28/10/2010 | Yazar: KAOS GL

Bir erkek yargıcı makyajı, giysileri ve ilişkileri i&cc

Bir erkek yargıcı makyajı, giysileri ve ilişkileri için meslekten ihraç edemezsiniz.
Heteroseksüelse zaten çok fazla giysi seçeneği yoktur. En azından kendisi öyle düşünüyordur. Mor tişört altına şort ve sandaletlerle dolaşmak bu memlekette heteroseksüel erkeklerin aklına pek sık gelebilecek bir giyim tarzı değildir ne yazık ki!..
Üstelik homofobinin, transfobinin böylesine yaygın, yerleşik olduğu bir kültürde heteroseksüel bir erkeğin kabusu olabilir hani... Eşcinsel ise daha da vahimdir hali. En erkek halleri ile dolaşmak zorundadır. Heteroseksüel bir ülkede, cinsel yönelimi farklı var olabilmek zaten mümkün değildir. Bu ülkede Kürt yoktu ya… Eşcinsel, transseksüel veya travesti de yoktur!
‘Sapık’ bazı kişiler varsa da, onlar da yargıç, savcı, doktor, mühendis, eczacı falan olamaz zaten. Olsa olsa seks işçisi olur. İzin vermeyiz öyle aramıza sızmalarına. Sapkınlıklarını bize bulaştırmalarına...
Bir kadın yargıç giysileri, makyajı için meslekten ihraç edilebiliyorsa, o sistemde ciddi bir sorun var demektir. Hele ki o kadın, kendisini aklamak adına bekaret muayenesi yaptırmak zorunda kaldığını söylüyorsa, o utancı taşımanın çok ağır olduğunu haykırıyorsa, bu utancın ona değil, aslolarak bize ait olduğunu söylemek zorundayım. Bu topraklarda yaşayan herkes o kadın yargıçtan özür dilemek zorundadır. 
Eşcinselliğini gizlemek zorunda bırakılan veya cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği nedeniyle kendilerine çalışabilecekleri, yaşamlarını sürdürebilecekleri tek alan olarak seks işçiliğini seçmek zorunda kalanlardan. Ancak meyhanede tahammül gösterebildiğimiz Çingenelerden, ve daha nicelerinden...

Bu listeyi haftalarca uzatabilirim. 
Daha da üzücü olanı, kafama takılan şu bekâret muayenesidir. Yıllar önce sildik biz bu kavramı yazılı metinlerden. 
Ne değişti? 

Zihinlerimizin o örümcek ağları ile örtülmüş kıvrımlarından silemedikten sonra yazılı metinde olmamış, ne fark eder! Bir kadın yargıcın, en çok da bir “kadın”ın kendini aklamanın tek çaresi olarak bekâretini görmesinden daha acı, utanç verici bir durum olamaz. Onu böyle düşünmeye iten ayrımcı, sınırlayıcı, kadınlığını örtbas etmeye çalışan anlayışın, kamusal alanda nasıl bir kadın modeli görmek istediğini biliyoruz. Kemalist Türkiye’nin modern kadın halleri... Hemen diz altında biten etek, edeplice(!) düğmelenmiş bir bluz ve ceket. Etekli bir takım elbise, kadının o doğal hatlarını ve biyolojik cinsiyeti örterken, toplumsal cinsiyet rolleri de elbet değişecek. 

Son günlerde üniversitelerde çatışma nedeni olan başörtüsü de bu yargıcın durumundan pek farklı değil aslında. Kendisini solda tanımlayan bazı insanların talihsiz biçimde kısıtlayıcı, yok sayan ve elitist yaklaşımları öğrenciler arasında da kaçınılmaz olarak yansımasını buldu. Üniversitenin içinde kolluğun bulunmasına çok haklı olarak karşı çıkan, ama yanına biraz da başörtüsü sosu katan ve böylece çifte standartla kendilerini sınırlamayan ama ötekileri sınırlayacak bir anlayışa onay veren gençlerimiz de bu örneklerin izinden ilerliyor kuşkusuz. Kadın yargıç için ne düşünürlerdi acaba, merak ediyorum...
Daha önce de söylemiştim, yaşamak politik bir eylemdir. Yaşam biçiminiz, giyiminiz, davranışlarınız ve yaşama dair tüm o ayrıntılar sizi ve dolayısıyla politik duruşunuzu tanımlar. Ya özgürlükten yana, ya da karşısındasınızdır. Arafta kalmak en zorudur. (BS)

Etiketler: insan hakları
nefret