20/10/2022 | Yazar: Tanju Tariz
Tanju Tariz, Sofya’daki ILGA konferansından bildiriyor: “Ay çok tutar”, “beni but tutar”, “yerden yere vursun”, “dibine kadar köklesin” lafları havalarda uçuştu.

Sevgili günlük, pardon kaosjel Ilga konferansı için Sofya’ya geldim. Ebru Meral Sofya’ya gitsek ya dediğinde bende Beylerbeyi’nde oturan kaliteli bir kız kardeşim olan Sofya’ya gideceğiz sanmıştım, “he kız gideriz” demiştim Yozgatlı olduğumu belli edecek şekilde. Çünkü kaliteli kız kardeşim Sofya’da Yozgat’ın Köçeğin Kömü’nden idi. Uçağa binince bir de ne göreyim bütün el çi bi ti ti örgütlerden katılımcılar var. Ayol dedim Sofya’nın evinde kına gecesi ya da kır düğünü konseptli parti mi var? Bu taşralılar nereye gidiyor? Meğerse Bulgaristan’a gidiyormuşuz…
Aras, Bulgaristan pasaport paparonu lubunyaca bilmez diye bana eşlik ediyordu. Bu arada bi an Elizabeth aklıma geldi, gacının hiç öyle pasaporta ihtiyacı olmamış. Ay ne kötü bir şey değil mi? Pasaportsuz ülke ülke geziyorsun. Vize kuyruğuna girip iki laço kesemiyorsun. Acaba kaç gün vize verecekler diye üniversite yerleştirme sınavı sonucu bekler gibi bekleyemiyorsun. Gerçekten çok zor bir hayat! Neyse bizimle ilgilenen paparonla pek ilgilenmeden yandaki naftamsı mantiyi kesmeye başladık. “Ay çok tutar”, “beni but tutar”, “yerden yere vursun”, “dibine kadar köklesin” lafları havalarda uçuştu. Malum gurbet ellerdeyiz, ana dilimizi korumamız ve geliştirmemiz önemli ve anadilimizde kendimizi ifade etmeliyiz. Hem kim ne anlayacak ayol dedik. Neyse pasaport kontrol işleri bitip geçerken, yakışıklı, seksi, but tutar manti demesin mi? “İşlemlerimiz halloldu mu” ay but rezillik! İnsan, insanı yolculukta tanırmış. O kadar hakkında konuştuk, gurbet ellere geldiniz, Türkiye’de kocalarınız olsa da burada dul sayılırsınız gelin bir süpet alıkın demez mi insan? Demedi. İşlemleriniz halloldu mu demekle yetindi. Gerçekten dönüşte yurt dışı ülkelerdeki Türkiyeler dairesine şikâyet edeceğim. Birlik, beraberlik ve orci kültürünü geliştirmek için daha fazla çalışsınlar.
Sonunda uğraşlar sonrasında otelimize geldik. But şugar bir otelmiş. Bu arada ilk kez geliyorum Ilga’nın etkinliğine, sofya onur yürüyüşünde madilikler çıktığı için otelde bizi but sugar laçolar koruyor! 2 manti 2 nafta var. Hepimiz çok beğendik. Merve Özbıyık demesin mi: “Bunları bizden kim koruyacak?” Düşündüm, haklı bir soru. Gerçekten güvenliğin güvenliğini nasıl sağlayacağız?
Bu arada bir sauna varmış, gey sauna Perşembe, Cuma, cumartesi Pazar çalışıyormuş. Çok küçük bir yermiş Kür Özgür öyle dedi. O kadar küçük yere ben gitmem dedi ama çarşambadan saunaya gitmiş. Öyle dediler.
Kızlar Sofya’da sıkıldım. Hava çok soğuk, otelden çıkmak istemiyorum. Bir de perdeler elektrikli düğmeye basıyorsun açılıyor, düğmeye basıyorsun kapanıyor. Cam açıp kapatırken kimseyle göz göze gelme, iki lakırtı yapma imkanın yok! Stokolm sendromu kadar olmasa da bir Sofya sendromu yaşıyorum.
Yarın Merve Özbıyık söz verdi bizi vegan bir restorana götürecekmiş. Onun heyecanı ile Sofya günlüklerime ara veriyorum!
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: yaşam, cinsellik, gezi/mekan