17/06/2009 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu olarak, eğitim alanında LGBTT bireylerin yaşadıkları sorunları raporlaştırmaya başladık.

Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu olarak, eğitim alanında LGBTT bireylerin yaşadıkları sorunları raporlaştırmaya başladık. LGBTT eğitimcilerden oluşan ‘Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu’nun, anaokulu öğretmeni Güniz ile yaptığı söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz. Güniz, Bolu’da Eğitim Fakültesi’ni bitirmiş ve şu an anaokulu öğretmeni olarak özel bir okulda çalışıyor. 26 yaşında ama genç yaşına rağmen, alanda LGBTT bireylerin sorunlarını fazlaca tecrübe etmek zorunda kalmış. 

Söyleşi: Remzi Altunpolat - Seçin Varol


Eğitim Fakültesi’nden, yani üniversiteden önceye, daha gerilere gidersek… Ne zaman cinsel yöneliminin farkına vardın?

Şimdilerde anlamlandırıyorum bunu ve ilkokuldan beri böyle bir eğilimim olduğunu fark ediyorum. Ama tam olarak ‘ben eşcinselim’ dediğim dönem, kafamda soru işaretlerinin dolandığı dönemdi. Lise son falan...
 
‘Bunun farkına varanlar’ oldu mu? Ya da paylaştığın kimseler?
Tabii ki hoşlandığımı söylediğim kadınlar oldu. Önce bekledim; birilerinin beni bulmasını bekledim. İlk olarak zaten üniversiteye hazırlık dönemimde dershaneye giderken oldu. Yanımda oturan kadının da bana karşı bir şeyler hissetmeye başladığını anladığımda karşılıklı oldu; sonu iyi bitmedi. Ama üniversitede sınıfımdan veya yurttaki oda arkadaşlarımdan hoşlandığımı söylediğim insanlar oldu. Bir tanesi çok aşırı olumsuz bir tepkiyle karşılık verdi. Ona gitmiştim, biraz içki içtikten sonra söyleyebildim. Odasına gitti. Bir yastık, bir yorgan çıkarmış; ‘İşte sen burada uyuyorsun, sonra da seninle görüşmek istemiyorum daha fazla’ dedi. Sonrasında hiç bir şekilde konuşmadı benimle.
 
Kimliğini özellikle bastırma yolunda bir çaban oldu mu?
Evet, kabullenemediğim zamanlar oldu. Erkeklerle olmaya zorladım kendimi açıkçası.
 
Arkadaşlarınla ilişkilerinde nasıldı durum?
Söylediğim oldu ama bunu algılayabileceğini düşündüğüm arkadaşlarımla paylaştım. Genel olarak söylemedim; bastırdım.
 
Üniversite sonrasında, çalışma hayatında neler yaşadın? Orada söyleyebildiklerin var mı?
Çalışma hayatında kısmen şanslıyım ben. Üniversiteden arkadaşımla aynı okuldayız; aslında üniversitede okurken açılmamıştım fakat aynı yerde çalışınca diyaloğumuz gelişti. Bir şeyler yazıyordum; o da okumak istedi. Bir kadına yazılmış şeyler vardı, direkt anladı. Şimdi aynı kurumda çalışıyoruz, dolayısıyla eşcinsel olduğumu bilen ve bağlantı kurabileceğim birileri var.
 
Özel bir kurumda çalışıyorsun. Eşcinsel kimliğini söylesen veya başka biri bunu deklare etse, nasıl / ne gibi bir tepki alacağını düşünüyorsun?
Tabii ki, ortama girdiğiniz zaman onun yoklamasını yapıyorsunuz. Girer girmez… Kimler homofobiktir gibi, en basitinden. Bir İngilizce öğretmenimiz var; o da feminist gruplarla çalışıyor, hatta alttan alta benden şüphelendiğini düşünüyorum.
 
Böyle bir durum senin işine son vermek gibi bir sonuç doğurabilir mi?
Tam olarak kestiremiyorum ama büyük ihtimalle olumsuz bakarlar diye düşünüyorum.
 
Yasal olarak cinsel yönelim ve/ veya cinsiyet kimliğinden ötürü işten atamıyor seni, ama başka bahanelerle gönderebiliyor. 657’li devlet memurlarına uygulanan yasada ‘öğretmenlikle uyuşmayan davranışlar’ı uygulayarak atabiliyorlar. Peki, tüm bu süreç içinde yakın çevrende egemen olan dışında bir cinsel yönelimi ve/ veya cinsel kimliği olan herhangi bir arkadaşın veya öğrencin oldu mu?
Evet, bir öğrencim var. ‘Eşcinsel olabilir’ diye düşünüyorum. Otistik bir öğrenci, otizm başlangıcı var. Bu nedenle rehberlik servisiyle sık sık görüşmek durumdaydım. Sınıftaki başka bir çocuğu sürekli öpmek istiyordu. Ben tepki vermiyordum, ama rehberlik servisi gelip bunları gözlemlediğinde, direkt tepki gösterdi; çocuğu benim sınıfımdan alıp yan sınıfa verdiler, ben de müdahale edemedim. Onlara göre doğru olan şey, onu ayırmaktı.
 
Derslerde anne, baba ve çocuktan oluşan heteroseksüel aileyi gösterebiliyorsun ve bunun dışına çıkamıyorsun sanırım.
Tabii ki. Hatta çocuklar evcilik gibi oyunlar oynarken, erkekler yemek getiren, kadınlar yemek yapanlar oluyorlar. Bazen ‘birazcık da şöyle yapın’ gibi şeyler söylüyorum ama en fazla yapabileceğiniz bu; daha fazlası olmuyor. Rollerin keskinliği ile ilgili bu…
 
Bir bütün olarak baktığında, yasalara, programlara ve müfredata baktığın zaman, toplumsal cinsiyet rolleri, heteroseksist & homofobik yapı ya da ayrımcılığa dair ne düşünüyorsun?
Egemen olan bir sistem var illaki. Çünkü sen eşcinsellik üzerinden hiçbir şey konuşamadığında, heteroseksüel sistemin hâkimiyetini kabul etmiş oluyorsun dolayısıyla. Anaokulunda bunları belirgin olarak gösteren bir müfredat var.
 
Derste kullandığın program, Milli Eğitim’in belirlediği bir program, işlemek zorunda oldukların desem…
Etkinlikler sırasında, kesme-yapıştırma gibi şeyler yaptırıyorum. Kızlar sürekli pembe ve kırmızı renkleri, erkeklerse mavi gibi renkleri kullanıyor. Herkesin her rengi kullanabileceğini söylesem de, kızlar ısrarla ‘biz kızız, pembeyi kullanacağız’, erkekler de ‘biz erkeğiz, maviyi kullanacağız’ diyorlar. Bunu kırmaya çalışıyorum.
 
Mesela kızlarla oynamak isteyen bir erkek öğrenci ya da tersiyle karşılaştın mı? Evet ise, diğer öğrenciler nasıl tepki veriyorlar?
Bunu belirgin olarak fark etmiyorlar. Ama şöyle oluyor: Bir öğrencim var. Annesi, onun serbest zaman etkinliklerinde kızlarla oynamasından rahatsız olduğundan bahsetti. ‘Siz de biraz gözlemler misiniz? Sürekli kızlarla mı oynuyor?’ diyor. Ben hiçbir zaman veliye dönüp, ‘bir sorun var’ demiyorum çünkü çocuğun davranışları bana normal geliyor. ‘Evet, daha çok kızlarla oynamayı tercih ediyor; ama erkeklerle de oynuyor aynı zamanda’ diyorum. Birazcık dengelemeye çalışıyorum.
 
Meslektaşların ve öğrenciler arasında, eşcinselliğe dair homofobik şaka, fıkra ve imalar var mı?
Benim yardımcı öğretmenim, biraz önce bahsettiğim, sürekli kızlarla oynayan erkek öğrenci ile ilgili sınamak için sorduğum sorulara, ‘Ah öğretmenim, bunun geleceği kötü, çok fena’ gibi şeyler söylüyor. Sürekli gülüyor zaten.
 
Öğretmen odasında mesela, TV’de Bülent Ersoy’u, eşcinsel olduğu sanılan/düşünülen Tarkan’ı gördüklerinde neler konuşuyorlar?
Bir grup öğretmen var. ‘Benim de eşcinsel arkadaşlarım var, neden böyle bir şey söylüyorsunuz?’ diyorlar. Hatta ben söyleyemiyorum ve çok üzülüyorum. İnsanın içinde ister istemez bir korku oluyor; acaba söylesem anlayacaklar mı diye..
 
Eğitim Fakültesi’nde, Ana Sınıfı Bölümü’nde okudun. Program ve okuduğunuz kitaplar nasıldı?
Kuramlardan konuştuğumuzda, cinsel yönelimin çok daha erken yaşlarda belli olduğu söylenir. Cinsel eğitimden bahsediliyor ama eşcinsellik adlandırılmıyor, geçmiyor kitaplarda.
 
Kendi branşın üzerinden düşündüğünde ders kitapları nasıl yapılandırılabilir? Senin önerin var mı?
Eşcinsel yönelimden, bu yönelime karşı öğretmenin nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğinden bahsedilmeli. Cinsel kimliğin oluşması, 3 yaşından sonra başlıyor. 3 yaşın sonrasında cinsel yönelimle ilgili araştırmalar yapılabilir.
 
Masal kitaplarını Milli Eğitim Bakanlığı mı belirliyor?
Hangi yayınevini seçtiysen, ona göre geliyor. Ben, Kök Yayınevi’ni seçtim mesela.
 
Son olarak ne söylemek istersin?
Eğitimci olarak, homofobiye karşı çocukların algılarını açmaya çalışıyorum. Ancak eğitim sistemi, elimizi kolumuzu bağlıyor biraz. Yine de ben inanıyorum ki başka bir dünya mümkün!


Etiketler: insan hakları, eğitim
2024