20/04/2011 | Yazar: Özgür Güçlü

Ben ilkokul bire giderken, teyzemlerin evi bizimkinin iki apartman ötesindeydi. Teyzemin dört çocuğu var: iki erkek, iki kız.

Ben ilkokul bire giderken, teyzemlerin evi bizimkinin iki apartman ötesindeydi. Teyzemin dört çocuğu var: iki erkek, iki kız. Aram onlarla hep iyi olmuştur, özellikle de iki kızıyla. Büyük olan eğlenceli, biraz havai. Küçük olan sessiz, sevimli. Benden büyükler, biri liseye gidiyor, biri ortaya. Onların evine her gün biraz uğrayıp onlarla vakit harcamam nerdeyse adet haline gelmiş. İkisini de çok severim.

Bir öğleden sonra yine onlara gidiyorum. Ama bugün her gün gibi değil, heyecanlıyım. Teyzemin büyük kızı lise arkadaşlarını eve çağırmış. Bu demek ki bu sefer hem onları göreceğim, hem de müziğe ve pastaya doyacağım.

Evlerine girdiğimde neşem katlanıyor. Tüm binayı şimdiden vanilya ve kakao kokuları doldurmuş. Kapıdan girip ayakkabılarımı çıkartır çıkartmaz, hemen mutfağa dalıyorum. Mutfak küçükce, ama benim icin adeta mutluluğun resmi. Teyzemin kızları iş başında. Etraf tertemiz; lavabo, tezgahın fayansları bembeyaz. Bal dök yala! Bir kenarı duvara dayalı kare mutfak masasının tam ortasında kalıptan az önce çıkmış kek duruyor. Uslu durursam, kek soğur soğumaz kocaman bir dilim benim olacak. Ağzım kulaklarımda.

Fırında da bol maydanozlu, beyaz peynirli poğaçalar. Ben fırının camından onların yumurtalı tepeciklerinin yavaşça kabarıp, kızarışını izlerken, komşu kızları, sınıf arkadaşları da birer birer damlıyorlar. Hepsi giyinmiş şıkır şıkır, azcık allık, azcık rimel. Liseli kızlıktan çıkmak isteseler de sınırları fazla zorlamaya çekinircesine, azcık… Hoşbeş, gülüşmeler, itişmeler derken biri getirdiği kasedi teybe takıveriyor.

Kasetçalarda başlıyor karışık Boney M. Şarkıların hepsi birbirinden eğlenceli, birbirinden keyifli. Daddy Cool… Rivers of Baylon! Ama bir şarkı var ki o başladığında tüm kızlar oturdukları yerden hop kalkıyorlar. Hepsi bir anda sözleşmiş gibi iki ellerini kavuşturup, toka yapıp, ritme uygun bir şekilde bir sağ kalçalarına, bir sol kalçalarına, bir sağ, bir sol omuzlarına vuruyorlar. Dikkatle izliyorum. Çok uzun sürmüyor, ben de dansetmeye başlıyorum ortalarında, bir maskot gibi. Hep biraz ağızdan söylüyoruz. “Ra Ra Rasputin…”

Acaba kaç kişi hâlâ yakın akrabalarından yalnızca iki apartman uzakta oturuyor?
http://www.youtube.com/watch?v=kvDMlk3kSY


Etiketler: kültür sanat
nefret