19/12/2009 | Yazar: Çağlar Yerlikaya

İşitme engelli bir erkekle sevgilisinin ilişkisini anlatan, Saadet Işıl Aksoy'un başrolünde olduğu Başka Dilde Aşk'ta bir anneyi canlandıran Lale Mansur, filmin Türkiye'de engelli olmanın

İşitme engelli bir erkekle sevgilisinin ilişkisini anlatan, Saadet Işıl Aksoy'un başrolünde olduğu Başka Dilde Aşk'ta bir anneyi canlandıran Lale Mansur, filmin Türkiye'de engelli olmanın zorluklarını göstereceğini söylüyor

İşitme engelli Onur'la (Mert Fırat) bir çağrı merkezinde çalışan Zeynep'in (Saadet Işıl Aksoy) aşkını anlatan Başka Dilde Aşk, haftanın öne çıkan filmlerinden biri. Senaryosunu Mert Fırat ve İlksen Başarır'ın yazdığı Başka Dilde Aşk'ta, İlksen Başarır ilk kez yönetmen koltuğuna oturmuş. Antalya Film Festivali'nde birçok ödül alan film, işitme engelli kişiler için Türkçe altyazılı gösterilerek, bir ilke de imza atıyor. 'Konuşarak' bile anlaşmanın oldukça güç olduğu bu 'kaotik' günlerde, konuşmadan birbirini anlayan ve âşık olan iki gencin hikâyesi, işitme engelli kişilerin yaşadıklarını aktardığı için çok önemli. Filmde, işitme engelli Onur'un annesini canlandıran Lale Mansur, "Avatar bu hafta gösterime girdiği için şansınız yok diyorlar ama patlama, çatlamadan bıkan ciddi bir kitlenin bizim filmimizi seveceğini düşünüyorum!" diyor.

Başka Dilde Aşk'ın konusu oldukça etkileyici...
İşitme engelli bir çocukla, çağrı merkezinde çalışan bir kızın aşk hikâyesini anlatıyoruz. Biri sadece görüyor, diğerinin işi de görmediği insanlarla konuşmak. Çok başarılı bir fikir ve çok sıcak, çok sahici bir film. Konu olarak herkesi son derece ağlatmaya, yarayı kanatmaya açık bir konu olmasına rağmen, hiç öyle bir ucuzluğa kaçmayan, çok hoş bir şekilde yapılmış bir aşk filmi.

İşitme engelli genç Onur'un annesini canlandırıyorsunuz. Rol için nasıl bir hazırlık yaptınız?
İki ay boyunca, çok hızlı biçimde işaret dili çalıştık. Bale ilk defa işime yaradı, hareketleri çok kolay ezberliyordum. İşaret dili de hareketlerden oluşuyor. Mert (Fırat) daha önce çalışmaya başlamıştı, çok uzun bir rol değil benimki ama çok yoğun sahneler var. İşitme Engelliler Milli Federasyonu'nun başkanı Ercüment Tanrıverdi'nin eşi Seçil Hanım, bizi çok çalıştırdı. Arkadaşlarını getirdiler, konuşabiliyor muyuz diye baktılar.

Başka Dilde Aşk, yönetmen İlksen Başarır'ın ilk filmi. Sizin için nasıl bir deneyimdi?
Senaryoyu okudum, anne rolüne bayıldım. Sonra tanıştık, konuştuk, hiçbir kuşkum kalmadı... Çok iyiydi. İlksen, olgunluk filmini çeken bir yönetmen gibi, ne istediğini çok iyi biliyor, çok iyi anlatıyordu. Onunla çalışmak çok zevkliydi. Bu ekipte tanıştığım herkes için söylüyorum, hayatımda oldukları için çok mutluyum. Genelde iyi setlerde çalıştım ama bu grup bambaşkaydı. Geçenlerde katıldığım bir radyo programında falıma baktılar, "Bu sene hayatınıza giren birkaç kişi hayatınızı çok değiştirecek!" dediler. Ben de "evet haklısınız, böyle bir şey oldu!" dedim.

İşaret diliyle iletişim kurmak ve oynamak zor oldu mu?
İletişim kurmak zor değil ama hem işaret edip hem konuşup hem de oynamak, bütün bunlar bir arada gerçekten zordu. Çünkü ben, filmlerde nasıl oynadığımı bilirim. Çekim bittiğinde, 'aman, canına okudum ben bu sahnenin' ya da 'fena değildi, daha iyi olabilirdi', 'istediğimi tutturdum!' diyebilirim. Ama burada hem işaret et, hem konuş, hem oyna... Film bittiğinde, nasıl oynadığımı bilmiyordum. Çekimler bittiğinde, "İlksen, ben ne yaptım?" diye, sorduğum oluyordu.

Bir Türk filmi ilk kez Türkçe altyazılı gösterilecek...
Evet, ilk kez oluyor. İşitme engelliler, altyazı olmadığı için Türk filmlerini izleyemiyor, yabancı filmlere gidiyorlar. Her an dudak okumaları mümkün değil ki... Oyuncu arkası dönükken de bir şey söylüyor mesela. Bu konuda gözlerin açıldığında, dünyalarına gidiyor, yaşadıkları eksiklikleri fark ediyorsun.

Konuşmadan anlaşmak, âşık olmak sizce mümkün mü?
Zaten bence birçok şey de konuşmadan oluyor. Yani adını koyamadığımız birçok şey sağlıyor ilişkiyi. Koku, bakışma, enerji, bambaşka şeyler...

Gerek sosyal, gerek politik konularda son derece duyarlı bir sanatçınız. Bu konularda katılım gösteren sanatçılara neden çok sık rastlanmıyor?
Ben de şuna isyan etmeye başladım: Futbolcular çok daha ünlü, onlar niye bir şey söylemiyor, Mars'ta mı yaşıyorlar? Bu ülkede bir futbolcu yok mudur bu kadar takım arasında? Yoksa yasak mı konuşmaları? O da olabilir, bilmiyorum. Oyunculardan var, yazarlardan var, 'şu isimler duyarlı diye,' isimlerini sayabiliyorsun. Çok merak ediyorum gerçekten. Hiç mi olan bitene içi cız eden bir futbolcu yoktur? Politik konuları at bir kenara, onlar tehlikeli diyelim... Bunların hiç kedisi, köpeği de mi yok, hayvan da mı sevmiyorlar? Sokak hayvanlarıyla ilgili hiçbir şeyde yoklar, sokak çocuklarıyla ilgili hiçbir şeyde yoklar... Yani bütün toplumun kabul edeceği konularda da yoklar. Ben dansçıyken hatırlıyorum, aynen futbolcular gibiydik. Sabah erkenden geç saatlere kadar sürekli çalışıyorduk. Ama yine de birçok şeye katılıyor, yürüyüşlere gidiyorduk. Futbolcular da bin tane söyleşi veriyor, birinde dillendirmeleri, hayvanlarıyla fotoğraf çektirmeleri o kadar önemli ki! Bu TEMA vakfi için olabilir, küresel ısınma için olabilir.

Başka Dilde Aşk, festivallerden birçok ödül kazandı.
Altın Portakal'da 'Halk Jürisi' ödülünü aldı. Antalya'da hemen hemen bütün galalara gittim. Başka Dilde Aşk dakikalarca alkışlandı, seyirciler güldü, ağladı, her şeye reaksiyon verdi... Film seyirciye çok iyi geçti yani. Bursa İpekyolu Film Festivali'nde 'SİYAD En İyi Film' ve 'En İyi Kadın Oyuncu' ödüllerini aldı. Henüz film çekilmeden önce başvurduğumuz Kanada Uluslararası Film Festivali'nde de, Başka Dilde Aşk senaryosuyla ödül aldı.

Film, işitme-konuşma engelli insanların karşısına çıkan engellere de ışık tutuyor...
Engellilerde, iskemleye mahkûm olanların durumunu çok daha iyi tahmin edebiliyoruz. Kendimiz bile yürürken çukura düşüyoruz şu kaldırımlarda! Onların yaşadıklarını hayal etmek çok zor değil. Fakat duyma engelli birinin başından geçenleri tahmin etmek güç. Bu filmde de çok kısa ama kuvvetli bir sahne, o insanın neler yaşadığını bize yaşatıyor. İnanılmaz bir ayrımcılığa tabi tutuluyor engelliler.

Bu aralar vizyonda iddialı filmler de var...
Avatar filmiyle aynı anda gösterime giriyoruz, o yüzden 'kötü bir hafta vizyona giriyor' diye söyleyenler var. Benim gibi bu patlama, çatlamadan bıkan ciddi bir kitle olduğunu düşünüyorum. Gerçekten Başka Dilde Aşk'tan çıkınca 'iyi ki gelmişim bu filme' diyorlar, insanın içi açılıyor. Fısıltı gazetesine çok güveniyorum. Ve film daha şimdiden çok yayılmış durumda.

Vizyondaki filmler arasında beğendikleriniz var mı?
Bornova Bornova'yı gerçekten sevdim.

Oynadığınız roller arasında, sizin için yeri en özel olan hangisi peki?
Hiç şüphesiz Düş Gezginleri'ndeki rolüm! Role hazırlanmak için gittiğim o genelevde üç dört gün geçirmem, orada duyduklarım... Çok başkaydı.

Yeni bir projeniz var mı?
İki senedir beklediğim bir film var, o da bir yönetmenin ilk filmi olacak. Bir de şu an henüz kesinleşmeyen bir sitcom var.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam