09/12/2009 | Yazar: Kaos GL
Sanal sular polisi Acarer ve amiri Yıldırım, "Türkiye'nin hassasiyetleri"ni açıkladı: Atatürk, para, para, para...
Sanal sular polisi Acarer ve amiri Yıldırım, "Türkiye'nin hassasiyetleri"ni açıkladı: Atatürk, para, para, para... Malesef İnternet balık gibi, elden avuçtan kayıyor. Yasakçı bürokratlarsa ağa takılmış, çırpınıyor.
Malum, yüce mahkemelerimiz milli değerlerimizi, ahlakımızı ve toplumumuzun çekirdeği -en az- üç çocuklu ailelerimizi korumak üzere İnternet'i zapturapt altına almak üzere iki yıldır büyük çaba harcıyor.
Yıllarca Türkiye'nin kıyılarını koruduktan sonra sanal suları denetlemekle yükümlü kılınarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) başkanlığına atanan Tayfun Acarer, erişim yasağının "Türkiye'nin hassasiyetleri"nden kaynaklandığını yineledi.
Acarer, "Atatürk, Türkiye'nin bir hassasiyetidir. Bu konuda sadece Türkiye'de yaşayanlar değil, Türkiye'de iş yapan herkesin aynı hassasiyeti göstermesi gerekir. YouTube konusunda yapılan eleştirilerde YouTube şirketinin bu hassasiyetleri niçin dikkate almadığının sorgulanmamasını anlayamıyorum" dedi.
Kendisinin amiri olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın derdiyse akçeli işler. Yıldırım, Youtube temsilcilik açmıyor, yakasına yapışmak mümkün olmuyor diye erişim yasağının gerekli olduğunda ısrarlı. Bir temsilcilik açsalar ve para ödemeye başlasalar da, bu derin vergi adaletsizliği ortadan kalksa vatandaşlar da rahat rahat videolarını paylaşabilseler, ama anlayışsız şirket buna yanaşmıyor.
Bunlar yeni konular değil elbette. Yeni olan, İnternetin kendine özgü nitelikleri sayesinde, ha deyince kapatılabilen gazetelerden, toplatılabilen kitaplardan, karartılabilen televizyonlardan ve susturulan radyolardan farklı olarak elde avuçta kolayca tutulamaması.
Nitekim hükümetimizin, bürokratlarımızın ve yüce yargımızın yoğun ısrarına rağmen başta başbakan olmak üzere herkes Youtube'u ziyarete devam ediyor.
Mesele, aileyi, çocukları koruyacağız diye çıkarılan kanunun İnterneti pek de özgürlüklere düşkünlüğüyle tanınmayan mahkemelerin yanı sıra hassas atamalarla oluşturulan bürokrasinin hassasiyet terazisine teslim etmiş olması.
Dersim itirafını bertaraf etmeye çalışan CHP'li Onur Öymen gibi Acarer de kanunu savunacağım diye Atatürk'ü öne sürüyor ama nafile, ifade özgürlüğünün genişlediği alanlarda tabuların ayakta kalması da zor.
Hükümet ya her baktığı yerde para görmekten vazgeçip yurttaşların İnternete erişimi eşitlikçi ve özgürlükçü bir biçimde kolaylaştıracak, geliştirecek; ya da insanlar ağın sunduğu muazzam olanakların peşinden giderken "güvenlik" gerekçesine yaslanıp paçalarından çekmeye çalışacak.
İkinci yolu tercih ettiği sürece ağa takılan balık gibi çırpınıp duracak. Eski bir Kıyı Emniyeti müdürü olarak, herkesten önce Acarer'in bunu görüp eriştirmeme bakanına anlatması gerekir.
Etiketler: medya