17/07/2023 | Yazar: Nedime Erdoğan

Biz LGBTİ+ ebeveynleri, ailelerimizi korumak adına değiştik. Ailerimizi korurken bunun değişimle mümkün olduğunu deneyimledik. Bu değişimin bir tehdit içermediğini, aksine kendilik duygusunu geliştirmesi nedeniyle sevginin güçlendiği daha özgür ve barış içinde yaşama olanaklarının da kısa bir deneyimini gerçekleştirmiş olduk.

“Başka aile” tahayyülleri mümkün mü? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bizleri “güçsüz aile” diye tanımlayanlara karşı nasıl güçlendiğimizi ve dönüştüğümüzü anlatmak için bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Son dönemde artan aile tartışmaları, LGBTİ+ çocukları olan ebeveynleri de kapsıyor mu? 

“Başka aileler vardır!” demek başka türlü olabileceğimize, birbirimizle başka türlü ilişkileneceğimize dair hayallerin de ifadesidir. “Başka olmayanın” tarifi size uymadığında, yerinizi, varlığınızı, göstermek için kullandığınız bir ifadeye de dönüşür. “Başkaya” sahip olmak başka olmayanın kurguladığı alanla bir mesafe anlamına da geliyor aynı zamanda.

Başka olmayan, kendisi dışında her şeyi “başka” tanımladığı için, bir noktada o tarifte yer almadığımızı anlatmak için de kullandığımız bir sözcük olabiliyor. Peki “başkayı” kendisi haline dönüştürmek mümkün mü? Biz LGBTİ+ ebeveynleri bunun yanıtını artık “evet mümkün!” diye verebiliyoruz. Bu yanıtın ardında bize açılan çocuklarımızın payı çok büyük. 

Çocuklarımızın bize açılmasıyla gelişen süreç, biz ebeveynleri o zamana kadar göz ardı ettiği aileyi düşünmeye teşvik etti. Bu süreç, çoğumuzu ezberlerin dışında bir aile olgusuna ilk kez yaklaştırırken bizleri bir tercih yapmaya zorladı. Çocuklarının sesine kulak veren, anlamaya çalışan ve destek vermek için çabalayan ebeveynler için artık aile tahayyül edilebilen, üzerine konuşulan ve değişen bir “başkalık” içermeye başladı. 

Yaygın söylemdeki tektipleştirilen aile anlayışının, ideal aile tanımının darlığının, ikili cinsiyet sistemi ve ataerkil değerler üstüne kurulmuş yapısının bu tartışmaları çok zorlaştırdığını söylemek mümkün. Fakat yine de tüm bunlar sorgulanmaya başlandığında ve aileye dair alternatif tanımlar, yapılar, deneyimler ve ilişkiler üzerine düşünüldüğünde farklı aile tanımlarının da mümkün olduğu apaçık ortaya çıkıyor. 

Kendi aile biçimlerimizi sorguladığımızda aslında hiç birimizin kendi aile tahayyülü varsayılan ideal aileye benzemiyor. Çoğunlukla yargılanmaktan, dışlayıcı tutumlara maruz kalmaktan ya da yanlış yorumlanacağı korkusu nedeniyle ailelerimizin içinde olanları konuşmaktan, deşifre etmekten kaçınıyoruz. Konuşmadığımızda ideal ailenin sanallığı açığa çıkmayacak sanıyoruz. Farkında olmasak da bunun bedelini özgürlükten, sevgiyi gerçek anlamıyla yaşamaktan vazgeçerek ya da sanal mutluluk ile ödüyoruz. 

Yaşarken “ideal” olanın içinde yer almadığımızı hissetsek ve bize biçilen rollerin ağırlığında ezilsek de (örneğin kadının çocuk ve yaşlı bakımını üstlenmesi ve bu rolü ağır gelse de devam ettirmesi, üstelik bunu kendi arzularını bastırma pahasına yapması) hayattan alacağımız ödülü bu ideale bağlıyoruz. Özerkliğimizi, kendimiz olma halini devletin ve toplumun istediği ideal aileye gömerek bundan vazgeçiyoruz. Bunun sonucunda da edindiğimiz roller duygularımızın önüne geçerek onları biçimlendiriyor. Artık duygularımız da buna hizmet eder oluyor. Bu döngüyü kıran herhangi bir şey, örneğin kadının bu yükleri artık istememesi ya da ikili cinsiyete sığmayan deneyimler bunu hızlıca çatırdatıyor. 

Tüm bunların dışında bazı sabah kuşağı programları ideal olanın hiç de ideal olmadığını çok rahat delillendiren örneklerle dolu. İzlediğimizde gerçek bile gelmeyen hikayelerin toplumda çok yaygın yaşandığına tanık oluruz. Bu da devletin ve toplumun koruduğu ideal aile şemsiyesinin aslında kimseye uygun olmadığını rahatlıkla kanıtlıyor. 

Bir yerde idealler var bir yerde dönüşümler, farklılaşmalar, çeşitlilikler var. Tüm bunlar görünmez kılınırsa ideal aile miti de korunmuş oluyor. 

Aslında geleneksel aile modelinde bile bir çeşitlilik var. Çünkü gelenek içinde olunan zamana göre değişir. Oysa ideal ailede direkt zorunlu bir müdahale var. Değişim fırsatı vermeyen babanın merkeze konduğu ve rollerin keskin olduğu bir model. Toplumda olmasını istediğimiz bu otoriteyi küçültülmüş modeliyle uygulamak çok daha kolaylaşıyor. Devletin babalığı aile babalığıyla birleşir. Devletin “aile anlayışı” dediği şeyi uygulama alanı böylece epey rahatlamış olur. İstemediği her şeyi kontrol altına alır ve isteğini dayatır. Bizler farkında olmasak da bu derin kontrolün parçası oluruz. Tüm bunları değiştirecek derinden sarsacak olan LGBTİ+’lar ise kolaylıkla sistemin gözünde tehdit haline geliverir. 

İşte tam da burada çocuklarımıza ayrımcılık başlıyor. Aile bu çatışmanın ortasında ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez halde kalabiliyor. Varsaydığı ideal aile bir anda yıkıldığı için dışarının şiddetini çocuklarına yansıtıyor. Hem kendi sanal hayatı deşifre oluyor hem de uyum sağlamak için bastırdığı arzu ve istekleri tekrar hatırlıyor. Aile içindeki bu farklılaşmalar, dönüşümler, çeşitlilikler bir süre sonra aileleri şaşırtıyor. Neden bu kadar korktum, çaresiz hissettim sorgulamaları başlıyor. 

Burada toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ya da cinsiyet ifadesi kavramları ve bu kavramlar etrafında şekillenen arayışlar en büyük zorlayıcı olarak karşımıza çıkıveriyor. Birden ideal aile kurgusuyla çeliştiğini fark ediyor. Bu karşılaşmanın aileyi yok etmediğini, onu sadece değiştirdiğini, dönüştürdüğünü fark edince güçleniyor ve kurgusunu yeniden oluşturuyor. 

LGBTİ+ çocuğu olan ebeveynler için bu sadece çocuğuyla gerçek bir karşılaşma değil aynı zamanda kendi arzularıyla da karşılaşma haline dönüşüyor. Bu değişim ebeveyn için sarsıcı olsa da kendi özerkliğini de destekler olması, ideal bulduğunun kendi arzularını nasıl engellediğini keşfetmesi süreci hızlandırıyor. Bunun sonucunda normatif aile tanımlarının yetersizliği iyice açığa çıkmış oluyor. 

Böylece birbirini sevmenin, dayanışmanın, desteklemenin gücüne mi inanacağız; sanal dünyamızın yarattığı boşluğa yeniden kafamızı mı gömeceğiz?

Bizi bir çatışmanın ortasına bırakan çocuklarımıza önce kızarız. Gücümüzün yetemeyeceğini düşündüren ideal dışı bir gerçeklikle yüz yüze gelme hali bizi tedirgin eder. Bu çatışma aslında bir sürü şeyi açığa çıkaracağı için saklanmak isteriz. Saklandığımız yerden çıktığımızda zihnimiz daha berrak, gücümüz artmış, değişimin kaçınılmaz olduğu gerçeğini kavramış yeni ebeveynler olarak doğarız. Temas ettiğimiz herkesle bunu paylaşırken başlangıçta yaşadığımız zorluğun onlar için de geçerli olduğunu biliriz. Değişimin zor ama bir o kadar da özgürleştirici olduğu gerçeğiyle bıkmadan usanmadan deneyimlerimizi ve bunun yarattığı etkileri anlatırız. Artık daha kapsayıcı aile olmanın gücünün farkına varmış yeni ebeveynler oluruz. Aile dönüşüyor ama bu ailenin yıkıldığı anlamına da gelmiyor elbette. Aile içi dinamikler daha gerçek bir zemine oturuyor. İdeal aile tanımının sanallığının yıkılması ve elbette LGBTİ’+lar bu değişimin en önemli dinamiği haline geliyor. 

Ailedeki dönüşüm toplumun geneline de yansıyor elbet. LGBTİ’+ların ailelerini keskin bir şekilde değiştirmesi devlet, toplum, aile üçgeni olarak düşündüğümüz bir parçanın diğerlerine de etki etmesini hızlandırıyor. LGBTİ’+ların seçilmiş aileleriyle yaşama biçimleri ve bunun görünürlüğü bu ikili aile düzenini oldukça zorluyor. Eğer tek tip aileyi yüceltirsek bu toplumsal gerçeklikle uyum sağlamadığı için dışında kalanlarda hayal kırıklığı yaratabilir. Bu dar ve kısıtlayıcı söylemi kırmak kolay olmasa da aile çeşitliliği aslında bu dar alana sığmıyor. Çok sevdiğim bir slogan var “LGBTİ’+ların özgürlüğü heteroseksüelleri de özgürleştirecektir”. Bozulan ve yeniden kurulan yeni aile modelleri, rolleri değiştirerek aileyi ve toplumu dönüştürecektir. Pratikte yaşanan gerçeklik kurumlara, yasalara yani günlük hayatın işleyişine katıldığında daha özgür, daha adil, daha gerçek bir hayatın parçası olacağız. Kendi özerkliğimizi de inşa etmenin huzuru topluma yansıyacak. 

Biz LGBTİ+ ebeveynleri, ailelerimizi korumak adına değiştik. Ailerimizi korurken bunun değişimle mümkün olduğunu deneyimledik. Bu değişimin bir tehdit içermediğini, aksine kendilik duygusunu geliştirmesi nedeniyle sevginin güçlendiği daha özgür ve barış içinde yaşama olanaklarının da kısa bir deneyimini gerçekleştirmiş olduk. Bu mümkünlüğün toplum için de geçerli olacağına umudumuz (aksine kanıtların çok olmasına rağmen) her daim canlılığını koruyor.

Kaos GL Dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisinin Tahayyül dosya konulu 188. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, aile, siyaset
İstihdam