01/12/2023 | Yazar: Sa Bahattin

Test yaptırdığımızda gönlümüzden geçen negatif çıkmak oluyor, malum. Ama sonucun pozitif gelmesi durumunda da paniğe gerek yok. HIV’in kontrol altında tutulan bir virüs olduğunu; günde tek bir hap kullanarak sağlığımızı koruyabileceğimizi ve hatta virüsü kan testlerinde negatif çıkacak seviyeye indirebileceğimizi hatırlamalıyız.

Bir film ve HIV farkındalığı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Olağanlık

Geçtiğimiz günlerde hoş bir film izledim. Gördüğüm diğer tüm LGBTİ+ temalı filmlerden farklı olan, hayatın olağan akışına samimi ve filtresiz bir şekilde dokunan, gerçek zamanlı bir filmdi bu.  Bir Fransız yapımı. İsmi: “Paris 05.59: Theo&Hugo”

Bir seks kulübünde gerçekleşen ve yaklaşık 15 dakika boyunca izlediğimiz grup seks sırasında birbirine tutulan iki eşcinsel erkeği merkeze alan, onlarla o kulüpten çıkan, bisiklete binen, onlarla yürüyüp acıkan, içten bir filmdi.

1 Aralık

Filmdeki karakterlerle birçok noktada farklı nedenlerle özdeşlik kurabildim. Ancak en fazla, o iki heyecanlı gencin HIV bulaşı konusunda yaşadıkları endişeden ve bunun üzerine yaptıklarından etkilendim. Zira ben de sık sık böylesi endişeler yaşıyorum. İşte tam da bugün, 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde, ‘HIV endişesi’ ve ‘yapılması gerekenler’ üzerine şahsi bir iç döküş yapmanın benim için iyileştirici, sizin içinse faydalı olacağını umut ederek konuya giriyorum.  

Hatırlatmalar

Başlamadan; HIV’in korkulacak bir virüs olmadığını, var olan tedavilerle HIV ile sağlıklı yaşamın mümkün olduğunu, başarılı tedavilerle HIV’in kanda belirlenemeyen seviyelere düşürülebildiğini ve böyle bir durumda virüsün bulaşma riskinin de olmadığını hatırlatmak isterim. Ayrıca, HIV’in bulaş oranının düşük olduğunu (kabaca % 1.4)*, HIV’in aslında güçsüz, kırılgan bir virüs olduğunu**, vücuttan ayrıldıktan sonra uzun süre yaşayamadığını, bu nedenle de yüzeylerden bulaşma riskinin oldukça düşük olduğunu** da eklemek istiyorum.

Yine de

Bunca bilgiye ve olumlayıcı bakışa rağmen, HIV endişesinden tamamen kurtulmuş olmamam bir çelişki farkındayım. Ama durum bu, ve nedenini ben de sorguluyorum. Aklıma gelen ilk açıklamalar; yaratılan toplumsal utanç (stigma), bilinç altına işlemiş paranoyalar ve tanışma uygulamalarında karşılaştığım partner adaylarının bu konudaki bilgisizlikleri oluyor şimdilik.

Bilmemek mevzusu

Özellikle son seçeneği biraz irdelemek istiyorum. Çünkü, internet aracılığıyla tanıştığım partnerlerle, yapacağımız cinsel temasta dikkatli olmak konusunda karşımdakini ‘ikna etmek zorunda kalmak’ beni biraz yoruyor açıkçası. Bu durum, ayrıca, beni toplumun konudan ‘bihaberliği’ ile yüzleştiriyor ki bu da virüsün yayılımının ne kadar fazla olabileceğine ilişkin bir ipucu veriyor sanki.  

Hayatımdan inciler

Gelin isterseniz bu ikna sürecinde karşıdan duyduğum bazı cümleleri sizinle paylaşayım:

“O kadar öpüştük ondan bir şey olmadı da bundan mı çekiniyorsun?”

“Ben her gün yıkanıyorum”

“Kondom takınca ben gelemiyorum ya”

“İçime boşalsan ne olur ki? Hamile kalmam sonuçta”

Bunların dışında, kimisi AIDS’in seks işçilerine özel bir hastalık olduğunu düşünüyor, kimi ise HIV’e karşı bağışıklığı olduğunu. Konu hakkında konuşacak kimseleri de olmadığından, herhalde, pek de bir şey öğrenemiyorlar. Ben konuyu açtığımdaysa, bana kızmaya ya da kendilerini suçlanmış hissedip üzülmeye başlıyorlar. Zorlanıyorum hakikaten.

Önemli

Tam da bu noktada, iyi bilinmesi gereken bir gerçeği tekrar etmek istiyorum ki ben de zamanı geldiğinde hemencecik ifade edebileyim:

HIV BULAŞIMI, ÖLÇÜLEBİLİR SEVİYELERDE HIV TAŞIYAN BİR KİŞİNİN VÜCUT SIVILARININ HIV'İ OLMAYAN BİR KİŞİNİN KAN DOLAŞIMINA GİRMESİ DURUMUNDA GERÇEKLEŞİR.

Bu cümlede, (gördüğünüz gibi) yapılan eylemin türüne, kişilerin cinsel yönelimlerine, cinsiyet kimliklerine ya da mesleklerine ilişkin hiçbir detay yok. Kişilerin ne sıklıkla yıkandıkları, kişisel bakımlarının ne kadar ‘iyi’ olduğu falan da söz konusu değil. Çünkü olay sadece bu: Bir HIV pozitif insanın SPERM, VAJİNAL YA DA REKTAL SIVI, KAN VE ZEVK SUYU gibi vücut sıvılarında HIV viral yükü yüksekse, ve bu virüslerden “yeterli miktarda” negatif kişinin kan sistemine girerse bulaş gerçekleşiyor. Bu kadar! TER VE TÜKÜRÜK BUNA DAHİL DEĞİL. Dolayısıyla HIV pozitif bireyleri öpmek, yalamak, onları okşamak (kişinin vücudunda açık yaralar olmadıkça) hiçbir risk taşımıyor.

İşin Güzeli: Korunmak

Ve en güzeli ne biliyor musunuz? En riskli eylemler olan vajinal ve anal sekste dahi, bulaş ihtimalini sadece KORUNARAK (prezervatif “kondom” kullanarak) büyük, hem de çok büyük oranda azaltabiliyoruz. Bu cümleyi sadece size söylemiyorum. Kendime de söylüyorum. Çünkü cinsel temasın heyecanlı anlarında kondom takmaya ayrılacak o birkaç saniyenin “fazla” geldiğini ben de biliyorum. Ama bu konuda ısrarcı olmayı öğrenmeliyim/z. Belki de kondomu cinsel pratiğimize dahil etmenin, onu açıp takmanın erotik, uyarıcı yollarını keşfetmeliyiz.

Bir Diğer Güzellik: Test Yaptırmak

Yukarıdakileri yazarken kendimi ayrı tutup size öğüt veriyormuş gibi hissettirdiysem, bunun böyle olmadığını vurgulamak isterim. Öte yandan, korunmadan sonraki ikinci önemli basamak olarak, olası bulaşlara karşı düzenli test yaptırmam(ız) gerektiğinin de farkındayım. Neyse ki bulunduğum şehirdeki üniversitenin hastanesinde sık sık (yılda 3-4 kez) bunu gerçekleştirebiliyorum. Ancak böyle bir durumda ismimizin kayıtlara geçiyor olması biraz can sıkıcı tabii. En iyisi anonim merkezlerde test yaptırmak. Maalesef, şimdilik Türkiye’nin sadece birkaç şehrinde böyle merkezler var. Bunlar: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Samsun, Mersin, Diyarbakır ve Bursa. Bu şehirlerde olanlar, ya da oraya gidip test yaptırmak isteyenler için merkezlerin bilgisini buraya bırakıyorum. (https://www.pozitifyasam.org/kimlik-bilgilerinizi-vermeden-hiv-testi-yaptirabileceginiz-merkezler-var/ )

Tedavisi var!

Test yaptırdığımızda gönlümüzden geçen negatif çıkmak oluyor, malum. Ama sonucun pozitif gelmesi durumunda da paniğe gerek yok. HIV’in kontrol altında tutulan bir virüs olduğunu; günde tek bir hap kullanarak sağlığımızı koruyabileceğimizi ve hatta virüsü kan testlerinde negatif çıkacak seviyeye indirebileceğimizi hatırlamalıyız. Erken başlanacak tedavinin, sağlığımızdaki olası olumsuzlukları minimuma indireceğini ve başka insanlara bulaş riskini azaltacağını bilmek de erken teşhis/tedavi için iyi bir motivasyon sanki.

Stigmaya Dur De!

Son söz olarak; gelişen tedavi yöntemleri sayesinde İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak bilinen HIV’in bireylere verdiği ‘biyolojik zararın’ neredeyse tamamen bertaraf edildiğini; ancak, maalesef, toplumda takılı kalan ‘ayıplama, dışlama ve yalnız bırakma’ süreçlerinin bireylerde telafisi güç hasarlara neden olduğunu hatırlatmak isterim.  HIV’le yaşayan bireylerin toplumdan dışlanmasının bir insanlık suçu olduğunun altını çizerek, hepimiz için daha kapsayıcı bir yaşamı kurabilmek adına, bu stigmadan kurtulmak konusunda biz lubunyaların öncülük edebileceğini düşündüğümü de ifade ederek yazımı noktalıyorum.

Hepinize esenlik, sabır ve hoşgörü dolu günler dilerim.

Dayanışmayla,

Sa

*https://stanfordhealthcare.org/medical-conditions/sexual-and-reproductive-health/hiv-aids/causes/risk-of-exposure.html 

** https://www.healthline.com/health/how-long-does-hiv-live-outside-the-body

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, cinsellik, hiv
İstihdam