09/05/2011 | Yazar: Süreyyya Evren

Osama Bin Ladin'in son sözleri şunlar oldu diyebilir miyiz: Terör diye bir şey yoktur!

Osama Bin Ladin'in son sözleri şunlar oldu diyebilir miyiz: Terör diye bir şey yoktur! Değil mi ki başka bir ülkeye özel timler kimseye haber vermeden baskın yapıp yargısız infazla aradıkları şahsı ve etrafındakileri çoluk çocuk arasında vurdular. Sonra da cesetleri ortadan kaldırdılar...

Bin Ladin'in Abbottabat'ta öldürülüşü terör ifadesinin belirli bir edimi tarif etmek için kullanılamayacağını, kimi siyasi görüşleri kimi konjonktürlerde adlandırmaya yarayan bir boş kategori olduğunu bize tekrar gösterdi.

Hatırlayacak olursak dehşet sözcüğünden gelen terör eylemleri ifadesi dehşet saçan şiddet edimleri olarak (Fransız Devrimi'nden çok) 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında gerçekleşen ve dünya çapında çok sayıda kralı, lideri, yöneticiyi götüren suikastlar serisinin ardından dolaşıma girmişti. Vergi almak için ya da isyan bastırmak için bir devletin halkı acımasızca kırıp diğerlerine dehşet salmaya çalışmasının ardından terör sözcüğüne ihtiyaç duyulmamıştı örneğin. Dehşetin kime saçılan dehşet olduğu esastı. Yöneticilerin halkı öldürdüğü şiddet ölçeğiyle tartılsa çok daha korkunç olaylar 'adaleti tesis ediyor' kabul edilirken; krallar ve yöneticiler öldürülünce 'dünyayı korkunç bir terör dalgasının sardığı' varsayılabilmişti.

Cinayetin birini öldürmek anlamına değil de yetkisizce birini öldürmek anlamına gelmesi gibi...

Yetkiyi veren makam, başka öznelerin elinden çıksa 'terör' olarak kolaylıkla adlandırılabilecek edimlere giriştiğinde adaleti tesis etmiş oluyordu böylece.

11 Eylül'den sonra da Bin Ladin adaleti tesis etme iddiasındaydı. Ama yetkiyi ele geçirmediği sürece bu söylemi geçersizdi...

Türkiye'de biz yargısız infaz çok gördük. Çok yaşandı buralarda yargısız infaz. Ortadan kaldırılan cesetler...

Obama şunu diyor: yetki sizdeyse, iyi bir açıklamanız da varsa şiddette sınır tanımanızı gerektiren bir durum yoktur. İyi bir açıklama ve yeterli yetkiden oluşan tarif Arjantin diktatörlükleri estetiğinde cesetleri uçaklardan denize atmayı, komandolarla ev basıp yargısız infaz yapmayı adaletin tesis edilmesi olarak dünyaya kabul ettirebilir.

Demek ki 'sorgusuz sualsiz öldürülebilir olan' diye, 'harcanabilir olan' diye fiili bir kategori var, böyle bir insan kategorisi konusunda dünya uzlaşmış durumda. Ve bu harcanabilir olan en fazla eli kana bulaşan demek değil. Mesela George Bush bu kategoride değil.

Eli en fazla yanlış kana bulaşan demek...

Eli yanlış kana bulanan yargısız infaz edilince adalet yerini bulmuş oluyor -Türkiye'de de çok örneğini gördüğümüz gibi...

Sadece yargısız infazı değil işkenceyi de bir ucundan aklamaya çalıştığını gördük bu infaz gecesinin. Bin Ladin'e giden istihbarat serüvenine dair kısa anlatı dolaşıma sokulduğunda bir de baktık Guantanamo'da işkence ile alınan bilgilerin ne kadar kritik bir değere sahip olduğu fikri alttan sızdırılıyor zihinlere...

Demek ki neymiş işkence o kadar da kötü bir şey değilmiş, doğru ellerde, adalet arayan doğru kana bulaşmış ellerde kulanıldığında dünyayı kurtaran adamlık bir işmiş işkence ve yargısız infaz. Su ile boğma hissi yaratmaya dayanan waterboarding meğer ne faydalı bir su sporuymuş!

Önce su ile boğar gibi yap, sonra da öldürüp suya at. Tamam. Demokratik kamuoyu huzur içinde yatsın...

Resmi ABD belgelerini Wikileaks'e aktaran Amerikalı er Manning'e de türlü işkenceler uyguladılar Amerikan cezaevlerinde. Belki bir gün Assange'a da sıra gelecek.

Türkiye'de ve diğer yerlerdeki bütün liderlerin “çok memnun oldum” mesajlarındaki acelecilikte bu da var: “yarın bana da işkence ve yargısız infaz lazım olabilir. Fırsat bulmuşken, hazır dünya egemenince meşru ilan edilmişken desteklerimi sunayım...”

Sayfalar tutacak uzun yargısız infazlar tarihimizin yanı sıra yakın dönemdeki Festus Okey cinayetini da akla getiriyor. Bir kapalı mekan, biri öldürüyor biri ölüyor, ve hikayeyi öldürenin anlatısına dayanarak öğreniyoruz.

Bu kez bir fark da var tabii: Osama Bin Ladin'in 12 yaşındaki kızı da olay yerinde, infazı izlemiş.

Küçük kız çıplak gözle izlerken Obama ve Beyaz Saray arkadaşları da ekrandan izliyorlar. Bize ama ekranda ne gördüklerine bakma ayrıcalığı tanınmıyor. Biz ekrana bakışlarına bakmak durumundayız.

Osama Bin Ladin'in öldürülmesi temelde Bin Ladin ile ilgili bir olay değil kısacası. Bir siyaset kültürünün olumlanması. Kanunsuzluk kanunun tekelindedir ve kanunun tekelinde kalmalıdır ve kanun da temelde budurun bir anlatımı...


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam