.. Yok eğer olursa, kadın gibi erkek derler ki bu da ayrı bir forum konusu.

Sağlıklı bir şekilde tartışacağımızı bilsem hiç çekinmeden, foruma bu konuyu açarım. Ama köşeye sıkışan zihniyetinizin tek yapabildiği şey kabullenmek değil, küfretmek oluyor.

-Şimdi insan ya erkektir ya kadın (ara formlar biyoloji'nin konusu değil)

Evet, insan ikiye ayrılır. Ama kadın ve erkek diye değil. İnsan olmanın yükümlülüklerini yerine getiren ve getirmeyen olarak ikiye ayrılır. Eşcinsellikten konu açılmış, görüldüğü gibi. Eşcinselliğin biyolojinin konusu dâhilinde olmadığını düşünen akıl, bu güne kadar eşcinselliğin biyolojik istatistiği diye bir şey duymamış mı acaba. Eşcinsel olmak biyolojik istatistikten ibaret değil elbette. Tüm kuralları yıkıp, insana cinsiyet gözetmeden âşık olabilecek yürekle ilgilidir eşcinsellik. Hani şu homofobik söylemi diline dolamış insanlarda olmayan yürek.

-Erkekler adam olsaydı bayanlar böyle başıboş, ahlaksız, vurdumduymaz olmazdı.

Kadının kişiliğini, ahlakını, yaşam tarzını erkeğe göre yorumlamak ne büyük bir cehalet. Bu erkek egemenliğinin yarattığı en tehlikeli fikirlerden biridir. Bu söylemle kadınlar tamamen erkeğin kontrolü altında olması gerekken, aksi taktirde başıboş ve ahlaksız olacağı öne sürülen insanlar olarak gösterilmişlerdir.

-Maço olmalı… Ama karısını asla maçoluktan dövmemeli, ders vermek için, eğitim amaçlı dövmeli.

Bunun sadece espri yapmak için yazıldığını düşünebilirsiniz. Ama şahıs devam eden cümlelerinde bunu öyle inanarak savunuyor ki şaka diye yorumlamak imkânsızlaşıyor.

İşte toplum temelden böyle şekillendiriliyor. Farklılıkları törpüleme ve tek tip insan yaratma projesi gün geçtikçe büyüyor. Kadının sesinin duyurabildiği ve erkeğin egemenlik koşulundan vazgeçtiği bir dünyanın kapitalist düzeni nasıl sarsacağı ortada. Ölçüsü alınıp, dikişten geçirilmiş olan yaşam tarzı gün geçtikçe daha da mı benimseniyor, yoksa artık pas tutmuş bu roller değişiyor mu karar vermek zor. Ama acilen bu cehaletin önüne geçilmeli. Görünürlüğümüz arttırmadığımız sürece önyargılar devam edecektir. Bize dikilen bu kaftanları çıkarıp yakmadığımız sürece, burjuvanın ekmeğine yağ süren cahillerin yaftalamalarına daha çok kurban gideriz.

Etiketler: yaşam
İstihdam