17/01/2010 | Yazar: Rahmi Öğdül
Tarih içinde beden, iktidarın ve toplumsal kuvvetlerin biçimlendirmeye çalıştığı bir toplumsal kuruluş olarak ortaya çıkıyor.
Tarih içinde beden, iktidarın ve toplumsal kuvvetlerin biçimlendirmeye çalıştığı bir toplumsal kuruluş olarak ortaya çıkıyor. Özellikle sanatta iktidar ile beden ilişkisinin izini, beden tasvirleri üzerinden sürmek mümkün. Batı sanatı, kökeni İÖ. V. yüzyılda yaşamış Polikleitos’ın heykellerinden ve özellikle de Praksiteles’in Knidoslu Afrodit’inden ilham alan güzel kadın ve erkek bedenleriyle doludur. Bu heykeltıraşlar dönemin Pitagorasçı atmosferine uygun olarak bedeni sayıların uyumuna göre inşa etti. Rönesans ile birlikte yeniden keşfedilen bu ideal beden formları, tablolarda, heykellerde çeşitli jestler, pozlar halinde biteviye yinelenip durdu. Nazi sanatında ise bu formlar, sağlıklı ve güzel aryan ırkının bedeni olarak yüceltildi; bu normlardan sapan bedenler, yoz beden olarak sınıflandırıldı.
Dışavurumculuk ve Dadaizm ile birlikte bu beden formu ciddi bir muhalefetle karşılaşmıştır. Otto Dix ve Gross gibi ressamlar sanatlarında dışkıya, sekse dayalı kirli bir modernizm formüle etmeye çalıştılar. Sanata baktığımızda politik mücadelenin beden formu üzerinde gerçekleştiğini görebiliyoruz. Foucault, modern toplumlarda iktidarın doğrudan maddi beden üzerinde odaklandığını söylüyor. İktidar ilişkilerinin bir ürünü olan beden, kontrol edilmek, kimliklendirilmek ve yeniden üretilmek üzere inşa ediliyor.
Günümüzde iktidarın beden üzerine ayrı, fakat birbiriyle ilişkili iki yoldan müdahalesi var: tek tek bedenlerle ilgilenen beden disiplinleri (anatomo-politika) ve insan türünün bedenine bir bütün olarak yaklaşan nüfus düzenlemeleri (biyo-politika). Medyada güzel ve sağlıklı bedenlere düzülen övgüler, askeri talimler, okullardaki beden eğitimi dersleri, kıyafet yönetmelikleri, tıbbın bedene müdahaleleri, doğum kontrolleri, yerlerinden edilip başka yerlere taşınan insanlar, iktidarın panoptikonu ile durmadan denetlenen bedenler, genetik olarak tasarlanan bedenler, cinsel metalara dönüşen bedenler; aslında toplumsal alanda anatomo-politika ile biyo-politikanın iç içe geçtiğine tanıklık edebiliyoruz. İktidar bedeni fethetmeye çalışıyor; sağlıklı bedenler üzerinde inatçı ve titiz bir çalışma yürüterek, bireysel bedenin arzulanabilir kılınmasına çalışıyor.

İktidar bu başkaldırıya, porno filmleriyle, erotizmin ekonomik sömürüsüyle karşılık veriyor. Özgür Korkmazgil’in ‘18+’ sergisinde, iktidar ile bedenin cinsel hazları arasındaki mücadelenin, iktidar lehine nasıl çözümlendiğini gösteren bir tablosu var. ‘Kolonyalist’ adını taşıyan, 500 avro üzerine çizdiği pornografik tasvirler, cinsel hazların iktidar tarafından yeniden kodlandığını, denetim altına alındığını, ekonominin alanına taşındığını gösteriyor.
Etiketler: kültür sanat