14/12/2010 | Yazar: KAOS GL

Bay ibrahim t.’yi nasıl bilirsiniz diye sorsalar, 7-8

Bay ibrahim t.’yi nasıl bilirsiniz diye sorsalar, 7-8 yaşlarındayken Cumhuriyet Dergi’nin kapağında gördüğüm Perihan Savaş’ın yüzü gelir aklıma. Perihan Savaş’ın morartılmış gözleri ve patlatılmış dudağının hemen altında “beni bay ibrahim t.  bu hale getirdi” yazısını da aradan geçen yıllara rağmen hiç unutmadım. Zaten bay ibrahim t.  kendini asla unutturmaz, konu kadına yönelik şiddet olunca. Çocukluğumdan beri bay ibrahim t. benim için kadına yönelik şiddetin simgeleri arasındaki yerini asla bırakmadı. Asena ve Derya Tuna’nın ayağına sıkılan kurşunlar, Sibel Gökçe’nin dile getirdiği tecavüz, Yıldız Tilbe’nin canlı yayında uğradığı şiddet, aslında sadece bay ibrahim t.’yle ilgili değil, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin aleniliği, psikososyal kabulü ve devlet tarafından da ne kadar desteklendiğinin apaçık simgesi. En son küçük bir kıza “küçük orospu ya da zilli” diyerek “sevgi” göstermesi, kültür bakanınınsa duruma müdahale etmek yerine ortalığı sakinleştirmesi, şiddetin devlet temsilcileri tarafından da ne kadar normalize edildiğini ve desteklendiğini yüz milyonuncu defa gözümüze soktu.
 
Bu esnada internette başka bir gasyan ile karşılaştım. Bay ibrahim t.’in eski varisi bay nihat d. denen türkücünün, bir tecavüzcünün tecavüzden az önceki ruh halini, en salyalı şekliyle dile getirdiği, benim olmazsan taciz ederim isimli kendini ihbar şarksıyla karşılaştım. Bu da aklıma bay ibrahim t.’in birkaç yıl önce sözünü yazıp bestesini yaptığı “kız ben seni asmazmıyam, vurmazmıyam” isimli kadına yönelik şiddet “şarkısını” getirdi. Erkeklerin sevgisinin her gün ortalama beş kadını öldürdüğü ve bir cinskırımın uygulandığı Türkiye’de, bay ibrahim t. ve muadilleri bu cüreti bulmakta hiç de zorlanmıyor.
 
İnsanı en çok düşündüren, bay ibrahim t.’nin yaptığı her tiksinç espriyi alkışlayan, gösterdiği her şiddeti kucaklayan toplumsal yapı. bay ibrahim t.’nin temsilciliğini yürüttüğü erkek egemenliği, onun taciz ettiği, dövdüğü, şiddet gösterdiği tüm kadınları erkek egemen muhakeme içerisinde yargıladı ve tüm sistem gibi şiddet mağduru kadını mahkum etti.  Bay ibarihm t, kişisel yapısının sınırsızlığı ve iktidara düşkünlüğüyle kendine sistem içinde her zaman yer buldu. Çünkü o, onu kucaklayan sisteme benziyordu. Ne devlet ne de medya bu şiddete ve sınırsızlığa dur dedi.
 
Bay ibrahim t.  bugün gayet rahat bir şekilde, küçük bir çocuğa seni gidi küçük orospu pardon zilli deme sınırsızlığını buluyorsa, bu sadece onun değil, onu alkışlayan, ona şov yaptıran herkesin de suçu değil mi? Çocuklara bay ibrahim t., bay nihat d. gibi her daim kadına yönelik şiddet çağrıları yazan ve pratiğinde bunu uygulamaktan çekinmeyen, bunu erkekliğin şanından gören şahısları dinletmemek, izletmemek gerekmez mi? Devletin ve ailenin çocukları böyle bir şiddetten koruması gerekmez mi?
 
Üç yıl önce Taksim’de tacize uğrayan turist kadının, taciz edildiği andaki fotoğrafını porno sitesine koyanlar, bir tecavüz sahnesini aile ahlakına aykırı bulduğu için şikayet edenler, o tecavüz sahnesini internette tıklaya tıklaya mastürbasyon yapanlar, tecavüzü komedileştirenlere tepki koymayanlar, kahkahalarla alkışlayanlar, buna orada izin verenler, bay ibrahim t.’nin konserinde yaptığı şiddete tanık olup, ortalığı yatıştırmaya çalışan devlet temsilcisi, köşesini çarpıcı hale getirmek için kürt kadın sanatçıyı dağa kaldırma fantezisi kuran köşe yazarları, sendikada taciz suçu işleyenler, buna göz yumanlar ve tacizden taraf olanlar, gözaltında tecavüz edenler, gözaltında tecavüzü anlatmaya izin vermeyen örgüt şefleri, evdeki, sokaktaki tecavüzcüler… İster beyaz, ister gri, ister yeşil, ister kızıl türk, kürt, çerkez, gürcü… olun. Adınızın önüne istediğinizi koyun. Hepiniz aynı yolun yolcusu değil misiniz?  Kadına yönelik şiddet konusunda hepiniz aynı tarafta, birbirinizin yanında değil misiniz?
Bu ülkenin sözde akademisyenleri, devlet bakanları, başbakanı, kurumları, adli tıp enstitüleri, sermaye çevreleri kadının eve hapsolmasını, her türlü şiddete boyun eğmesini ve her daim utanmasını istiyor. Kötü kokan ağızları,  bulamaç düşünceleriyle kadınları, eşcinselleri hedef gösteriyor. Ensest uygulayıcısıyla eşcinseli aynı kefeye koyuyor, hastasınız diyorlar. Kadınla erkek eşit değil diyorlar. Sizler bizim kurşunlarımıza, hakaretlerimize boyun eğeceksiniz, bizim iktidarımızı kabul edeceksiniz, çünkü biz sizi böyle seviyoruz diyorlar. Öte yandan tüm sermaye mallarını satabilmek için televizyon reklamlarında kadınlara mutluluğun tarifini yapıyor. Yenilenmiş ankastre mutfaklar, mucize yaratan beyaz eşyalar, yogada hayal edilen çatal bıçak setleri. Hayal edin diyorlar bir defa da yedi kilo yıkayan çamaşır makineleri hayal edin. Özgürlüğü, şiddetsizliği değil yedi kiloluk kirli çamaşırlarımızı yıkadığınızı ve bunu hayat boyu yaptığınızı hayal edin. Sonra ütülediğinizi. Evlenin, hanımefendi olun, kıytırık börekler ve çöreklerle mucizeler yaratın diyorlar. Bay ibrahim t. gibileri sevin, bay bulamaç alileri sevin, itaat edin diyorlar. Ezilmişliğinizle bizi onurlandırın, biz o kadar onur yoksunuyuz ki diyorlar. Erkekliği kadınlığın, kadın cesetlerinin üzerinde yükseltin, aileyi kutsayın, yoluna kurban olun diyorlar. Kesin cennete gidersiniz diyorlar, ayağımızın altına dayağın çıktığı cenneti seriyorlar.  Görüyoruz ki o cennetten hep cinnet, şiddet, aşağılanma ve ölüm çıkıyor.
 
Bu ülkede erkekler mahkemelerde ve karakollarda kadınları çok sevdikleri için öldürdüklerini söylüyor. Bu ülkenin erkekleri 12 yaşındaki çocuğu seni gidi orospu diye sevip, 13 yaşındaki çocuğu seni orospu diye öldürüyor. Bu ülkedeki erkeklik kadınlığa cinskırım uyguluyor.
 
Bizi “seven” erkekler; bilin ki biz hiçbirinizi sevmedik ve bilin ki kadınların hafızası çok güçlüdür, hiçbir şeyi unutmaz. Uyguladığınız her şiddeti biliyoruz, hatırlıyoruz, yaşıyoruz. Öldürdüğünüz her kadının adını aklımızda tutuyoruz ve unutmuyoruz. Çünkü tüm bunları geride bırakıp, yolumuza devam etmemize şiddetiniz hiçbir zaman izin vermiyor.
 
Şimdi bay ibrahim t.’nin program yaptığı restoranın önünden geçeceğim yine. bay ibrahim t’nin şu an sahne aldığı restoranda daha önce sahne alan ve ilişkisi olan kadınların ikisinin de aynı restoranın önünde vurulması yine aklıma gelecek, tüylerimi ürpertecek. O adamın sahne ilanını ve fotoğrafını gördüğümde, yine gözümün önüne Perihan Savaş’ın bay ibrahim t. tarafından morartılmış gözleri ve patlatılmış yüzü gelecek. Bay ibrahim t.’ye ve onu kucağında büyüten onun gibilere hiçbir çamaşır makinesinin baş edemeyeceği kadar çok öfke duyacağım.
 

Etiketler: insan hakları
İstihdam