06/09/2022 | Yazar: Eda Zeran
Bu dünyada kadın ve LGBTİ+ düşmanlığı ne zaman suç sayılacak? Başarılı, kimseye ihtiyaç duymadan ayakta kalabilen kadın ve LGBTİ+’larla olan dertleri ne zaman bitecek!
Bazen okuduğunuz ya da izlediğiniz şeylerden mideniz bulanır yaaa, işte benim uzun zamandır midem bulanıyor. Üstelik bu mide bulantısı öyle ilaç alınıp ya da nane limon içilip geçecek vaziyette de değil…
Kendimce uzun sayılabilecek bir zamandır sosyal medya detoksu yapmaya çalıştım. Bunun sebebi de özellikle sosyal medyada karşılaştığım çocuk, kadın ve LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı şiddet, nefret, istismar gibi pek çok haber ve görüntüden uzak kalmaya olan ihtiyacımdı.
Ama sonra fark ettim ki Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız buna maruz bırakılmama gibi bir şansınız ya da lüksünüz yok. Özellikle bu gruplardan biriyseniz yani özetleyecek olursak cis-hetero bir erkek değilseniz çoğu zaman zaten bu durumun bizzat öznesi oluyorsunuz.
Son birkaç haftanın gündemi Gülşen ve Gülşen’e yapılanlardı; bununla ilgili bir sürü şey yazıldı, çizildi; ben size farklı bir kişiden ve farklı bir ülkedeki başarılı bir kadının gördüğü baskı ve şiddetten bahsedeceğim:
Sanna Marin, kendisi Finlandiya’nın yeni başbakanı. 1985 doğumlu olan Marin, Finlandiya’nın Sosyal Demokrat Partisi’nden 2019 yılında göreve seçildi. Zorlu bir çocukluk geçirerek ve tabiri caizse tırnakları ile kazıyarak geldiği kariyerinde şu sıralar yakın zamanda çekilmiş bir videosu sebebiyle kadınlığı ve başbakanlığı üzerinden yapılan karalamalarla tanıdık olduğumuz bir alaşağı edilme hikâyesi daha…
Bazılarınızın aklındaki ‘acaba videoda ne vardı’ sorusunu duyar gibiyim. Ne mi vardı: Arkadaşlarıyla birlikte dans eden, içki içen, öpüşen ve eğlenen insanlar... Yani hepimiz gibi biri. Ama farklı kılan genç ve elbette ki bir kadın başbakan oluşu.
Bu durum sadece Finlandiya da değil, neredeyse tüm dünyada konuşulan bir gündeme dönüşmüş durumda. Birçok nefret söylemine maruz bırakılmış olmasının yanı sıra onu destekleyen pek çok kişi de vardı: Hillary Clinton'ın tweetinde; “Durmak yok, dansa devam Sanna…”
Guardian gazetesinin bir yazarı da “Bu bir skandal değil, tam anlamıyla cinsiyetçi bir ikiyüzlülük. Oğlan çocukları oğlan çocuğudur ama kadın bir salonda birkaç arkadaşı ile dans etti mi: ‘Bu cadıları teste gönderin…’”
Başarılı, kimseye ihtiyaç duymadan ayakta (hayatta) kalabilen cesur kadın ve LGBTİ+’larla olan dertleri ne zaman bitecek acaba. Tek dertleri dekoltesi mi ya da sahnede açtığı LGBTİ+ bayrağı mı yoksa videodaki gibi iki kadının öpüşmesi mi?
Bu dünyada kadın ve LGBTİ+ düşmanlığı ne zaman suç sayılacak? Bu sorulara sanırım daha uzunca bir süre cevapsız kalmaya devam edecek. Bu yazının sonunu Sanna Marin’in ağlayarak vermek durumunda bırakıldığı basın açıklamasında söylediği bir cümle ile bitirmek istiyorum: “Bu kara bulutlar içinde bazen neşeyi, ışığı ve keyfi görmek istiyorum…”
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, kadın, siyaset, dünyadan