13/12/2024 | Yazar: Gloria Careaga
LGBT+’ların aktif katılımını sağlayan ve yeteneklerinin güçlendirilmesi ile onurlu bir yaşamı garanti altına alan bir tanınma ve içerme gerektirmektedir.
Gloria Careaga’nın yazısını Umut Güven çevirdi. Yazının tamamı aşağıda yer alıyor:
Yoksullukla mücadele, hükümetlerin karşılaştığı en önemli zorluklardan biri olmuştur. Farklı ekonomik modeller, büyük hayal kırıklıkları yaratmış ve güçlü eşitsiz yapıları destekleyen vaatler sunmuştur; farklı toplumsal kesimler, önyargılara dayalı ayrımcılık sistemleri nedeniyle toplumsal sınırların dışında kalmaktadır.
LGBT+ nüfusuna dair farklı görüşler, onları ekonomik ayrıcalık içinde gösterip güçlü piyasa tüketicileri olarak tanımlamaktadır. Ancak bu görüşler oldukça yüzeysel olup, LGBT+’ların günlük yaşamlarında karşılaştıkları çeşitli engelleri, hatta çok erken yaşlardan itibaren yaşadıkları zorlukları detaylı olarak dikkate almamaktadır.
Gerçek şu ki, birçok tanı ve araştırma, LGBT+’ların cisgender heteroseksüel bireylere kıyasla daha yüksek oranlarda yoksullukla karşılaştığını göstermektedir. LGBT+’lar, ayrımcılık sistemi nedeniyle marjinalleşme ve sosyal ve yasal korumadan yoksun kalma riski altında bulunmaktadır.
LGBT+’ların genellikle aile desteği alamadıkları, bu durumun onları eğitim sisteminde savunmasız bıraktığı ve çoğunun eğitimden atıldığı, dolayısıyla iş piyasasına diğer kesimlerle aynı koşullarda erişemedikleri vurgulanmalıdır. Aile reddi ile karşılaşan LGBT+ kimlikler, evsizlik, ruh sağlığı sorunları, depresyon, yalnızlık, düşük benlik saygısı ve hatta intihar düşünceleri ile de karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle ikili cinsiyet sistemine uymayan bireyler, çok erken yaşlardan itibaren itibarsızlaştırılmakta ve ekonomik olarak yeterli bir şekilde faaliyette bulunmalarını engelleyen ağır koşullar altında yaşamaktadırlar.
Küresel zorluklar, Kadının Statüsü Komisyonu'nu, 2024'teki 68. oturumunda, "Yoksullukla mücadele ederek ve cinsiyet perspektifi ile kurumları ve finansmanı güçlendirerek tüm kadın ve kız çocuklarının toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşımını hızlandırma" öncelikli temasını önermeye yönlendirmiştir. Biz, Arcoiris Vakfı olarak, bu meydan okumayı kabul etmeyi uygun bulduk ve çeşitlik cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine sahip kadınların ülkelerinde yoksullukla başa çıkmak için geliştirdikleri alternatif yolları sundukları bir panel düzenledik.
Bu, yoksulluğun sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda gelir eksikliği ve onurlu bir yaşam için temel yeteneklerin eksikliğini kapsayan çok boyutlu bir sorun olduğunu kabul etmeyi gerektiriyordu. Bu, marjinalleşmenin LGBT+ kimlikleri, özellikle transları, farklı toplumsal kesimlerden, gayri resmi çalışma veya serbest meslek arayışına yönelttiğini; onları dışlanma ve şiddet koşullarına maruz bıraktığını görmemizi sağladı.
Bu anlamda, lezbiyen ve transların alternatif gelir ve karşılıklı destek koşulları yaratmada katkıda bulunan destek ağları ve organizasyonlar oluşturmak zorunda kaldığını görüyoruz.
Meksika'da, COVID pandemisi sırasında trans kadınlar, kırılgan çalışma koşulları nedeniyle gelir elde etmede büyük sınırlamalarla karşılaştı ve bu da onları organize olmaya ve destek sistemleri yaratmaya yöneltti. Bu durum o kadar başarılı oldu ki, benzer marjinalleşme koşulları ile karşı karşıya kalan mahallelerindeki diğer grupları da desteklemeye başladılar.
Ancak, organizasyon kapasiteleri burada kalmadı. Gelir kırılganlığı ve barınma güvenliği istikrarsızlığının farkına vararak, sokakta kalan arkadaşlarını barındırmak için barınaklar oluşturdular. Bu barınaklar sadece barınma ve yiyecek sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda iş eğitimi ve yönetim, organizasyon becerilerinin geliştirilmesi yoluyla kimliklerini güçlendirdi. Vizyonları, hatta ülkenin çeşitli eyaletlerinde başka alanların oluşturulmasını teşvik etmeye yönlendirdi. Bu başarılar, bir yandan dayanışma ve sosyal organizasyonun en olumsuz koşullarla yüzleşme gücüne sahip olduğunu, ancak aynı zamanda sosyal ve hükümet kaynaklarının bu koruma eksikliği koşullarına karşı koymak ve çözmek için var olduğunu göstermektedir.
Ancak, bu başarılı deneyimlere karşın, bu kesiminin temel ihtiyaçlarını karşılamak için yetkililerin ilgisizliklerini ve sorumluluk eksikliğini göz ardı edemeyiz. Hükümetler, "hiç kimsenin geride kalmamasını" sağlamak için bir dizi “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefine” ulaşmayı taahhüt etmişlerdir. Fakat, LGBT+’lar öncelikli gruplar arasında bile yer almadıysa, hükümetler ihtiyaçlarını bilmeye yönelik ulusal istatistiklerine dahil etmediyse bu motto nasıl yerine getirilecektir? Bu bilgi olmadan, ekonomik ve sosyal içerilmelerini garanti altına almak için tasarlanmış farklı politikaların geliştirilmesi neredeyse imkansız olacaktır.
2030 Gündeminin yerine getirilmesi, LGBT+’ların aktif katılımını sağlayan ve yeteneklerinin güçlendirilmesi ile onurlu bir yaşamı garanti altına alan bir tanınma ve içerme gerektirmektedir.
Dünyanın dört bir yanında, hatta ölüm cezasına kadar kriminalize edilen yerlerde bile, LGBT+’lar tarafından başlatılan sosyal hareketler, haklarının korunmasını talep etmekle kalmayıp, aynı zamanda kültürel dönüşümlerle toplam içerme ve saygı gösterilen sosyal kabulü talep etme kararlılıklarını ve cesaretlerini göstermiştir. Hükümetlerin tartışmalarında dikkate alınmamız için öne sürdükleri gündemlerden, hükümetler arası alanlarda katılımımızın sürekliliği, bu süreçlerin aktif bir parçası olduğumuzu ve bu nedenle her bir hükümet tartışmasında dikkate alınmamız gerektiğini göstermektedir.
*Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisi'nin Uluslararası Ahval dosya konulu 197. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.
*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, kadın, barınma, siyaset, sağlık hakkı, ekonomi