13/07/2010 | Yazar: KAOS GL

Bugün TBMM’de, Terörle Mücadele Yasası mağduru &cc

Bugün TBMM’de, Terörle Mücadele Yasası mağduru çocukların mağduriyetlerini kısmen gidermeyi öngören yasa değişikliği görüşülecek. Tasarı bu haliyle kabul edilirse, Türkiye’nin de imzacıları arasında yer aldığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde öngörülen gerekliliklerin büyük bir kısmı Türkiye’de ihlal edilmeye devam edecek. 

Hükümetin Kürt konusunda açılım lafını ortaya attığından beri geçen bir yılı aşkın sürede ıkına sıkına hazırladığı yasa değişikliği şimdilik bu. Eğer komisyondan gelen tasarı mecliste daha da kırpılıp, iyice kuşa çevrilmezse, küçücük bir ileri adım atılmış olacak. 

Sorunu çözmeye aday bir adım mı? Ne yazık ki değil. Esas olarak olumsuz bazı görünümleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor tasarı. 18 yaşından, hatta bazıları 15 yaşından küçük çocukların ‘terör örgütü propagandası yapmak’ veya ‘terör örgütü üyesi olmak’ iddiasıyla yargılanmalarına ve ağır hapis cezalarına çarptırılmalarına son vermiyor. Ayrıca Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na getirilen ‘güvenlik tedbiri’, suçlu görülen hatta zanlı çocukların ailelerden alınması tehlikesini yaratıyor.

Yasa değişikliğinde var olan iyileştirmeler ne? En önemlisi, 18 yaşından küçük çocukların Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri yerine Çocuk Ceza Mahkemelerinde yargılanacak olmaları. Bunun savunma hakları açısından önemi var. Tutukluluk kararı vermeyi göreli zorlaştırıyor. Tasarı, TMK kapsamındaki suçlarda 15 yaş üstündeki kişilere verilen cezanın tecil edilmesini engelleyen maddeyi yürürlükten kaldırıyor. Silah kullanılmaması koşuluyla, polise mukavemet suçunun ve benzeri suçların birinci kez işlenmesi halinde cezanın tecil edilmesi olanağı veriyor. Bu kadar...

Bir yıldan fazla bir süredir üzerinde konuşulan, hükümetin ve MHP dışında muhalefet partilerinin karşı çıkmadıkları bu yasa değişikliğinin bu denli cılız olması düşündürücü. Kürt sorununda yerinde saymamızın bir farklı örneği var karşımızda. Çünkü Kürt sorununun ayrılamaz bir parçası olan bir sorunla karşı karşıyayız. 

Terörle Mücadele Yasa’sında dört yıl önce yapılan değişiklikle sayısı giderek artan çocuk, mahkeme ve hapishaneyle tanıştı. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2008’den bugüne 2 bin 133 çocuk bu yeni düzenleme çerçevesinde yargılanmış. Çocuklar İçin Adalet çağrıcıları, bu sayının aslında dört bine yaklaştığını belirtiyor. Birçoğu toplantı ve gösteri sırasında değil, evlerinden, okullarından alınıp tutuklanan çocuklar bunlar.

EDP Genel Başkanı Ziya Halis’in belirttiği gibi, “Tasarı, kalıcı çözümler getirmediği gibi, yaşanan sorunları da ortadan kaldırmıyor. İktidarın ayrımcı açıklamaları, hukuksuz uygulamaları ve ülkeyi karmaşaya sürükleyen çatışma politikalarıyla, çocuklar bir kez daha mağdur ediliyor.” Daha ne kadar mağdur edileceklerine bugün milletvekilleri karar verecek.
Çocuklar İçin Adalet çağrıcılarından Mehmet Uçum’a göre, hiç olmazsa üç konu daha bu tasarıya eklenmeli: 1) Örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleyenlere örgüt üyesi gibi ceza verilmesine çocuklar için son verilmeli; 2) Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yüzü kısmen veya tamamen kapatmakla ilgili özel suçu düzenleyen madde kaldırılmalı; 3) Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin çocukların ‘aile ortamında kalmalarını sağlamak’ kaydıyla uygulanacağı ibaresi tasarıya eklenmeli.

Bu asgarinin asgarisi değişiklikler gerçekleşmediği takdirde, belki tutuklu çocukların bir kısmı yasa çıkar çıkmaz serbest kalacaklar, hükümlü çocuklar daha erken salıverilecekler ama birkaç ay sonra sil baştan aynı noktaya döneceğiz.

Ömrünün 17 yılını salt düşünce suçu işlediği için hapiste geçirmiş İsmail Beşikçi’ye, ‘PKK propagandası yapmak’ kılıfı altında, aslında ifade özgürlüğünü çok bariz biçimde ihlal eden bir ceza davası açılması haberi geldi. Meclis’e sunulan tasarı da, çocukların mağduriyetini yargıçların takdir yetkisine devrederek sorumluluk almaktan kaçıyor. Bugün adalet dünyasına hâkim olan ruh hali ortada. Bu nedenle, Çocuklar İçin Adalet çağrıcıları, bu utangaç değişiklik tasarısı hakkında milletvekillerini vicdanlarının sesini dinleyerek, keyfiliğe yer vermeyecek açıklık ve netlikte bir düzenleme yapmaya çağırıyorlar. 

Başbakan, BDP’yi ‘terörden nemalanan parti’ olarak damgalayarak, bu partiyle görüşmeyeceğini ilan ederek, Kürt sorununun çözülmesini engelleyen önemli bir tıkaçın kendi zihniyeti olduğunu ele verdi. Bugün Meclis’te, iktidar ve muhalefet partileri milletvekilleri arasında, bu tıkaç işlevini yerine getirmek istemeyen vicdanlı ya da sadece siyasal basiret sahibi birçoğunluğun var olup olmadığını göreceğiz.



Etiketler: insan hakları
nefret