02/07/2010 | Yazar: Sarphan Uzunoğlu

Çok Şükür Otel Dışındaki Halkımız Bir Zarar Görmemiştir

Çok Şükür Otel Dışındaki Halkımız Bir Zarar Görmemiştir
 
Türkiye’nin köşe bucak kaçtığı kimi gerçekler var. Bu gerçekler toplumsal kodlarımızı yeniden belirleyen, dahası bu kodları çok sağlıksız bir biçimde çizen bir karaktere sahipler. Son zamanların islamcılara ve kafayı çoktan çizmiş neo-liberallere göre tek günahkârı olan Ergenekon Çetesi bu olayın da faili ilan ediledursun “katilin içimizde olduğunu” çoktan unutmuş gibiyiz. Hatta içimizdeki katilleri çoktan “muktedir” kılmış bile olabiliriz.

Katillerin Zihniyeti ve Madımak
 
Temmuz 2010 Madımak’ta 37 insanımızın, aydınlığımızın öldürüldüğü Madımak katliamının on yedinci yıl dönümü. Başlıktaki cümle aydınları ve aydınlığı yakan insanlara bir şey olmamasına şükreden Türkiye tarihinin en etkisiz, emanetçilerinden bile beter sonuçlar bırakan başbakanı tarafından kuruldu. Çiller’in söyleyecek başka bir şeyi yoktu, o her şeyle özellikle de katillerle barışıktı.

On yedi yıl geçti ve “çok şükür” dışarıdaki “müslüman” halk henüz zarar görmüş değil. Onlar dinlerinin gereğini yaşıyorlardı, bu dev bir ayindi. Bu dev ayinin ateşiyle ısındı binler, on binler. Sünni İslam’ın şerefini kurtardılar. Ateş yığınların mastürbasyonuydu, her ölüm bir meyvesiydi İslami faşizmin.
 
Bugün Vakit gazetesini okurken içlerinde biriken nefretten hâlâ kurtulamadıklarını gördüm bir kez daha. Bu işin “Ergenekon tezgahı” olduğunu söylüyorlardı. Madımak devletin “derin işi” idi. “Zavallı” yığınlar kandırılmış ve yanlış yönlendirilmişti. Şimdi düşününce o “zavallı yığınların” tanrılarının (varsa) huzurunda nasıl hesap vereceklerini hayal bile edemiyorum. Cihad çok tehlikeli bir ruh hali, kandırılmış müslümanların şizofrenleşmesine yol açabilecek kadar tehlikeli hem de. Her gayrimüslimin içine bir “ölüm korkusu” düşüren, çoğu zaman kendi dinindeki mezheplere karşı bile acımasızlaşan islami şiddetin iktidarda olduğunu söylemek için alim olmaya gerek yok.
 
Kan ve İktidar
 
Aslına bakarsanız Alparslan Türkeş’in 90′larda sarf ettiği bir söz şu an bu saldırıyı yapan kitlenin ruh halinin günümüze yansımasına cuk oturuyor. Ne demişti Türkeş: “Biz iktidarda değiliz; ama düşüncemiz iktidardadır.”
 
Alevilere karşı toplumun her alanında yürütülen karşı propaganda  her geçen gün kendini daha sert bir biçimde gösteriyor. Vakit, Zaman, Yeni Şafak gibi gazetelerin tirajları durumun nereye doğru kaydığının en açık göstergesi olmuş durumda. Habervaktim.com’un yazarlar listesine bakıyorum da Sabah’tan Zaman’a birçok yazarı alıntılayan bu site sanki kocaman bir şemsiye gibi. Hatta geçen gün bir özel haber sitesinin Today’s Zaman üzerinden yaptığı medya analizi de Türkiye’de İslamla çoktan kol kola girmiş olan neo liberallerin yolculuğunun harika bir özeti gibi.
 
Bugünlerde medyaya göz atın. Her konuda süper aydın süper entelektüel kesilen liberallerimiz bu konuyu es geçeceklerdir. “Ölenler de az değildi” demeye getirecektir bir kısmı. Daha da aşağılık olanları olacaktır: “İyi oldu” diyeceklerdir.
 
Tüm bunlara on yedi yıllık Madımak Katliamı tanıkları ve sanıklarıyla artık şaşırmıyor. Failler olmasa da ideolojileri muktedir halde. Türkiye’nin çetelere, katillere, tarikatlara, silahlı örgütlere teslim edilen geleceği için iftar vaktidir. Afiyet olsun.
 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam