27/05/2011 | Yazar: KAOS GL

"Kendi adıma eşcinselliğin hastalık olduğunu düşüne

"Kendi adıma eşcinselliğin hastalık olduğunu düşünen trans bir vekildense her fırsatta Meclis'te LGBTT haklarını gündeme getiren Sebahat Tuncel'i tercih ederim."

Bawer Çakır, Kaos GL dergisinin yayın kurulunda yer aldı. Kaosgl.org için yazılar yazdı. İki yıl boyunca bianet.org.'da muhabirlik yapan Çakır, Lambda İstanbul ve Kaos GL LGBTT derneğinin gönüllülerindendi. İki örgüt adına çeşitli konferanslara katıldı. İstanbul Onur Haftası organizasyonunun hazırlık çalışmalarında yer aldı. Semra Çelebi ile birlikte Özgür Radyo'da "Şemsi Paşa Pasajı" isimli programı hem hazırladı hem de sundu. İzmir Siyah Pembe Üçgen LGBT Derneği'nin 2009'dan bu yana öldürülen gazeteci Baki Koşar adına verdiği "Nefret Suçları ve Nefret Cinayetleri İle Mücadele Ödülü"ne 2010 yılında basın dalında layık görüldü. Çakır, LGBTT mücadelesi dışında çok sayıda sosyal kampanyada da gönüllü olarak çalıştı. Çok sayıda dergi ve sitede yazıları yayınlandı. Çakır ile seçime giderken LGBTT yurttaşların yaşadığı sorunları, seçimler yaklaşırken Bawer Çakır ile siyasi partilerin LGBT'lerin yaşadıkları sorunlara karşı duyarsızlığı ve LGBT bireylerin oy tercihleri üzerine bir söyleşi yaptık

LGBTT bireylerin haklarını savunan partiler Meclis’e giremiyor. Girenler ise onların haklarını savunmuyor. Bu zincir nerede kırılacak? Meclise giren partilerin, büyük sorunlar yaşayan LGBTT bireylerle ilgilenmeleri için ne gerekiyor?

Sanırım LGBTT'lerin de LGBTT hakları için mücadele eden örgütlerin de merak ettiği soru bu. Haklar konusunda LGBTT'lerin sırasının ne zaman geleceği, iyi niyetli bir yorumla hangi şartların olgunlaşmasının beklendiği, kaç eşcinsel ve transın öldürülmesi gerektiği belirsiz. Ne hükümetin, BDP'yi dışında tutarsak, ne de muhalefetin bu konuda en azından yakın zamanda bir adım atacağına dair bir işaret yok. Ben kendi adıma ülkede genel olarak yaşananlara baktığımda iyi niyetli bir yorumda bulunamıyorum. Zira hükümet eliyle oluşturulan ahlak kıskacının ilk olarak yine LGBTT'lerin hayatlarını cehenneme çevireceğini düşünmeye çoktan başladım bile. Olumlu tahmin ise her yıl giderek büyüyen LGBTT mücadelesini Meclis'i, her yıl daha da kalabalıklaşan LGBTT Onur yürüyüşlerinde siyasi partileri harekete geçirecek sayıda insanın bir araya gelmesinden ilgi doğabileceğini düşünüyorum. İyi niyetli bir yorum olabilir ama mücadele etmek için umuda ihtiyaç var.

hadiGAYri.com adlı LGBT sosyal ağ sitesinin üyelerine yaptırdığı seçim anketinde CHP birinci çıktı. Bu ankette esas şaşırtıcı olan AKP ve MHP gibi muhafazakar, eşcinselliği hastalık olarak gören partilerin oylarını arttırıp ve üyelerin neredeyse yarısının oylarını alırken, cinsel yönelime tüzüğünde yer veren BDP'nin desteklediği bağımsızların çok düşük oy alması. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? [ bu anketin linki: http://www.kaosgl.org/icerik/escinsel_biseksuel_ve_translarin_tercihi_chp ]

Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyorum. LGBTT dediğimiz topluluk tek bir siyasi görüşü savunan, ortak bir dili ve politik tavrı olan yekpare bir grup değil. Kaldı ki açık eşcinsellerden daha fazla heteroseksüel taklidi yapan, toplumdaki homofobi ve transfobi nedeniyle açılamayan LGBTT’ler var. Bu nedenle sadece ‘görünür’ olan ve hak mücadelesi yürüten LGBTT'leri değil, harekete hiç bulaşmayan, gizli yaşamak zorunda kalan ya da bunu tercih edenleri de dahil ettiğimizde oldukça kalabalık bir topluluktan bahsediyoruz. Ve bu topluluk sadece yoksul ya da zengin değil.

Anketi yapan internet sitesine de bu bahsettiğim büyük gruba mensup insanlar üye. Sadece aktivistler ya da LGBTT'lerin mücadele etmesini destekleyenler değil. CHP'nin ankette birinci çıkmasına şaşırdığımı da söyleyemem. Özellikle AKP döneminde LGBTT örgütlerine açılan kapatma davaları, nefret cinayetlerindeki artış ve yandaş medyanın kullandığı ayrımcı dil çok sayıda LGBTT'nin CHP'ye yönelmesine yol açtı. Mehmet Sevigen başta olmak üzere bazı CHP'li milletvekillerinin de Meclis'te soru önergesi vermesi de bunda etkili oldu. CHP LGBTT'leri düşünüyor algısı yarattı.

Burada BDP'nin de LGBTT hakları için verdiği soru önergeleri, hükümeti harekete geçirmek için sordukları soruların ve LGBTT örgütlerinin düzenledikleri eylemlere katılmalarının neden böyle bir algı yaratmadığı sorulabilir. Yanıtı oldukça basit: Kürt sorunu.  Kürt sorunu tıpkı toplumun geri kalanında da olduğu gibi özellikle hareketin dışındaki LGBT'lerin çoğunun hala insanların öğretilmiş hassasiyetlerle yaklaştıkları, medyadan edindikleri bilgilerle BDP'lileri ‘terörist’ ilan ettikleri, vatan, millet, şehit edebiyatının dışına çıkartılmadan tartışılmayan bir konu. TC'nin eğitim müfredatından geçen LGBTT'ler için de durum böyle düşünen heteroseksüellerden farklı değil.

BDP'li milletvekilleri Sebahat Tuncel ya da Akın Birdal'ı etkinliklerine davet eden Lambdaistanbul'a PKK'nin para yardımı yaptığı yine milliyetçi/ırkçı LGBTT'ler tarafından iddia edilmiş, Lambda'nın kültür merkezine gelen bir gay "Burada içilen çaylar şehitlerimiz kanı!" diye veryansın etmişti. Kaos GL facebook'tan paylaştığı Newroz mesajı nedeniyle eleştiri yağmuruna tutuldu. Hewjin isimli Kürt LGBTT örgütünün yaşadıklarını varın siz hayal edin.

AKP ve MHP'nin oy almasını ise kurbanın celladına aşık olması dışında bir şeyle açıklayabileceğimi sanmıyorum. LGBTT hak mücadelesini yürütenler için öncelik cinsel yönelimleri ya da cinsel kimlikleri nedeniyle yaşadıkları ayrımcılıkken geri kalanlar arasında din, vatan, millet, Kürt sorunu, milliyetçilik gibi "hassasiyetler" var diyebiliriz. Elbette anketi yapan sitenin verilerine dayanarak Türkiye'deki LGBTT'lere dair bir analiz yapmamız olanaksız. Hem internet anketlerinin güvenilirlik sorunu hem de bu siteye bütün LGBTT'lerin girip oy vermemiş olmasından kaynaklı bu.

Ayrıca verilere bakıp AKP'li ya da CHP'li LGBTT'ler var demek de hem istatistik bilimine hem de sosyoloji bilimine ayıp etmek olur.

Ayrıca AKP, CHP ve MHP'nin bu ankette LGBTT’'lerden' oy almış olmaları onları ''cici'' partiler yapmaya yetmez.'

AKP ve CHP'nin birer LGBTT aday adayı göstermesi ancak ikisinin de aday olamamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Meclise girebilselerdi bir şeyler değişir miydi? LGBTT bireylerin siyaset mücadelelerini merkez partiler içerisinde vermesi mi, diğer toplumsal muhalefet gruplarıyla dayanışma içerisinde vermesi mi, yoksa kendi başlarına vermesi mi en doğru adım olur?
Öncelikle Meclis'te açık lezbiyen, gay, biseksüel ya da trans aday görmek LGBTT mücadelesinin hayallerinden biri. Mümkün olduğu gün güzel şeylerden bahsedebiliriz. Ancak CHP ve AKP'den aday olan trans arkadaşların sadece trans olmalarına sevinebildiğimi söyleyemem. Çünkü, AKP'den aday adayı olan kişi AKP'li Kavaf'a katıldığını, eşcinselliğin hastalık olduğunu düşündüğünü söylemişti. Şimdi Kavaf'ı her fırsatta protesto etmiş insanlardan biri olarak benim ya da genel olarak LGBTT mücadelesinin sırf trans olduğu için bu kişiyi desteklemesi, bu kişinin aday gösterilmesinin haklar açısından olumlu bir gelişme olduğunu söylemesi beklenebilir mi? CHP aday adayı Öykü Özden de bundan 4 yıl önce dernek üyelerine şiddet uygulamakla itham edilmiş, bunu kendisine soran LGBT örgülerine yanıt dahi vermemişti. LGBT örgütleri de bir açıklama gelene kadar Özden'in başkanı olduğu Bursa Gökkuşağı Derneği ile ilişkilerini durdurma kararı almıştı. Şiddet kullanmakla itham edilen bir kişinin aday gösterilmesi anti-militarizmi benimseyen, şiddet karşıtı olduğunu her fırsatta belirten LGBTT örgütleri tarafından desteklenebilir mi? LGBTT bireylerin seçimlerde aday gösterilmeleri ya da seçilmeleri önemlidir ancak bu kişilerin LGBTT mücadelesi için ne yapacağı daha mühimdir. Örneğin AKP'den aday gösterilen Mehmet Metiner, Kürt kökenli ancak bir Kürt olarak Metiner'e oy vermem. Ya da Kürtlerin çoğu oy vermez. Bu iki durum birbirinden çok da farksız değil açıkçası. Bu nedenle kendi adıma eşcinselliğin hastalık olduğunu düşünen trans bir vekildense her fırsatta Meclis'te LGBTT haklarını gündeme getiren Sebahat Tuncel'i tercih ederim.


Etiketler: yaşam
İstihdam