04/02/2025 | Yazar: flintstone

İnanabiliyor musunuz, 2010’larda Türkiye’de iki büyük ayı grubu vardı. Türkiye’nin her noktasından her şehrinden insanların bir web sitesi ya da mail grubu ile birbiri ile kaynaştığı, para toplayıp birlikte tatillere gittiği, her birimizin birbirine yardım ettiği, dertlerimize ortak ettiğimiz, evlerimizde ağırladığımız, güvendiğimiz çok büyük iki grup.

Ayılık Kaos'u Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Görsel: Beargi dergisi 45. sayısı

Size pek de uzak olmayan bir geçmişten söz edeceğim şimdi.

2000’lerin ikinci beşliği. Elimizde tuşlu telefonlar, Facebook yeni kurulmuş, Instagram’ın i si ortada yok ve akıllı telefon diye bildiğimiz şeyler sadece internete girebilme yetisi olan telefonlar. Yani çok da akıllı değiller henüz. Birbirimiz ile iletişime geçmek için ya e-mail yolluyoruz ya da sms atıyoruz.

Böyle bir ortamda kaynaştım Türkiye’deki Ayı cemaati ile. Ankara’ya taşınmam ile başladı her şey diyebilirim.  Ben Ankara’da olduğum için otomatik olarak Türkiye Ayıları grubu ile sıkı fıkı oldum. Bir de Anadolu Ayıları grubu vardı İstanbul merkezli. Herkes tabi ki birbirini tanıyordu ama benden önce olan bazı anlaşmazlıklar yüzünden iki gruba ayrılınmış. Evet inanabiliyor musunuz, 2010’larda Türkiye’de iki büyük ayı grubu vardı. Şimdi öyle amaçsızca bir araya gelmiş beş kişinin kurduğu sözde arkadaşlıklardan bahsetmiyorum. Türkiye’nin her noktasından her şehrinden insanların bir web sitesi ya da mail grubu ile birbiri ile kaynaştığı, para toplayıp birlikte tatillere gittiği her birimizin birbirine yardım ettiği dertlerimize ortak ettiğimiz, evlerimizde ağırladığımız, güvendiğimiz çok büyük iki grup.

Çok güzel mutlulukları birlikte yaşadığımız gibi, Ahmet Yıldız’ın katledilmesi gibi büyük trajedileri de birlikte atlattık. Birbirimize kenetlendik, üzüldük, elimizden ne gelebilir diye düşündük, çabaladık. Bazı insanlar Ahmet’i hiç tanımamasına rağmen acımıza ortak oldu. Çünkü aynı dili konuşuyorduk, Aynı mutlulukları, aynı acıları paylaşıyorduk. Birlikte hareket etmenin ne kadar önemli bir güç olduğunu ben o zaman öğrendim. Beargi gibi bir dergi geldi geçti Türkiye’den. Ayı cemaatinin kolektif olarak çıkardığı en büyük oluşumlardan biri Beargi bir diğeri de Pençe dergisi idi. İnsanlar bir sonraki sayıda yayınlanması için hayallerini, dertlerini, mutluluklarını hüzünlerini yazıp yolladılar. Belki kimse okumadı kimsenin ilgisini çekmedi kimisini yazdıkları ama insanlar içlerini döktüler. Seslerini duyurmaya çalıştılar.

İnternette biraz arşivi araştıracak olursanız pek çok yayın kuruluşunun Ayı kültürünü anlattığı yazılara, incelemelere, röportajlara denk geleceksiniz. Türkiye’nin en büyük dergilerinden biri olan Aktüel dergisinde 6 sayfalık ayı kültürünün anlatıldığı yazı paylaşıldı bu ülkede. Bütün bunları başarmış iki büyük ayı grubundan elimizde ne kaldı diye geriye baktığımda gördüğüm şey maalesef hiç de hoşuma gitmiyor.

Bilgiden bilime, kültürden sanata kadar hemen hemen her şeyi hızlı tüketen bir tür haline gelmemizden dolayı artık yeni nesil, insanları hatta birbirlerini de hızla tüketir oldu. Bunun başında tabi ki iletişimin kuvvetlenmesi geliyor. Kuvvetli iletişimin mantık olarak insanları daha çok bir araya getirmesi gerekirken nerede yanlış yaptığımızı bilmediğim bir şekilde bizleri daha etobur bir hale getiriyor. Bilgiye ulaşmamız ne kadar kolaylaşırsa bilgisizliğimiz o kadar artıyor. Ayı’nın ne olduğunu bilmeyip kendine Ayı diyen bir Ayı topluluğu var şu an maalesef. Ayı topluluğu dediğime de bakmayın. Aynı barda bir araya gelip dans edip öpüşen insanlar topluluğu o kadar.

İki sene önce Beargi’yi tekrar çıkartmak için elimi taşın altına koyduğumda ayı cemaatinden beklentim büyüktü. Çünkü bu dijital dergiyi bilen biliyor, bilmeyen de bir şekilde bilenlerden kulaktan dolma öğrenmiş durumdaydı.  Hemen hemen herkesten keşke tekrar çıksa gibi cümleler duyuyordum. İki ay kendi başıma çıkartmaya çalıştım, bu sırada gönüllü bir şekilde yardım etmek isteyen kişiler bulabilir miyim diye çok bakındım. Teknik anlamda yardımcı olmayı bırakın söz verdikleri içeriği göndermek için kendilerini hiç de zorlamayan bir kitle ile karşılaştım.  Eskilerden bile anlamsız tepkiler aldım “ne gerek var şimdi” gibisinden.

Tüm bunları neden anlatıyorum? Kimsenin umurunda olacak mı bilmiyorum ama Türkiye’de Ayı kültürü ölüyor. Birlikte bir şeyler başarmanın keyfi, aynı amaca inanmış insanlarla bir kahve içimi zamanda yaratıcı sohbetler edebilmenin hazzı, adımızı duyurabilmenin heyecanı, birilerine yardımcı olabilmenin mutluluğu, Tüm bunlar ölüyor. Belki de selası çoktan okundu.

Kaos GL’yi bu konuda gönülden kutluyorum. Yıllardır çizgisini bozmadan kalitesinden ödün vermeden, kimseye kulak asmadan ve pek çok kişisel fedakarlıklar yapılarak hala ilk günkü heyecan ve idealleri ile yoluna devam ediyor. Türkiye’de gerçekten başarılması zor bir işe imza atıyor. Belki de biz de Kaos’taki düzenden çıkarımlar yaparak kendimize gelmemiz gerekiyor. Yoksa yukarıda da yazdığım gibi Ayı’lık olgusu ve topluluğunun üzerine hep birlikte bir Fatiha okuruz.

*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, tarihimizden, araştırma, inceleme, yorum
2024