26/05/2009 | Yazar: KAOS GL

Çocukluk günlerimden hatırladığım, etrafına ilgisiz, sırtında çocuğuyla kir pas içinde dolaşan bir kadın...

Çocukluk günlerimden hatırladığım, etrafına ilgisiz, sırtında çocuğuyla kir pas içinde dolaşan bir kadın... Mahallenin çocukları ardından koşturur, bağırır çağırır, birbirimize onu göstererek ‘Deli Hediye geliyor’ diye ne çok eğlenirdik. Ama kadıncağız sokaktan geçerken yalnız isem korkudan saklanacak yer arar, onu görmezden gelirdim. Hediye’nin sırtında kah ağlayan kah uyuyan bir çocuk hatırlıyorum. Çocuk aklımızla birbirimize çocuğun babasının olmadığını söyler, kadıncağızın peşinden koşturur onu kızdırmaya çalışırdık. Hepimiz ne kadar acımasız, ne kadar vahşi idik... Bize hiçbir zararı dokunmayan, üstelik her gün sırtında taşıdığı çocukla insanların ne kadar acımasız ve ne kadar kötü olduğunu bütün dünyaya gösteren bu kadıncağızdan biz mahallenin çocukları ne isterdik acaba? Hiç de masum olmayan bu vahşi çocuklara, hiçbir büyüğümüzün gerçekten engel olmaya çalıştığını, bizi bu yüzden cezalandırdığını hatırlamıyorum. Hatırladığım sadece birçok çocuğun o zihin engelli kadıncağızın peşinden sürüler halinde koşması. Çocukluğumun o şeytansı dürtülerinden utanıyorum Hediye’yi hatırladıkça.

Yeni yeni ergenliğe geçtiğim çocuk ergen zamanlarımdan, yine sokaktan hatırladığım bir resim kalmış hafızamda. Yaz günlerinin uzun günlerinde kapı önlerinden ayrılmayan arkadaşlarla gün boyunca, bıkmadan usanmadan neler yapıyor neler konuşuyorduk çok iyi hatırlamıyorum ama kapının önünden hemen her gün geçen, o zamanlar bize oldukça yaşlı görünen, ama aslında 25-30 olduğunu tahmin ettiğim bir adamı hatırlıyorum. Mayosu, şapkası ve kilolu basenleri, yarı çıplak bacakları ile içe basarak yürüdüğünü ve siyah hüzünlü gözlerini ve bir de hep yalnız başına olduğunu... Kapı önü çocukları olarak bizler esmer adam geçerken her ne yapıyorsak bırakır veya nereye gidiyorsak yolumuzu değiştirir arkasından giderdik bir süre. Aramızda kıkırdaşıp gülüştüğümüzü, arada yüksek sesle konuşurken onun duyabileceği şekilde ‘erkek’ kelimesini kullandığımızı ve yürüyüşünü taklit ederek eğlendiğimizi hatırlıyorum. Annelerimizin bizi hep korkutarak verdiği ilk karşı cins uyarıları dışında cevaplanmayan, bilemediğimiz ve kendimizce keşfetmeye çalıştığımız cinsiyetlerimizle tam bir kaosun içinde çırpınırken, ne olduğunu ne anlama geldiğini bile bilmeden bu genç adamdan aşağılayıcı bir şekilde ‘homo’ diye bahsediyor ve eminim ki her gelip geçtiğinde onu rahatsız ediyorduk. Gençlik cehaletinin ve acımasızlığımızın büyüklerimiz tarafından dizginlendiğini, bu yaptıklarımızın çok ayıp olduğunu söylediklerini, bu adamın da herkes gibi işi gücü olan bir adam olduğunu hatırlattıklarını hiç hatırlamıyorum. O yıllardan hatırladığım, babamın televizyona ‘Zeki Müren’ çıktığında kendince bir şeyler mırıldanarak kalkıp gitmesi veya televizyonu kapatması... Şimdi düşünüyorum da babam gibi bir sürü homofobik baba, çocuklarının vahşileşmesine ne kadar çok katkıda bulunmuşlardır?.. İlk gençlik dönemlerimde o genç adama nasıl ‘yaratıkmış’ gibi baktığımı hatırladıkça cehaletimden utanıyorum.

Lisede iken sınıfımızdaki bir kız çocuğu için ‘annesi kötü kadınmış onunla konuşmayalım’ dediğimizi, erkek öğrencilerin teneffüs saatlerinde kızı aralarına alıp ona diğer kızlardan daha hoyratça davrandıklarını ve kötü şeyler söylerken çok eğlendiklerini hatırlıyorum. Öğretmenlerimiz bu duruma hiç müdahale etmezlerdi ya da farkında bile değillerdir. O zayıf sarışın kızı düşündükçe acımasızlığımdan utanıyorum.

Artık bir erişkinim. Kendi çocuğuma, Hediye gibi zihinsel engellileri kızdırmak yerine yardım etmesi gerektiğini, esas kötülüğün normal akıldaki kötü insanlardan gelebileceğini öğretiyorum.

Artık bir erişkinim. Kendi çocuğuma ‘homo’ diyerek kimseyi aşağılayamayacağını, herkesin cinselliğinin kendine ait ve kendi özeli olduğunu öğretiyorum.

Artık bir erişkinim. Kendi çocuğuma öteki diye bir kavramın olmadığını, hepimizin insan olduğunu öğretiyorum.

Çünkü biliyorum ki çocuklarımızın ve gençlerimizin vahşeti, acımasızlığı ve cehaleti bizim ne kadar vahşi, cahil ve acımasız olduğumuzla orantılıdır.

‘Homoseksüellerin vahşi ve katledici’ olduklarını söyleyen yetişkin insanların olması, çocuklarımız ve gençlerimiz için, büyük talihsizliktir.


Etiketler: insan hakları
İstihdam