02/09/2019 | Yazar: Melis Freeowl

Oyy küçül de cebime gir eyy koca çıkıntı. Bir dağ gibi orada durmuşsun, çık da isteyen bedenlerle buluştur kendini.

Oyy küçül de cebime gir eyy koca çıkıntı. Bir dağ gibi orada durmuşsun, çık da isteyen bedenlerle buluştur kendini.

Benliğinden kaçmak istiyorsun bazen. Korkutuyor delicesine aynalar. Bazı çıkıntılar... Çıkıntılarla yapılanan o vücut seni korkutuyor istemsizce.

Bazen memnun olmak istersin; bi bakmışsın bazen bir korkuyu, bazen acıyı kapatırsın, memnuniyet sarar beynini. Ya da kandırmışsındır o koca dünyanı. Sararsın sarmalarsın, bir sızıya rağmen.

Peki, çıplaklığın buluştuğu o anlar? Yalnız ya da başka bir bedenle... Ellerinle kavuşturup görmemezlikten gelmek istediğin o anlar. İşe yaramıyor kaybetmek istemediğin bazı birkaç isimlerle. Yine başladı yine başlıyor, hissedersin ya da görürsün. Kaldır kafanı yukarı bak biraz aşağı omuzlar. Hıh, oldu mu şimdi? Olmadı bee… Çaresiz bir his, kısa dönemlik çözümler mi ömür boyu?

İllüstrasyon: Jesse Harold

Hatırlıyor musun ilk yuvasını oluştururken vücudunun bir köşesinde nasıl gizlerdin ellerinle. Kimse görmüyor sanırdın. Herkesin soyunduğu o oda senin için geçmeyen bir zaman dilimiydi. Ha, ha, ha ben ergenlikteyim, kaç beden haa? Kaç beden bir kadına verdiği mutluluk.

Oyy küçül de cebime gir eyy koca çıkıntı. Bir dağ gibi orda durmuşsun çık da isteyen bedenlerle buluştur kendini. Neyse ne... Kapattın mı o konuları bir birayla ya da kapattın sandın di mi. Olsun bir kaç içki uyutur, uyuyunca geçer derler. Sen içmeye devam et bi uyu da sabah konuşuruz. Belki unutursun ya da unuttun sanırsın. Önemli olan unutma eylemi değil mi? Konuşuruz havadan... Sudan... İyi geceler, güzel umutlu bedenlerle...


Etiketler: yaşam
İstihdam