06/11/2010 | Yazar: Yıldırım Türker

Savaşlara yoksullar gönderilir. Yoksul ülkelerin yoksulları birbirine kırdırılır. Dünyanın dengesi yeniden kurulur.

Savaşlara yoksullar gönderilir. Yoksul ülkelerin yoksulları birbirine kırdırılır. Dünyanın dengesi yeniden kurulur.

Ey Yüce Tanrımız, bombalarımızla onların askerlerini kana bulayıp lime lime etmemize yardım et; güler yüzlü ovalarını kahraman ölülerinin solgun yığınıyla kaplamamıza yardım et; silahların sesini yaralıların iniltileriyle boğmamıza yardım et; bir ateş fırtınasıyla o mütevazı evlerini yerle bir etmemize yardım et; yılmaz dullarının yüreklerini çaresiz bir acıyla kavurmamıza yardım et; onların küçük çocuklarıyla birlikte perişan topraklarda harabeler arasında kimsesiz, aç, susuz, paçavralar içinde orta yerde yuvasız kalıvermelerine yardım et; yazın yakıp kavuran sıcağının, kışın buza kesen rüzgârlarının yardımıyla umudunu yitirmiş, acıdan bitap düşmüş, sana bir mezarın huzuru için yalvarsınlar ve sana tapan bizim adımıza onları reddet; umutlarını havaya uçur, hayatlarını karart, bu acı yolculuklarını uzat, adımlarını ağırlaştır, yollarını onların gözyaşlarıyla sula, bembeyaz karı yaralı ayaklarının kanıyla lekele! Sevginin ve merhametin kaynağına, ıstırap çekenlerin yegâne dostu ve sığınağına yakarıyor, aciz ve nadim yüreklerimizle aman diliyoruz. Dualarımızı kabul et, Yüce Tanrı, kabul et ki bütün methüsenalar, zafer ve şeref sonsuza dek senin olsun. Amin.”
Mark Twain’in 20. yüzyılı görmeden yazmış olduğu ‘Savaş Duası’, savaşın ahlakı üstüne söylenebilecek her sözden güçlü hâlâ.

Mark Twain’i unutulmaz kılan, kaç kuşağın çocukluğuna taptaze bir özgürlük kokusunu tattırmış romanlarının yanı sıra patlamalı zekâsıyla kaleme aldığı makaleleri, gözünü budaktan sakınmayan mizahıdır.
Kahkahanın müridi
Twain, kahkahanın muhteşem mürididir. Mizah, onun bütün dünyayı açıklamada; onu sarsma, eksenini değiştirme, tamamen dönüştürme konusunda sivrilttiği yegâne silahtır.
‘Dünyadan Mektuplar’da şöyle diyor: “Çünkü soyunuz, bütün o yoksulluğuna karşın, tartışmasız olarak gerçekten etkili bir silaha sahiptir: Gülme. Güç, para, inandırma, destek toplama, baskı yapma –bütün bunlar- yüzyılların çabasıyla devasa bir dalavereyi kaldırabilir, biraz yerinden oynatabilir, biraz zayıflatabilir ama onu bir darbede paramparça edecek olan şey gülmedir.”

Gençlik yıllarını anlatırken “Kızıl bir emperyalisttim. Amerikan kartalının Pasifik Okyanusu üzerinde çığlık atmasını istiyordum” diyen Twain, 50’li yaşlarından sonra ‘Amerikan Anti-Emperyalist Birliği’nin başkan yardımcılığını yapacak; hayatının son yıllarını ırkçılık, dinsel riya, kapitalizm, emperyalizm üstüne mizahın koluna girerek son derece sert eleştiriler yazacaktır.

Sistemin bütün açmazlarına yönelik anarşist bir mayındır, mizah. “Her zaman hatanı kabul edeceksin. Bu, iktidarın dikkatini başka yere çekerek sana yeni hatalar yapabilme fırsatı verir” der sözgelimi.
Savaşı hissetti
En önemlisi, 1910 yılında ölmüş olan yazarın yaklaşmakta olan ‘büyük savaş’ı hissetmesi, savaşın insanlığın örgütlediği en alçakça yalan olduğunu çoktan fark etmiş olmasıdır. Onu kimilerinin gözünde tehlikeli bir toplum düşmanı kılan da budur. Çünkü uygarlığıyla karşımızda sırıtaduran dünyanın en itici bulduğu kelimelerden biri BARIŞ olagelmiştir. Barışın savunulması, politik bir hareket olarak da en tehlikeli sistem karşıtlığı olarak görülür. Çünkü barışı savsöz olarak benimseyenler elbette sadece dünya üzerinde dostluk ve dayanışmanın sözcülüğünü üstlenmekle kalmayıp bütün sistemin işleyişini sorgulamakta, üstüne kurulu olduğu iktidar makinesini kurcalamaktadır.

Savaş, dünyanın hızına ayak uyduramayanların, yüzyıllar boyunca üstünde tepinilmiş insanların, kalabalık yapanların, kirli, çirkin, siyah olanların, işsiz, az beslenen, cahil olanların nüfusunu kontrol edebilmek için arada başvurulan bir temizlik harekâtıdır. Savaşlara yoksullar gönderilir. Yoksul ülkelerin yoksulları birbirine kırdırılır. Dünyanın dengesi yeniden kurulur.

Ya da bir ülkenin yoksul çocukları birbirlerine kırdırılırlar. Toplumun ayakta kalabilmesi için onların kanına ihtiyacımız olduğunu anlatır durmadan, ölüm tacirleri. Gerçekleri görmezden gelmemiz, uğruna her şeyin mubah olduğu zafere birlikte koşabilmek için ölüm tacirlerine inanmamız gerekir.
Çocuk ölülerinin üstünde soğukkanlı hesaplar çıkaranlar, kirli pazarlıklarına bütün toplumu ortak etmek ister.
Mark Twain, bizi ta oradan, geçen yüzyılın başından doğru uyarır: “İnsan, yüzü kızaran tek hayvandır. Ya da kızarması gereken.” 
 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam