26/03/2021 | Yazar: Gamze Li

Hele ki memleketin dört bir yanına dağılmış lubunya çocuklardan biriyseniz ilk siz öğrenirsiniz hak savunmanın ne olduğunu.

Bo*aziçi ve ülke: İki gerilim hattı arasında lubunya Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Altı kişi için altı gün boykot! Altı kişi için altı gün boykot! Kimler katılır? Sizin eylemleriniz hâlâ devam ediyor mu yaa…

Yüzlerce mavilinin arasından süzülüp okula geçiyorsunuz. İki kat maske, buhar yapmış gözlüklerinizle okula kendinizi atmanız zor oluyor. Şimdi güvende misiniz? Tabi ki hayır. Ancak aşağıda sizi bekleyen, parçası olmanızı isteyen hala solmamış rengarenk bir grup var. Hep beraber bağırıyorlar. Sizin sesiniz de onların bir parçası artık. Siz de bağırıyorsunuz. Hakkınızı istiyorsunuz. En doğalı da bu değil mi zaten. Küçükken öğrenmeni istemediler mi ‘hakkını savun!’ ‘kimseye ezdirtme kendini’ diye. Hele ki memleketin dört bir yanına dağılmış lubunya çocuklardan biriyseniz ilk siz öğrenirsiniz hak savunmanın ne olduğunu. Normatif yapıyla ailenize, okulunuza, sizi canından çok sevenlere! Maruz kalırken yaşam hakkını, toplumun kemirdiği benliği ve benliğin öz savunmasını en dipteki hücrenize kadar hissediyorsunuz. Sesiniz şimdi daha gür çıkıyor, çünkü arkası sığ değil, sizin ve sizin gibilerin doldurduğu kocaman, dolu dolu yaşanmışlıkların olduğu (ğ)enlemesine bir ses!

(İlk paragrafı yazmıştım ki 12 gözaltı haberi geldi. Sırf LGBTİ+ bayrağı açtıkları için iki kampüs arası, öğrencileri gözaltına aldılar.)

Nesneleştirdiğiniz kimliklerin öznesiyiz. Liberal anlayışın atomize olmuş bireyi ve atomize bireylerin oluşturduğu toplum imajının aksine, Tajfel ve Turner’in keşfettiği, toplum içimizde var olan ve sosyal benliğimizin parçası, yaşayan bir organizmadır.[1] İktidarın söylem pratiği, lubunyaları TÜRK aile düzenini bozan, eşcinsellik propagandası yapan, terör örgütü militanları olarak gösterir. Herhangi aklı başında biri Goebbels’in elinden çıkmışçasına, bu söylemlerin zorbaca ve nefret diline ait olduğunu görse de kendimizi iktidarın aynasından tam da iktidarın istediği gibi içselleştirerek nesneleştiriyor olabilir miyiz? Bedenlerimiz, kimliğimiz, sivil yaşamamız sanki öznesi olduğumuz bizler tarafından değil ‘öteki’nin elinden çıkma, yaşamayan, donuk, cisimleşmiş varlıklar olarak başkalarının elinde dolaşıyor. Öz-nesneleştirme, hâkim söylemin aynasına doğrudan gözlerimizi dikmesek bile ucundan kendimize bakmak veya hiç bakmasak da nasıl göründüğümüzü hayal etmektir. Peki bu aynada çatlak bir yer bulabilir miyiz? Sesiyle bardakları kıran opera sanatçıları gibi bir araya gelerek belki sesimizin çıktığı en yüksek noktaya haykırmalıyız. En azından yaşam boşluklarını bulmak ve kendimize ‘çarpıtmalar’ dünyasından bakmadan kavuşmak umuduyla!

Ğ’i bu yazı da sakladım, belki lazım olur!

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.



[1] Tajfel, and Turner. Benlik Kavramının İhmal Edilen Yönü "Sosyal Kimlik", 2019. http://www.uludag.edu.tr/benliklab/default/konu/5489.

 


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, eğitim
nefret