04/04/2024 | Yazar: Kaos GL

Kimlik ve yönelim fark etmeksizin, aynı evrende yaşayan insanlar olarak hepimiz biriciğiz. Eğer herkes aynı olsaydı bu hayattaki rolümüz ne olurdu? Sen kendin ol ve beni de bana bırak.

Arapça konuşan mülteci LGBTİ+’lar, Sait Faik Abasıyanık’ın öyküsünü devam ettirdi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Mülteci Hakları Programı, 8 Aralık 2023’te Mersin’de Arapça konuşan mülteci LGBTİ+lar ile Hikaye Anlatıcılığı atölyesi düzenledi. Yürütücülüğünü öykücü, yazar Pelin Buzluk’un üstlendiği atölyede, öykücü Sait Faik Abasıyanık’ın “Yılan Uykusu” adlı öyküsünden bir kesit kendileri ile paylaşılan mülteci LGBTİ+’lar öykünün devamını Arapça dilinde yazdı.

Türkçeye tercüme edilmesi zaman alan öyküleri Kaos GL Mülteci Hakları Programı sizlerle paylaşıyor.

Aabsi

İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayaklan. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.

İşte gözlerinde yaş, işte gülüyor. İşte ekmeği ısırıyor. Bak patates salatasını attı ağzına. İşte çatalında uskumru. İşte şarap bardağı dudağında. İnsanoğlu, tıpkı senin gibi apayrı. Üstelik seviyorsun da onu. Dudağının kıvrımını seviyorsun. Saçının karasını seviyorsun. Kaşının bükülüşünü, alnının genç kırışığını.

İnsanoğlu! Doğduğumda ailem çok mutlu oldu, özellikle cinsiyetim erkek olduğu için. Ancak büyüdüğümde ve ergenlik yaşlarıma geldiğimde eşcinsel olduğumu fark ettim ve bu beni şoke etti. O anda anladım ki “farklı biriydim”, “normal” değildim. Hem psikolojik hem de manevi açıdan çok zorlandım. Araştırdıkça, doğuştan böyle olduğumu ve bu seçimle ilgili bir karar vermediğimi fark ettim. Biraz rahatladım ancak kendimi baskı altında hissettim ve büyük bir sınav verdiğimi anladım. Kendimi değiştirmek için ne yapacağımı bilemedim. Fakat anladım ki bu değiştirilecek bir şey değil. Cinsel kimliğimi kabul ettim. herhangi bir heteroseksüel gibi ben de bütün insani özelliklere sahibim. Ancak hayatım çok zor. Umutsuzluğa kapılmama rağmen yine de umudumu kaybetmedim. Hayatı seviyorum, kendimi geliştirmek için çaba gösteriyorum. Uzatmak istemiyorum, metni şu cümleyle bitirmek istiyorum: ''Ben o İnsanoğluyum''.

İşinde gücünde. Duyguları var. Yardım etmeyi, başkalarına öncelik vermeyi tercih eder. Mahremiyetini korur. Ancak toplum ve ailesi tarafından reddedilir. Çok zorlu koşullar altında çaba gösterir ve en yakınlarından bile sürekli olarak aşağılanmaya maruz kalır. Maddi ve manevi yaşamdan mahrum bırakılır, hatta sivil hakları bile gasp edilir. Sırf kendini diğerlerinden farklı hissettiği ölümle tehdit edilir.

Ben, dostum, hakkında konuştuğum kişi, ben de senin gibiyim. Gizledim birçok şeyi ve hala gizliyorum. Suskunluktan hasta oldum. Hayal kırıklığına uğrattılar gençliğimin baharında. Ailemin içinde bulunduğu siyaset, ün, şöhret hayatı ailemi ve beni sular altında boğdu. Zenginlik, burjuvazi gerçekten zarar verdi. Dostum, ben de senin gibi hissediyorum ama LGBTİ+ olarak hislerim beni sınırlayanlardan farklı. Beni öldürdüler, maddi ve manevi her şeyimi aldılar. Hayal kırıklığına uğradım, yalnız kaldım, katillerimin elinde yapayalnız kaldım. Evet dostum, beni tek bir kurşun vurmadı, beni hayal kırıklıklarının tüm kurşunları vurdu.

İnsanlara ve topluma güvenimi kaybettim. Bana destek olacaklarını, yanımda duracaklarını söylediler, daha iyi olacağımı söylediler ama kaçıp gittiler. Ben dostum, etten kemikten bir insanım. Evimi, arabamı, çevremi, işimi ve ilişkilerimi gözlerimde gözyaşlarıyla hatırlarım. Ben de senin gibi üzülür, sevinirim.

Ben insanım. Benimle aralarında bir fark yok. Herkes gibi aile, topluluklar kurarım ancak onlardan yine de farklıyım. Hassas bir kalbim ve duygularım var. Kendimi ifade eder, kendimi ve başkalarını severim. Asla kimseye zarar vermem. Ben yöneliminden dolayı malı mülkü gasp edilen, sivil hakları çiğnenen, idam, dışlanma ve sürgünle cezalandırılan, ancak kendisi olan, başarılarıyla onları alt eden kişiyim.

Diva

İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayaklan. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.

İşte gözlerinde yaş, işte gülüyor. İşte ekmeği ısırıyor. Bak patates salatasını attı ağzına. İşte çatalında uskumru. İşte şarap bardağı dudağında. İnsanoğlu, tıpkı senin gibi apayrı. Üstelik seviyorsun da onu. Dudağının kıvrımını seviyorsun. Saçının karasını seviyorsun. Kaşının bükülüşünü, alnının genç kırışığını.

Kendi irademle, gücümle, sabrımla, direncimle hayatı yaşamayı seçtim. Ben o insanım, her şeye rağmen hayatta kalmayı sürdüren kişi. Riskler, ölüm ve tehditler karşısında pes etmeyen kişi. Sivil örgütler ve sığındığım devlet tarafından hayal kırıklığına uğratılmama rağmen, kendi sesimi duydum. Başkaları tarafından da hayal kırıklığına uğratıldım.

Ben o kişiyim, akrabaları ve dostları olmadan yalnız yaşayan, sabırlı, güçlü kişi. Kendini yoktan var eden ve tüm gücünü toplayıp sahneye geri dönen kişi. O, kendini yeniden inşa etti. İş hayatına geri döndü. Onların derdi para ve ben de onlarla aynı para oyununu oynayacağım. Demir yumruğumu indireceğim masaya ama intikam için değil. İntikam zayıflıktır ancak demir bir el olacak. Hala yaşıyorum ve küllerimden yeniden doğmak için hala vaktim var. Ben, kendimin tek dostuyum. Bir dostu olmayan ama yalnız olmaktan hoşlanmayan kişi, dünyadaki en güçlü kişidir. Duyguları ile değil aklıyla  hareket eder.

Octiva

İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayaklan. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.

İşte gözlerinde yaş, işte gülüyor. İşte ekmeği ısırıyor. Bak patates salatasını attı ağzına. İşte çatalında uskumru. İşte şarap bardağı dudağında. İnsanoğlu, tıpkı senin gibi apayrı. Üstelik seviyorsun da onu. Dudağının kıvrımını seviyorsun. Saçının karasını seviyorsun. Kaşının bükülüşünü, alnının genç kırışığını.

Ben, o erkek ya da o kadın. Bilmiyorum. Duygularım karma karışık, bilmiyorum. Ama tek bildiğim şey, ben o erkek bedenin içinde hapsolmuş kişiyim.

Küçük değilim. 37 yaşındayım ama aslında yaşım 14’te takılı kaldı. Dert değil zaten yaş yalnızca bir sayı.

Sevgi, içimdeki karanlık köşeyi aydınlatan bir mum ışığı. Fakat o ışık gittikçe koskocaman bir ateşe ve bir cehennem vadisine dönüşüyor ve kalbimi parça parça yiyip duruyor. Evet, dünyaya ve farklılıkları reddeden fırtınalara karşı direnen kalbim, evet, kurak bir çölde kök salmayı amaçlayan kalbim, o çölü bir çiçek bahçesine ve nehirlerin akacağı bir diyara dönüştürmeyi arzulayan kalbim. İşte ben, Octiva, yaşayacağım, seveceğim ve sevileceğim. Belki hiç kimseyim ama güzelim ve güzelliği yaymayı severim.

Alex Syrian

İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayaklan. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.

İşte gözlerinde yaş, işte gülüyor. İşte ekmeği ısırıyor. Bak patates salatasını attı ağzına. İşte çatalında uskumru. İşte şarap bardağı dudağında. İnsanoğlu, tıpkı senin gibi apayrı. Üstelik seviyorsun da onu. Dudağının kıvrımını seviyorsun. Saçının karasını seviyorsun. Kaşının bükülüşünü, alnının genç kırışığını.

O, sen.  O, senin gibi kendine ait duyguları olan, benliği, başarıları ve yaşama amacı olan biri. Düşer, tökezler, yeniden ayağa kalkar, güler, ağlar, bir amaç için yaşar, hasta olur ve iyileşir, savaşır, başarır ya da başarısız olur, teslim olur ya da direnir ve istediği şeye ulaşır. Dualarım, her insanın, istediği hayatı yaşama hakkına sahip olması, istediği her şeyi istediği zaman ve kendi amaçları için yapabilmesi için. Her insanın kendinden feragat etmeden, herhangi bir şeye zorlanmadığı, insanca bir yaşam sürmesini diliyorum.

Kinan

İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayaklan. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.

İşte gözlerinde yaş, işte gülüyor. İşte ekmeği ısırıyor. Bak patates salatasını attı ağzına. İşte çatalında uskumru. İşte şarap bardağı dudağında. İnsanoğlu, tıpkı senin gibi apayrı. Üstelik seviyorsun da onu. Dudağının kıvrımını seviyorsun. Saçının karasını seviyorsun. Kaşının bükülüşünü, alnının genç kırışığını.

O Kinan, herkese uyum gösterir. Öfkelenir, üzülür, çığlık atar ve hatta ağlar. Umutsuzluğa kapılmaz, tartışmayı bırakmaz ve yaşama sevincinden vazgeçmez. Bazen şarkı söyler, bazense dans eder. Yürür, koşar, yorulmaz, düşünür, konuşur, acı çeker, kırar, tamir eder ve aynı zamanda üretir.

O Kinan, belirsiz bir gelecekte, kimliği, hakları olmadan yaşamak zorunda kalan biri. Hayallerinde, gökkuşağındaki tüm renklerin toplandığı bir toplum var ancak çelişkilerle dolu, yalnızca siyah-beyaz bir yaşamı görmeye alışmış. O istediği kişi olacak ve hiç kimsenin onu hiçbir şeye zorlamasına izin vermeyecek. O özgür, o sınırsız.

Mayhoub

İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayaklan. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.

İşte gözlerinde yaş, işte gülüyor. İşte ekmeği ısırıyor. Bak patates salatasını attı ağzına. İşte çatalında uskumru. İşte şarap bardağı dudağında. İnsanoğlu, tıpkı senin gibi apayrı. Üstelik seviyorsun da onu. Dudağının kıvrımını seviyorsun. Saçının karasını seviyorsun. Kaşının bükülüşünü, alnının genç kırışığını.

İşte, ben de buradayım dostum. Büyük bir kalbimiz var, senin, benim. Bırak dünyadaki sevgi içimize dolsun. Kötü düşünceler onu ele geçirmediği sürece, her insan, sen de ben de aynıyız. Bir anneden ve bir babadan, aynı gezegende. Kimlik ve yönelim fark etmeksizin, aynı evrende yaşayan insanlar olarak hepimiz biriciğiz. Eğer herkes aynı olsaydı, bu hayattaki rolümüz ne olurdu? Sen kendin ol ve beni de bana bırak.

*Kullanılan isimler mahlastır.


Etiketler: kültür sanat, yaşam, mülteci
İstihdam